GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Ezan ve Namaz Hakkındaki Bid'atler..

Etiketler: ,
EZAN HAKKINDAKİ BİDATLER
1- Müezzinlerin pek çoğu ezandan on dakika kadar önce teyp veya hoparlörden Kuran kıraati yayınlıyorlar. Bu adete öyle devam edildi ki, müezzin bunu terk edecek olsa cemaat itiraz ediyor. Bu peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in yoluna muhalif bir bidattir. Ne Rasululla h’tan ne de sahabe ve tabiinden ezandan önce Kuran okudukları sabit olmamıştır. İlim ehli katında herhangi bir ibadetin şerî bir delil olmadan muayyen bir vakte tahsis edilmesin in caiz olmadığı karara bağlanmış bir husustur.[182]

2- Bazı müezzin ve imamlar, meşhur müezzinlerin sesini kaydedip ezanı kasetten yayınlamaktadırlar. Yine bazı yerlerde merkezî hoparlör sistemi ile ezan okutulmak tadır. Bu bidattir. Malik Bin Huveyris r.a.’ın rivayet ettiği hadiste şöyle denilmekt edir; “Kavmimden bir grup içinde Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e geldim. Yanında yirmi gece kaldık. Bize çok merhametl i ve arkadaşça davrandı. Bizim memlekete dönme arzumuzu hissedinc e buyurdu ki; “Dönün ve kavminizi n arasına katılın. Onlara öğretin. Namazı kılın. Namaz vakti geldiğinde biriniz ezan okusun ve en büyüğünüz imam olsun.”[183]

Ebu Hureyre r.a.’ın rivayet ettiği hadiste ise; “Ezan okuma ve ilk safın kıymetini bilselerd i ve bunun için kura çekmekten başka yol bulamasal ardı elbette kura çekerlerdi…”[184]

Rabıtatul Alemil İslami’ye bağlı Fıkıh Heyeti bu konudaki fetvalarında şunları belirtmişlerdir; “Mescidler de namaz vakti girince teyp ve benzerler i ile ezan yayınlamak caiz değildir. Meşru olan ezan ibadetini n edası ancak, Müslümanların her vakit ve her mescid için ayrı ezan okumakla hasıl olur. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’den beri uygulanag elen de budur.”[185]

3- Ezana ekleme ve eksiltmel erde bulunmak bidattir. Zira ezanın lafızlarının tevkifi olduğu bilinen bir şeydir. İbn Amr r.a.’nın rivayet ettiği hadiste; “Müezzini işittiğinizde onun dedikleri gibi deyin. Sonra bana salat edin. Kim bana salat ederse Allah ona on salat eder. Sonra benim için Allah’tan vesileyi isteyin. Zira cennette o öyle bir mertebedi r ki, Allah’ın kullarından sadece biri ona nail olacaktır. Ben o kimse olmayı ümid etmekteyi m. Kim benim için vesileyi isterse şefaatim ona helal olur.”[186] Buyrulmuştur. Ezanın bitiminde Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e salavat okumak aslında sünnet iken, müezzinler bunu sesli okumak suretiyle ezana ilavede bulunmuş ve bidat çıkarmış oluyorlar .[187]

4- Pazartesi ve Cuma geceleri sabah ve yatsı ezanlarından önce değişik yerlerde değişik zikirler ve tesbihat yapılmaktadır. Bunlar bidat uygulamal ardır.[188]

5- Ezan okundukta n sonra namazdan önce üç defa ihlas suresini okumak bidattir.[189] Hadiste, Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’in namaz kılarken Kuran’ı sesli olarak okuyan insanların yanına gelip şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “Şüphesiz namaz kılan kimse, Rabbine münacat etmektedi r. Münacat ettiğiniz şeye dikkat edin. Kuran okurken seslerini zi yükseltmeyin”[190]

6- Ezan okurken teganni etmek (şarkı gibi makamlı okumak) bidattir.[191] Birisi Ömer r.a.’e geldi ve “Ben seni Allah için seviyorum” dedi. Ömer r.a. ise; “Ben de sana Allah için buğzediyorum. Duyduğuma göre sen ezan okurken teganni ve lahin yapıyorsun.”[192]

7- Ezanı işitenlerin “Aziz Allah” veya “Celle Celaluh” demeleri. Ezanı dinleyene sünnet olan, müezzinin söylediğini tekrar etmek, Müezzin “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince “Radıytu billahi rabben ve bil İslami dinen ve bi muhammedi n nebiyya” demesi, “Hayye ales salat” ve “Hayye alel felah” deyince de “La havle vela kuvvete illa billah” demesidir . Ezanın sonunda da “Allahumme rabbe hazihid davetit tâmme ves salatil kaime. Âti muhammede nil vesilete vel fazile. Veb’ashu makamen mahmudeni llezi vaadteh” demesi sahih hadislerd e tavsiye edilmiştir. “İnneke la tuhliful miad” ayetinin bu duanın sonuna eklenmesi ise, hadiste sabit olmamıştır.

8- Ezan okunurken başparmakların tırnaklarını öpmek ve gözleri onlarla meshedere k “Allahumma hfaz ayneyye ve nevvirhum a” duasını okumak bidattir. Deylemi’nin el-Firdevs adlı eserinde böyle bir rivayet var ise de sahih değildir.
NAMAZ HAKKINDAKİ BİDATLER
1- Niyeti telaffuz ederek sesli yapmak. Bazıları niyeti şöyle telaffuz ediyorlar; “Niyet ettim öğle namazının dört rekat farzını kılmaya, uydum imama, döndüm kabeye” bu çirkin bidatlerd endir.[193] Halbuki niyet, dilin değil kalbin amelidir. Bu yüzden ilim ehli niyeti; “Kalbin azmetmesi, kasdetmes idir” şeklinde açıklamışlardır.[194]

2- İmamın cemaatten niyet için hazırlanmalarını talep etmesi bidattir.[195]

3- Kamet okunurken nafile namaza devam etmek; Müslim’in rivayet ettiği hadiste; “Namaz için kamet okununca farz namazdan başkası kılınmaz” buyrulmuştur. Buhari, Müslim ve Ahmedin rivayetle rinde de şöyle anlatılır; “Peygamber sallallah u aleyhi ve selem kamet okunduğu halde iki rekat namaz kılan birini gördü ve “Sabah namazı dört rekat mı? Sabah dört rekat mı!?” buyurdu.

4- Namazda rükû ve secdeleri tam yapmamak, tadili erkana riayet etmemek. Böyle yapanlara sessiz kalan da onun günahına ortak olur.

5- Tek bir mahalde iki ayrı cemaatin namaz kılması.

6- Meşru bir sebep olmadan namaz sonunda secde etmek.

7- Özellikle Teravih namazını hızlıca kılmak.

8- İmamın namazdan sonra cemaate dönmesi, müezzinin telkini ile tesbihatın yapılması, imamın dua edip cemaatin âmin demeleri, Müslümanların ruhları için el-fatiha demeleri gayri meşru bidatlerd ir.[196]

9- Namazdan sonra musafaha ederek “Tekabbela llahu minna ve minkum” demek[197]

10- Namazda kunut duasını okurken elleri kaldırmak bidattir. Duada elleri kaldırmak sadece yağmur duasında sünnettir. Kunut duasından sonra elleri yüze ve bedene sürmek, namaz bitince dua için elleri kaldırmak ve yüze sürmek aslı olmayan bidatlerd ir. Bu konuda bazı rivayetle r nakledild iyse de hadis uzmanı alimlerim izib belirttik leri gibi sahih değildirler.[198]

Hutbede bidatler;

Şeyh Cemaleddi n el-Kasımî hutbedeki bidatler arasında şunları sayar; “İmam hutbe okurken çığlık atmak, İmamın taylasan ve siyah elbise giyinmesi, oturmadan önce kıbleye yönelerek dua etmesi, hutbe ile ezan arasında bildiri yapması, hutbede kılıç taşımak ve ona dayanmak, imam minbere gidene kadar müezzinin peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’e salavat okuması, minbere yavaş yavaş çıkmak, yöneticilere dua etmek,…”[199]

Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiye şöyle demiştir: İmamın, minbere çıktıktan sonra dua etmesi dini bir temele dayanmama ktadır.[200]

İmamların, Cuma günü hutbeleri nin son kısmında hadis olarak şu rivayeti okumaya devam etmeleri de bidattir;

( اَلتَّائِبُ مِنَ الذَّنْبِ لاَ ذَنْبَ لَهُ )

« Günahtan tevbe eden kimse, o günahı hiç işlememiş kimse gibidir »[201]

Hutbenin, Kur’an-ı Kerim’de yer alan

( ( إِنَّ اللهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَ اْلإِحْسَانِ ....إلخ

Ayetiyle ve,

( اُذْكُرُوا الله َ يَذْكُرْكُمْ )

Sözleriyle bitirilme si.[202]

Cuma namazında, birinci ve ikinci rekâtlarda farklı surelerde n belirli (bütününü değil) ayetler okumak veya bir sureyi ikiye taksim ederek iki rekâtta bir tek sure okumak. Bu uygulama sünnete aykırı olmasına rağmen cahil ve bilgisiz imamlar bu tarz okuyuşu hala sürdürmektedir.

Hutbe esnasında veya sultan ve idarecile rin adları zikredili rken, (cemaati heyecanla ndırmak maksadıyla) müezzinlerin آمِين آمينveنَصَرَهُ اللهُ وَ أَدَامَهُ gibi bir takım takdir ifade eden lafızlar söylemesi de kötü bir bid’at olup haramdır. Aynı şekilde imam, birinci hutbeden sonra oturduğunda yine müezzinin غَفَرَ اللهُ لَكَ وَ لِوَالِدَيْكَ وَ لَنَا وَ لِوَالِدَيْنَا وَ الْحَاضِرِينَ şeklinde dua okuması da kötü bir bidattır.

Yine müezzinlerin,

( إِذَا قُلْتَ لِصَاحِبِكَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ: أَنْصِتْ – وَ اْلإِمَامُ يَخْطُبُ- فَقَدْ لَغَوْتَ )

«Eğer arkadaşına Cuma günü imam hutbede iken “Sus!” dersen, sen de lüzumsuz konuşmuş olursun » hadisini ve imam minbere çıkarken إِنَّ اللًَّهَ وَ مَلاَئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ .... Ayetini yüksek sesle okuması da hatadır.[203]

İşte bütün bunlar, reddedilm esi gereken bidat davranışlardır. Çünkü bu davranışlar, öğüt almak için susmak ve tefekkür etmek gerektiği bir zamanda sergilene n meşru olmayan zikirlerd ir. Huşu hali içinde olmak gerektiği esnada sesini birden yükseltmek, bu suretle orada bulunanla rın kalp ve huzur birliğini dağıtmak hiçbir fakihin hoş görüp kabullene meyeceği bir davranıştır. O nedenle, hatibin veya gücü yetebilen kimsenin bu davranışı ortadan kaldırmaya çalışması gerekmekt edir.

İmamların hutbe irad ederken işlediği belli başlı hatalar şunlardır:

— Minbere ağır ağır çıkmak[204]

— İmamın, آمُرُكُمْ وَ أَنْهَاكُمْ cümlesini okurken yüzünü sağa sola cemaate doğru çevirmesi, Peygamber e (sallallah u aleyhi ve sellem) salat-u selam getirirke n bir basamak yukarı çıkıp, bunu bitirdiği esnada da bir basamak geri inmesi dinin özüne uygun bir davranış değildir. Bu konuda sünnet olan, hutbenin başından bitimine kadar yüzünü cemaate doğru dönmüş olmasıdır.[205]

— Hatibin, dua esnasında ellerini kaldırması. Umâre İbnu Rüveybe (radıyallahu anh) 'nin anlattığına göre, Bişr İbnu Mervân'ı, minberde ellerini kaldırarak hutbe verirken görmüş ve derhal müdahale etmiştir:

"Allah şu iki kısa elin belasını versin. Ben Rasululla h (aleyhissa lâtu vesselâm)'ı (hutbe verirken) gördüm, eliyle şundan fazla kaldırmazdı” dedi ve şehâdet parmağıyla işaret etti.''[206]

Bu rivayete göre, sünnet olan hatibin hutbe esnasında dua amacıyla elini kaldırmamasıdır. Bu da Malik, Şafii ve diğer ilim ehlinin görüşüdür. [207]

Cemaatin, imam hutbede –yukarıda anlatılan şekilde- dua ettiği sırada, ellerini kaldırarak duaya “Amin” diyerek icabet etmesi de yanlıştır. İbn Abidin, bu şekilde davrananl arın, sahih olan görüşe göre günahkâr olacaklarını ifade etmiştir.[208]

Zuhrul Ahir namazı bidattir; Cuma namazından sonra öğle namazı kılmak caiz değildir. Zira malum olduğu üzere Allah Teala, kullarına, bir vakit içerisinde iki farz namazını aynı anda şart koşmamıştır. O halde, her kim, içinde Cuma namazı kılınan bir cami veya mescitte bulunuyor sa, Cuma namazını mutlaka orada cemaatle kılmalıdır. Bununla birlikte, bazı şartlar yerine gelmediği için Cuma namazının geçersiz olduğunu düşünüyorsa, bu durumda Cuma namazını kılması caiz değildir. Çünkü bu,–yanlış da olsa- söz konusu kişinin düşüncesine göre meşru olmayan batıl bir ibadete başlamak demektir. Bu da Allahu Teala’ya bir isyandır. Bu kişi, Cuma namazının geçersiz olduğunu bile bile bu namazı kılacak olursa, öğle namazını kılmak, onun boynunun borcu olur ve kılması gerekir. Bu kişinin, Cuma namazı kılmak için başka insanlarl a cemaat oluşturması caiz değildir. Çünkü, yaptığı bu iş, kendileri nden önce Cuma namazı kılan Müslüman kardeşleri ile bu kimseler arasını ayırmak anlamına gelir.

Eğer kişi, kıldığı Cuma namazının sıhhatinden eminse, bu namazdan sonra ne münferiden, ne de cemaatle ayrıca bir de öğle namazı kılması caiz olmaz. Çünkü bu uygulama ile O, dinen zaruri (bazı fakihlere göre ise kati) olduğu bilinen bir bilgiye muhalif hareket etmiş olur.

Ne sahabiler den, ne de müctehid selef imamlarda n birinin, Cuma namazından sonra öğle namazı kıldıklarına dair herhangi bir rivayet bize ulaşmış değildir. İmam Şafii Bağdat’a geldiğinde, orada birçok cami ve mescit bulunmakt aydı. Ancak Ondan, Cuma namazından sonra öğle namazı kıldığına dair bir rivayet gelmemiştir. Eğer böyle bir rivayet olsaydı bile, kendisini n bu davranışı izlenecek, sünnete uygun bir tutum olmazdı.

Cuma namazından sonra öğle namazını kılan kimseler, “Yaptığımız ilave, namaz gibi hayırlı bir husustadır” demek suretiyle meseleyi önemsememezlik etmesinle r. Çünkü bu yaptıkları, Allahu Teala’nın öngörmediği bir ibadeti ihdas etmek anlamı taşıyacağından büyük bir tehlike arz etmektedi r. Yegane şâri (kanun ve yasa koyucu) Yüce Allah’tır. Her kim, dinde yeni bir şey ihdas etmeye kalkışırsa, uluhiyet ve rububiyet konusunda kendisini Allah’a ortak yapmış sayılır. Kim de böyle bir davranışı sergileye n kimseyi onaylarsa, onu Allah’a ortak edinmiş olur. Nitekim Allah Teala şöyle demektedi r:

( أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللهُ)

«Yoksa onların, dinden, Allah’ın izin vermediği şeyleri dini kaide kılan ortakları mı var? » (Şura:21)

Peygamber (sallallah u aleyhi ve sellem), Allah’ı bir tarafa bırakan, haham ve rahipleri rabler edinen ehl-i Kitab’ı şöyle tanımlamaktadır:

( أَنَّهُمْ لَمْ يَكُونُوا يَعْبُدُونَهُمْ وَ لَكِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا أَحَلُّوا لَهُمْ شَيْئًا اِسْتَحَلُّوهُ ، وَ إِذَا حَرَّمُوا عَلَيْهِمْ شَيْئًا حَرَّمُوهُ )

«Onlar, onlara (Yahudi ve Hıristiyan din adamlarına) tapmıyorlardı. Ancak onların kendileri ne helal kıldığını helal sayıyorlar, yasakladıklarını da haram kabul ediyorlar dı. »[209]

Şeyh Muhammed Şemsu’l-Hak el-Azîm Abâdî şöyle demiştir: Cuma namazı, öğle namazının yerine geçtiğinden, Cumadan sonra ayrıca öğle namazının eda edilmesi caiz değildir. Sahabeler den, tabiinden, tebe-i tabiinden, müctehid ve muhaddis imamların hiç birisinde n, Cuma namazından sonra öğle namazı kıldığı veya böyle bir namazı emrettiği yolunda herhangi bir rivayet gelmemiştir. Cuma namazından sonra öğle namazının ihtiyaten kılınması, bu namazı kılan kimseyi günahkâr yapan bir bidattir. Kenzu’d-Dekaik adlı eserin şerhi niteliğindeki el-Bahru’r-Raik’ta da görüldüğü üzere, söz konusu bidati, Hanefiler in müteahhir ulemasından bazıları çıkartmıştır.[210
Bayramlar la İlgili Bidatler
İslamda, Ramazan ve Kurban Bayramlarının dışında üçüncü bir bayram yoktur. Müslümanlar, Allah’ın hakkında herhangi bir hüküm indirmediği, zaman ve mekâna bağlı olarak belirlene n pek çok bayramlar la sınanmışlardır.

Zamana Bağlı Bayramlar: Bunlar pekçoktur. Peygamber’in (sallallah u aleyhi ve sellem) doğum günü, mirac gecesi, Şaban’ın 15. gecesi, salih veya salih olduğu sanılan bir insanın doğum günü, bazı kral ve padişahların iktidara geliş tarihi, bu bayram acem (arab harici) kavimlerd e Nevruz bayramı olarak geçer ve onlardan alınmıştır. Bir iktidara karşı başlatılan direniş hareketi ve bir halkın diğer bir halka galip geldiği tarih olan ve arab olmayan kavimler tarafından kutlanan Mihrican Bayramı vs.

Noel, yılbaşı ve doğum günü kutlamak da haramdır.[211] Bunlar Hristiyan ların âdetidir. Sahih hadiste; “Kim bir kavme benzerse onlardandır” buyrulmuştur. İbni Amr r.a. şöyle demiştir; “Kim acemlerin beldeleri nde bina yapar, nevruzlarına ve mihricanl arına katılır ve onlara benzerse, kıyamet gününde onlarla birlikte haşredilir.”[212]

Bayramlar la ilgili yanlışlar; “göç bayramı ve İstiklal Bayramı gibi, Allahu Teala’nın tecviz etmediği, sevinç ve neşe kaynağı olan ve belirli günler için tahsis edilen uydurma kutlama günleri bidat bayramlar dır.[213]

Mekâna Bağlı Bayramlar: Bu bayramlar, bir grup halkın, kabir ve anıtlarda ihdas etmiş oldukları toplantılar olup, insanlar bu mekânlara ya belirli bir tarihte gelirler veya sürekli olarak buraların kapılarını aşındırırlar. Özellikle, Mısır’da el-Bedevi’nin, Kerbela’da Hüseyin’e mensub kabrin, Bağdat’ta ise Abdulkadi r-i Geylani’nin kabri başında icra edilen kutlama ve törenler de bid’attir, böyledir.

Bugün –özellikle de bayram günlerinde- müslümanların hayatında birçok münkerat bulunmakt adır. Başlıcaları şunlardır: Kadınların süslenip püslenmesi, erkekleri n sakal traşı olarak güzelleşmeye çalışmaları, kabir ziyaretle rinin sadece bu güne tahsis edilmesi, kadın-erkek karışık oturulması, mahremi olmayan kadınların yanına girip çıkılması, sonu gelmeyen savurganlıkların yapılması.

Birtakım insanların, bayram namazı hususunda ve bu namazın sünnet olduğu konusunda gevşek davranmal arı, bayram namazını namazgâhta kılmayı terk etmeleri de hatadır. Şevkani şöyle demiştir: “Peygamber (sallallah u aleyhi ve sellem), iki bayram namazını sürekli olarak kılmış, hiçbir zaman terk etmemiş ve insanlara, hatta evde hizmet etmekle görevli genç cariyeler e dahi (eğer elbisesi yoksa, sahibi tarafından giydirild ikten sonra) bu namazı kılmalarını emretmiştir. Dahası, bayram gününde hayızlı kadınların da evlerinde n çıkmalarını, namaza iştirak etmeseler bile bayram namazı esnasındaki coşkuya iştirak etmelerin i istemiştir.”

İşte bütün bunlar, bayram namazının farz-ı kifaye değil, farz-ı ayn olduğunu gösteren delillerd ir. Ve yine buradan, bayram namazını terk eden kadınların, namazı namazgâhta kıldırma konusunda gevşeklik gösteren imam ve hatipleri n hatalı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu gibi alışkanlıklar, ümmet içerisinde –eskiden beri var olmayıp- sonradan yayılmaya başlamıştır.

Namazgâha giderken, tekbirler i açıktan getirme sünnetini terk etmek; Tekbirler in, herkes tarafından tek ağızdan okunmasının dini bir temeli olmayıp, kişiler bu tekbirler i yalnız başlarına getirebil irler. Zikir, ister açıktan olsun, ister gizli, bu zikirleri n hiçbirisinin toplu olarak yapılması hususunda dini bir dayanak bulunmama ktadır. Örneğine Şam’da rastladığımız, ezanın, meşhur bir grup tarafından topluca okunması da keza yanlıştır. Çünkü topluluğun okuduğu ezan, durulması caiz olmayan yerlerde kelimeyi veya cümleyi bölmeye sebep olabilir. Sabah ve akşam namazlarında okunan tehliller (La ilahe illallah) esnasında, “Lâ ilâhe” deyip bir süre ara vermek gibi.

Bayram namazının kılınışı ve keyfiyyet i hususunda insanların işledikleri hatalar:

Bayram namazını kılarken alınan tekbirler esnasında elleri kaldırma hususunda Peygamber’den (sallallah u aleyhi ve sellem) herhangi bir rivayet sabit olmamıştır.

Pekçok İslam ülkesinde, imam namaz kıldırıncaya kadar, bayram namazına gelen cemaatin, bulundukl arı yerde iki rekat namaz kılmaları Peygamber den (sallallah u aleyhi ve sellem) varid olan bir uygulama olmayıp, aksine bu konuda sünnet olan iki rekatlik bu namazın terk edilmesid ir.

İbn Abbas’tan rivayete göre Peygamber (sallallah u aleyhi ve sellem), Ramazan Bayramı günü sadece iki rekât namaz kılmıştır. Bu namazın öncesinde veya sonrasında başka herhangi bir namaz kılmamıştır.[214]

Birçok hatip ve vaiz, insanları, Ramazan ve Kurban Bayramı gecelerin i ibadetle ihya etmeye teşvik etmektedi rler. Halbuki bu konuda kendileri ne delil olabilece k herhangi bir sahih dayanak bulunmama ktadır.

Bayram namazında hatipleri n işledikleri hatalar:

Hutbeye tekbirler le başlanılması ve hutbenin çeşitli bölümleri arasında da tekbir getirilme si. İbn Kayyım, bu hususta şöyle söylemektedir: “Peygamber (sallallah u aleyhi ve sellem) bütün hutbeleri ne Allah’a hamd ile başlardı. Ondan, bayram namazlarının hutbeleri ni tekbirle açtığına dair sahih bir rivayet gelmemiştir.”

— Aynı şekilde hatipleri n, Bayram namazı için iki hutbe okumaları da yanlıştır. Nevevi, hutbenin tekrarı hususunda Peygamber den (sallallah u aleyhi ve sellem) herhangi bir şey sabit olmadığını ifade etmiştir.

[182] Bkz. Fetaval Lecnetid Daime(3/353) Fetaval İslamiye(1/381)

[183] Buhari(Fethul Bari-2/251) Muslim(Nevevi-2/302)

[184] Buhari(1/236) Müslim(2/118)

[185] El-Kavlul Mübin(s.176) Fetaval Lecnetid Daime(6/66)

[186] Müslim(2/66)

[187] Bu konuda bkz.: Şeyh Ali Mahfuz el-İbda(s.172-174) İbn Abidin Haşiye(1/390) Ali el-Kari Mirkatul Mefatih(2/349) İbn Hacer Fethul Bari(2/232) İbnul Hac el-Medhal(2/255) İbn Hacer el-Mekkî Fetaval Kübra el-Fıkhiye(1/131) Seyyid Sabık Fıkhus Sunne(1/122) İbn Baz Fetava(1/240) Şukayri es-Sunen vel-Mubtediat(s.234)

[188] Bu konuda bkz.: İbn Cevzi Telbis(s.137) Fethul Bari(2/232) Kasımi Islahul Mesacid(s.133) Fıkhus Sunne(1/121)

[189] Cemaleddi n Kasımi Islahul Mesacid(s.105)

[190] Muvatta(1/90) Sahihu Süneni Ebu Davud(1/247) el-İstizkar(4/161)

[191] Bkz.: İbn Cevzi Telbisu İblis(s.182)

[192] Abdurrazz ak(1852) Taberani(13059) Tahavi(4/128) Serahsi Mebsut(1/138) Sahiha(42)

[193] Bkz.: Zadul Mead(1/201) Telbisu İblis(s.183)

[194] Bkz.: Mekasıdul Mükellefin(s.24-30) Karafi ez-Zehira(1/240) Karafi el-Ümniyye Fi İdrakin Niyye(s.17) İbn Teymiyye Mecmuul Fetava(22/236) İbn Kayyım Bedaiul Fevaid(3/192) Şirazi el-Muhezzeb(3/276) Suyuti el-Eşbah ven Nezair(s.76) Ahmed Şuveyki et-Tavdih(1/233)

[195] Bkz.: Husamuddi n Affane el-İttiba La İbtida(s.245-247)

[196] Bkz.: Husameddi n Affane el-İttiba(s.124) İbn Teymiye Mecmuul Fetava(22/519) Ali Mahfuz el-İbda(s.283) Zadul Mead(1/257) Nevevi el-Ezkar(s.58)

[197] Affane(s.129) Fethul Bari(13/294) Mirkatul Mefatih(8/458) Mucemul Menahi(s.206) İz Bin Abdissela m Fetava(s.389) Mecmuul Fetava(23/339) İbn Abidin(6/381) İbnul Hac el-Medhal(2/223)

[198] Beyhaki(2/212) Elbani es-Sahiha(2/146) Mervezi el-Vitr(s.236) Eczaul Hadisiye(s.83) İz Bin Abdissela m Fetava(s.392) Mecmuul Fetava(22/519)

[199] Cem’ul Fevaid İhtisaru Islahul Mesacid(s.11) bkz.: Fethul Bari(2/232) el-İbda(s.168) el-Medhal(2/424) İbn Hacer el-Mekkî Fetava(1/129-131)

[200] İhtiyaratu’l-İlmiyye 48. İmam Nevevi de bunun bir bid’at olduğunu söylemiştir. Bkz: Ravdatu’t-Talibin 2/32.

[201] Ecvibetu’n-Nafia (69); Sunen ve’l-Mubtediat (56).

[202] Medhal 2/271; es-Sunen ve’l-Mubtediat 57.

[203] El-Bahru’r-Raik 2/156; Reddu’l-Muhtar 1/606.

[204] El-Bais ala İnkari’l-Bidai ve’l-Havadis 84.

[205] Haşiyetu İbn Abidin 1/759; İslahu’l-Mesacid 48.

[206] Müslim(874) Ebu Dâvud(1104) Tirmizî(515) Nesâî(3/108).

[207] Şerhu’n-Nevevi ala Sahih Müslim 6/162. Ebu Şâme ve Suyuti bu amelin eski bir bid’at olduğunu söyler. El-Bais ala İnkari’l-Bidai ve’l-Havadis 84; el-Emru bi’l-Maruf ve’n-Nehyu ani’l-İbtida 25/b.

- İbn Abidin de bunun kerahiyet i tahrim babından olduğunu belirtir. Haşiye 1/769.

- Cuma günü hutbe esnasında elini kaldıran ilk hatib Ubeydulla h b. Ma’merdir.

- Hatibin dua esnasında ellerini kaldırması yasaklığı yalnız hutbeye hastır. Bunu genelleme k doğru değildir. Çünkü genelde elleri kaldırmanın meşruiyyeti hususunda bir çok sahih hadis gelmiştir. Bk: Fethu’l-Bari 11/143.

- Geçen Ammar hadisi mutlak manada değildir. Çünkü Cuma günü hutbe de yamur duası yapılırken ellerin dua için kaldırılması sünnettir. Buhari de 2/214, 933 gelen hadiste Nebi (sallallah u aleyhi ve sellem) Cuma günü hutbedeyk en yağmur duası yapmış ve ellerini kaldırmıştır.

[208] Haşiyetu İbn Abidin (1/768).

[209] Tirmizi(3095) İbn Cerir, Tefsir 1/81. Hadis yolları ve şahidleriyle birlikte hasen derecesin dedir.

[210] et-Tahkikatu’l-Ulâ, s. 46

[211] Husamuddi n Affane el-İttiba(s.247) Turtuşi el-Havadis vel-Bid’a(s.150) İbnTeymiye İktizaus Sıratil Mustakim(s.180) Suyuti el-Emru Bil İttiba ven Nehyu Anil İbtida(s.144)

[212] Beyhaki(9/234)

[213] Müslüman beldeleri ndeki bu tür bayramlar gerçekten çoktur ve sayılmasıda güçtür. Bazı sayımlarda Hindistan daki müslümanların her yıl 144 tane bayramı olduğu ortaya çıkmıştır!!!

[214] Buhari (945) (989) (1364); Müslim (884).
0 yorum:

Yorum Gönder

Guraba Kitaplık..

Guraba Kitaplık..
tavsiye kitap..

Guraba Arşiv..

Guraba Yazılar..


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)