GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Hac ve Umrede Kadınlara Ait Özel Hükümler..

Her sene yüce Allah’ın Beyt-i haramına hac yapmak, İslam Ümmeti üzerinde farz-ı kifayedir. Haccın farz oluşunun şartları kendisinde bulunan her müslümanın da ömründe bir defa haccetmesi farzdır. Bundan fazlası ise tatavvudur. Hac ayrıca İslamın rükünlerinden birisidir. Müslüman hanımın cihaddan payına düşendir. Çünkü Âişe radıyallahu anha’nın rivayet ettiği hadise göre o şöyle sormuştur:

“Ey Allah’ın Resulu kadınlar üzerinde cihad var mıdır?” Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Evet onların üzerinde çarpışması bulunmayan bir cihad vardır; o da hac ve umredir.”[78]

Buhari’de yine Âişe radıyallahu anha’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ey Allah’ın resulu, biz cihadı en faziletli bir amel olarak görüyoruz. Cihad etmeyelim mi?” Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Fakat cihadın en faziletlisi mebrur olan bir hacdır” diye buyurdu.

Hacda da kadınlara has bir takım hükümler vardır. Bunların bazıları:

1- Mahrem: Haccın erkek ve kadın için genel olan bir takım şartları vardır. Bunlar: İslam, akıl, hürriyet, baliğ olma, mali bakımdan güç yetirebilmektir. Kadınlara özel olarak ayrıca hacc için kendileri ile birlikte yolculuk yapacak mahremin varlığı da şarttır. Bu mahrem kişi ya onun kocasıdır yahut da babası, oğlu ve kardeşi gibi nesep sebebiyle kendisine ebediyyen haram olduğu yahut da süt kardeşi yahut annesinin kocası, yahut kocasının oğlu gibi harhangi bir sebeple evlenmesi haram olan bir kimsedir.

Buna delil İbn Abbas radıyallahu anh’ın rivayet ettiği şu hadis-i şeriftir : O Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’ı şunları söylerken dinlemiştir:

“Beraberinde mahremi bulunmadıkça hiç bir adam bir kadınla başbaşa kalmasın. Beraberinde mahremi bulunmadıkça hiç bir kadın yolculuk yapmasın.” Bir adam kalkıp:

“Ey Allah’ın resulu benim hanımım hacc etmek üzere yola çıktı, ben de kendimi şu şu gazveye yazdım”, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Kalk, git ve hanımınla birlikte hacc et” diye buyurdu.[79]

İbn Ömer radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Kadın beraberinde mahremi bulunmadıkça üç günlük bir mesafeye yolculuk yapamaz.”[80]

Bu hususta hadisler pek çok olup kadının gerek hac, gerek başka bir sebeple mahremi bulunmaksızın yolculuk yapmasını yasaklamaktadır. Çünkü kadın yolculuk esnasında öyle bir takım zorluk ve arizi hallerle karşı karşıya kalır ki bunlara ancak erkekler karşı durabilir. Diğer taraftan kadın fasık kimselerin tama ettiği bir varlıktır. Dolayısı ile böylelerinin eziyetine karşı kadını himaye edip koruyacak bir mahreminin bulunması kaçınılmazdır.

Kadının hac esnasında beraberinde bulunacak mahrem şahısta akıllı, baliğ ve müslüman olmak şartları aranır. Çünkü kafirlere bu konuda güven duyulmaz. Eğer mahremin varlığından ümidini kesecek olursa kendisinin yerine hac edecek bir kimse bulması gerekir.

2- Yapacağı hac nafile ise kocasının hac etmesine izin vermesi şarttır. Çünkü bu nafile hac esnasında kadın kocasının kendi üzerindeki bazı haklarını yerine getiremez. Muğni’de[81] şöyle denilmektedir: “Nafile hacca gelince, koca hanımını böyle bir haccı yapmaktan alıkoyabilir. İbnu’l-Munzir dedi ki: Ben kendisinden ilim bellediğim herkesin şu hususta görüş birliğinde olduklarını gördüm: Koca hanımını nafile hac için yola çıkmaktan alıkoyabilir. Çünkü kocanın hakkı vaciptir. Kadın vacip olmayan bir vazifeyi ifa etmek suretiyle kocanın hakkını yerine getirmemezlik edemez. Tıpkı kölenin efendisine karşı görevlerinde olduğu gibi…”

3- Hac ve umrede kadının erkeğe vekâlet etmesi sahihtir. Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye –Allah’ın rahmeti üzerine olsun- Fetvalarında[82] şunları söylemektedir: “Kadının bir başka kadın adına hac etmesi ilim adamlarının ittifakıyla caizdir. Bu kadının kendi kızı yahut kızından başkası olması arasında fark yoktur. Aynı şekilde kadın dört mezhep imamı ile ilim adamlarının cumhuruna (çoğunluğuna) göre, erkeğin yerine de hac edebilir. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Has’amlı olan hanıma babasının yerine hac etmesi için izin vermiştir. Bu hanım: Ey Allah’ın resulu, Allah’ın kulları üzerine farz kıldığı hac babamı oldukça yaşlı iken gelip buldu, deyince Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona babasının yerine hac etmesini emir buyurmuştur. Üstelik erkeğin ihramı kadının ihram halinden daha ileridir…”

4- Kadın hacca giderken ay hali ya da loğusa olursa yoluna devam eder: Eğer ihrama gireceği vakit bu hali baş gösterirse, temiz hanımlar gibi o da ihrama girer. Çünkü ihrama girmek için taharet şart değildir. el-Muğni’de[83] şöyle denilmektedir: “Özetle ihrama girileceği vakit gusletmek erkekler gibi kadınlara da meşru kılınmıştır. Çünkü bu bir ibadettir. Bu hususta onlar hakkında varid olan haber dolayısıyla ay hali ve loğusa kadın hakkında bu meşruiyyet daha da güçlüdür. Cabir dedi ki: “Nihayet Zü’l-hüleyfe’ye vardığımızda Esma binti Umeys, Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’i doğurdu. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’a:

“Nasıl yapayım”, diye haber gönderdi Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Gusl et üzerine bir elbiseyi iyice bağla ve ihrama gir”[84]

İbn Abbas da Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’den şöyle buyurduğunu nakletmektedir:

“Loğusa ve ay hali olan kadın mikat yerine geldiklerinde iharama girerler; Beytullahı tavafın dışında bütün hac ibadetlerini yerine getirirler.”[85]

Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Âişe radıyallahu anha’ya ay hali olduğu halde gusledip telbiye getirmesini emretmiştir…”

Ay hali ve loğusa olan kadının ihram dolayısıyla gusletmesindeki hikmet temizlenmek ve hoş olmayan kokuyu gidermektir. Böylelikle insanların bir araya geldikleri bir sırada onları rahatsız etmek önlenmiş, üzerindeki necaset azaltılmış olur. Kadın ihramlı iken ay hali ya da loğusa olursa bu onların ihramlı hallerini etkilemez, ihramlı kalmaya devam ederler ve ihramda yasak olan şeylerden uzak kalırlar. Ancak ay hali ya da loğusalıktan temizlenip bunlar için gusledinceye kadar Beytullahı tavaf etmezler. Eğer arefe günü geldiği halde henüz temizlenmemiş ve fakat umre için temettu haccı yapmak üzere ihrama girmiş iseler, yine hacc için ihrama girerler ve umre üzerine haccı girdirerek böylelikle kıran haccı yaparlar. Buna delil şudur; Âişe radıyallahu anha, umre niyetiyle ihrama girmiş iken ay hali oldu. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yanına girdiğinde ağlıyordu. Ona şöyle dedi:

“Ne diye ağlıyorsun, yoksa ay hali mi oldun?” O:

“Evet” dedi. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Bu Allah’ın Âdemin kızları üzerine yazdığı bir şeydir. Sen haccedenlerin yaptığı herbir işi yap; ancak Beytullahı tavaf etme!”[86]

Buhari ve Müslim tarafından rivayet edilen Cabir hadisinde de şöyle denilmektedir: “...Sonra Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Âişe radıyallahu anha’nın yanına girdi, onun ağladığını görünce:

“Bu halin ne?” diye sordu. Âişe:

“Halim şu ki ben ay hali oldum, oysa henüz ihramdan çıkamadım ve Beytullahı tavaf edemedim. Şimdi insanlar hacca gidiyorlar.” Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Bu Allah’ın Âdemin kızları üzerine yazığı bir husustur. Sen guslet, sonra hacc için ihrama gir.” Ben de onun dediğini yaptım. Bütün mevkiflerde vakfe yaptım. Nihayet temizlendikten sonra Kabeyi tavaf ettim. Safa ile Merve arasında sa’y yaptım. Sonra (Peygamber sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:

“Sen haccın ve umren dolayısıyla hep birlikte ihramdan çıkmış oldun.”

Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyım Tehzibu’s-sünen[87] de şunları söylemektedir: “Sahih hadisler açıkça şunu göstermektedir: Âişe önce umre niyetiyle ihrama girmişti. Daha sonra ay hali olunca Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kendisine hac için ihrama girmesini emretti. Böylelikle Hacc-ı Kiran yapmış oldu. Bundan dolayı Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona şunları söyledi:

“Beytullahı tavaf etmen ile Safa ile Merve arasında sa’y etmen hem haccın için hem umren için yeterlidir…”

5- İhram esnasında kadının uygulamaları: Gusletmek, kısaltması gereken saçı ve tırnağı kesmek, ihramı sırasında kendisine yasak olan kokuyu kullanma ihtiyacı duymamak için önceden kötü kokunun giderilmesi gibi temizlikler yapmakla erkeğin yaptıklarını yapar. Eğer bunlardan her hangi birisine ihtiyacı yoksa bunlardan birisini yapması gerekmez. Çünkü bunlar ihramın özelliklerinden değildir. Çekici ve hoş kokusu bulunmayan bir kokuyu bedeninde kullanmasında bir sakınca yoktur. Çünkü Âişe radıyallahu anha şöyle demiştir: “Bizler Resulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte çıkar ve ihram esnasında alnımıza misk yapıştırırdık. Birimiz terledi mi bu misk yüzüne akar, Peygamber sallallahu aleyhi vesellem de onu görür ve bize bunu yasaklamazdı.”[88]

Şevkanî Neylü’l-evtar’da[89] şöyle demektedir: “Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in ses çıkarmaması bu işin caiz olduğuna delildir. Çünkü o batıl olan bir şeye karşı susmazdı…”

6- İhrama niyet ettiği vakit yüz örtüsünü ve peçeyi çıkartır; kadın eğer ihramdan önce bunları giyinmiş ise ihrama niyet halinde bunları çıkartır. Yüz örtüsü ve peçe kadının bakması için iki deliği bulunan örtülerdir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “İhramlı kadın yüz örtüsü ve peçe takmaz” diye buyurmuştur.[90]

Yine şayet ihramdan önce kullanıyor ise, ellerinde bulunan eldivenleri de çıkartır. Eldiven denilen şey, el için imal edilen ve ellerin içine sokulup elleri örten bir giyecektir. Kadın kendisine mahrem olmayan erkekler tarafından görüldüğü takdirde yüzünü yüz örtüsü ve peçe dışında bir şeyle; yüzüne başörtüsü veya bir kumaş parçası örterek kapatır. Aynı şekilde üzerlerine bir elbiseyi sarkıtmak suretiyle edivenler dışında bir örtü ile de ellerini örter. Çünkü yüz ile eller, ihram halinde de başka hallerde de erkeklere karşı setredilmesi gereken bir avrettir. Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Kadına gelince, kadın avrettir. Bundan dolayı kendisiyle örtüneceği elbiseleri giyinmesi ve bu örtülerle devenin hevdecinde gölgelenmesi caizdir. Fakat Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kadına peçe kullanmayı yahut eldiven giyinmeyi yasaklamıştır. Eldiven denilen şey el için yapılan bir örtüdür. Şayet kadın yüze temas etmeyen bir şeyle yüzünü örtecek olursa ittifakla caizdir. Şayet yüze değiyor ise yine sahih olan caiz olacağıdır. Kadın yüzünü örten bir şeyi herhangi bir değnek, el veya başka bir şeyle uzak tutmakla mükellef değildir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem yüzü ile elleri arasında fark gözetmemiştir. Yüz ve elleri erkeğin -başı gibi değil de- bedeni gibidir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem hanımları yüzlerinden uzak durmaya dikkat etmeksizin yüzlerinin üzerine örtü sarkıtırlardı. İlim ehlinden herhangi bir kimse Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’den: “Kadının ihrama girmesi yüzü ile ilgilidir” dediğini nakletmiş değildir. Bu seleften birilerinin sözüdür…”

Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyım, Tehzibu’s-sünen adlı eserinde (II, 350) şunları söylemektedir: “Kadının ihram esnasında –peçeyi yasaklaması hariç- yüzünü açmasının gerektiği hakkında bir tek harf dahi nakledilmiş değildir…” Daha sonra şunları söyler: “Esmâ’dan sabit olduğuna göre o ihramlı olduğu halde yüzünü örterdi. Âişe de şöyle demiştir: “Binek sırtında olan erkekler yanlarımızdan geçer ve biz o sırada Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte ihramlı halde bulunuyor idik. Binekliler bizimle aynı hizaya geldiklerinde bizden herhangi bir hanım cilbabını yüzünün üzerine örterdi. Bu kişi geçip gidince biz de yüzümüzü açardık”[91]

İhrama giren müslüman hanım, şunu bil ki; sana yasak olan özel olarak o maksatla dikilmiş peçe ve eldiven gibi şeylerle yüzünü örtmendir. Bununla birlikte sana mahrem olmayan erkeklere karşı başının örtüsü ile, elbisenle ve benzeri şeylerle yüzünü ve ellerini örtmen icab eder. Bu örtünün yüze değmesini önleyecek şekilde kardırılması için -değnek yahut sırık veya benzeri bir şey- herhangi bir şey koymanın aslı astarı yoktur.

7- Kadın ihramda bulunduğu sırada ziynetin söz konusu olmadığı, erkeklerin elbiselerine benzemeyen, kadınlara ait türden dilediği elbiseleri giyebilir. Ayrıca bu elbiselerin organlarının hacimlerini göstercek şekilde dar yahut ta arkalarında kalan teni örtmeyecek şekilde şeffaf olmaması gerekir. Ellerinden yahut ayaklarından yukarıya çıkacak şekilde kısa da olmamalıdır. Aksine giyeceği elbisenin geniş, kalın ve bol olması gerekir. İbnü’l-Münzir dedi ki: “İlim ehli ittifakla şunu belirtmişlerdir: İhramda bulunan kadın; gömlek, entari, başörtüsü ve ayakkabı giyinebilir…”[92]

Yeşil gibi muayyen renkte bir elbise giyilmesi sözkonusu değildir. Hanımlara has kırmızı, yeşil yahut siyah renklerden dilediği renkte elbise giyinebilir. Dilediği takdirde elbisesini başkası ile değiştirmesi de caizdir.

8- İhrama giren kadının kendisinin duyacağı şekilde telbiye getirmesi sünnettir. İbn Abdilberr dedi ki: “İlim adamları icma ile şunu kabul etmişlerdir: Kadın için sünnet olan sesini yükseltmemesidir. Onun kendisi duyacak kadar sesini çıkarması söz konusudur. Onun sebebiyle fitneye düşülür korkusuyla sesini yükseltmesi mekruhtur. İşte bundan dolayı onun ezan okuması da kamet getirmesi de sünnet değildir. Onun için namaz esnasında imamı uyarmak hususunda sünnet olan tesbih getirmek değil de ıslık çalmaktır…”[93]

9- Tavaf esnasında tam anlamı ile tesettüre uymalı, sesini kısmalı, harama bakmaktan gözünü almalı, erkekler arasına karışmamalı, özellikle Hacer-i esved ya da Rüknü-i yemanî yakınında bunlara dikkat etmelidir. Kadının tavaf esnasında kalabalığa katılmaması ve en geniş yerden tavaf etmesi Kabe’ye yakın olup kalabalığa karışacak şekilde tavaf etmesinden daha faziletlidir. Çünkü ihtiva ettiği fitne sebebiyle kalabalığa karışmak haramdır. Kabe’ye yakın olmak ve Hacer-i esved’i öpmek ise kolaylıkla yapılabilmeleri halinde bile sünnettir. Bir sünneti gerçekleştirmek için ise bir haram işlenmemelidir. Hatta bu durumda bunları yapmak kadın için sünnet bile olmaz. Çünkü böyle bir durumda kadın için sünnet olan Hacer-i esvedin hizasına geldiği takdirde işaret ile istilamda bulunmaktır. İmam Nevevi, Mecmu’da[94] şunları söylemektedir: “Mezhep alimlerimiz şöyle derler: Kadınların Hacer-i esvedi öpmeleri ya da istilamda bulunmaları gece yahut ta başka zamanlarda tavaf yerinin boş olması halinde ancak müstehaptır. Çünkü (kalabalık ve izdiham halinde) hem onların zarar görmeleri hem de başkalarının zarar görmesi söz konusudur”.

Muğni’de[95] şöyle denilmektedir: “Kadının geceleyin tavaf etmesi müstehabdır. Çünkü böylesi kadın için daha bir tesettürlüdür ve daha az izdihamlıdır. Bu durumda Beyte yakınlaşması ve Hacer-i esvedi istilam etmesi mümkün olur.”

10- Muğni’de[96] şunları söylemektedir: “Kadınların tavaf ve sa’y etmeleri bütünüyle yürümek suretiyle gerçekleşir. İbnu’l-Müzir dedi ki: İlim ehli icma ile kadınların Beytin etrafında tavaf ederken de Safa ile Merve arasında sa’y ederken de remel yapamayacaklarını (koşmayacaklarını) ittifakla kabul etmişlerdir. Ayrıca kadınlar id’tiba yapmazlar (sağ omuzlarını açmazlar). Çünkü gerek remelde gerek id’tibada aslolan güçlü ve kuvvetli olduğunu göstermektir. Kadınlar için ise bu söz konusu değildir. Çünkü kadınlar hakkında gözetilen asıl maksat tesettürdür. Remel ve id’tibada ise vücudun açılmaya maruz kalması sözkonusudur.”

11- Ay hali olan kadının yapacağı hac menasiki ile yapmayacakları:

Ay hali olan kadın ihrama girmek, Arafat’ta vakfe yapmak, Müzdelife’de gecelemek, cemrelere taş atmak gibi bütün hac menasikini ifa eder. Ancak temizlenmedikçe Beytullahı tavaf etmez. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ay hali olduğu sırada Âişe radıyallahu anha’ya şöyle demiştir:

“Hac edenlerin yaptıkları her bir işi sen de yap; şu kadar varki temizlenmedikçe Beyti tavaf etme.”[97]

Müslim’in bir rivayetinde de şöyle denilmektedir:

“Haccedenlerin bütün yaptıklarını sen de yap; şu kadar var ki gusletmedikçe Beyti tavaf etme!”

Şevkânî, Neylu’l-Evtar’da[98] şunları söylemektedir: “Ay hali olan kadının kanı kesilip gusledinceye kadar tavaf etmesinin yasaklandığı hususunda hadis açık bir delildir. Yasak ise yapılmak istenenin fasid ve batıl olmasını gerektirir. Bu durumda ay hali kadının tavafı batıldır. Cumhurun kabul ettiği görüş de budur…”

Safa ile Merve arasında da sa’y etmez. Çünkü sa’y etmek ancak nüsük olan bir tavaftan sonra sahih olabilir. Zira Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ancak tavaftan sonra sa’y etmiştir. İmam Nevevi, Mecmû’da[99] şöyle demektedir: “Tavaftan önce sa’y edecek olursa bize göre sa’yi sahih olmaz. İlim adamlarının cumhuru (çoğunluğu) da böyle demişlerdir. el-Maverdi’nin bu hususta icma olduğunu naklettiğini daha önce kaydetmiştik. Bu Malik, Ebu Hanife ve Ahmed’in kabul ettiği görüştür. İbnu’l-Münzir Ata’dan ve kimi hadis ehli alimlerinden sahih olacağını nakletmiş bulunmaktadır. Bizim mezhep alimlerimiz de bunu ‘Ata ve Davud’dan nakletmiş bulunuyorlar.

Delilimiz şudur: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tavaftan sonra sa’y etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Menasikinizi (hac ibadetinizi) benden öğreniniz.” Ashab-ı kiramdan İbn Şerik’in rivayet ettiği hadise gelince, Resulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte hacca gittim, insanlar ona geliyor ve kimisi şöyle diyordu: Ey Allah’ın resulu ben tavaf etmeden önce sa’y ettim yahut da şunu erteledim şunu öne aldım. O da şu cevabı veriyordu:

“Hiçbir mahzur yoktur. Ancak bir adam müslüman bir kimsenin namus ve haysiyetine haksızca bir taaruzda bulunursa işte onu helak eden bu olur. Onu dara sokan bu olur.”

Bu hadisi Ebu Davud sahih bir senedle rivayet etmiş olup seneddeki bütün raviler, Buhari ile Müslim’in kendilerinden hadis naklettiği kimselerdir. Tek istisna ashabdan olan Üsame b. Şerik’tir. Bu hadis ise Hattabi ve başkalarının yorumladığı şekilde yorumlanır; Şöyle ki: Ben tavaf etmeden önce sa’y ettim, sözü kudum tavafından sonra ve fakat İfada tavafından önce sa’y ettim, demektir…”

Hocamız Şeyh Muhammed Emin eş-Şankitî, Advau’l-Beyan adlı tefsirinde[100] şunları söylemektedir: “Şunu bil ki ilim ehlinin büyük çoğunluğu sa’yin ancak bir tavaftan sonra yapılması halinde sahih olacağını kabul etmişlerdir. Şayet tavaftan önce sa’y edecek olursa cumhura göre onun sa’yi sahih olmaz. Dört mezhep imamları da bunlardandır. el-Maverdi ve başkaları ise bu hususta icma bulunduğunu nakletmişlerdir…” Daha sonra az önce kaydettiğimiz Nevevi’nin sözlerini ve onun İbn Şerik’in hadisine dair verdiği cevabı nakledip arkasından şunları söylemektedir: “Soru soranın: “Tavaf etmeden önce” sözü rükün olan ifada tavafından önce demektir. Ayrıca bu rükün olmayan kudum tavafından sonra sa’y etmiş olma ihtimalini ortadan kaldırmamaktadır…”

Muğni’de (V, 250) şöyle demektedir: “Sa’y tavafa tabidir, ondan önce bir tavaf olmadıkça sahih olmaz. Tavaftan önce sa’y edecek olursa sahih değildir. Malik, Şafii ve re’y ashabı böyle demişlerdir. ‘Ata ise geçerlidir demiştir. Ahmed’den, eğer unutarak yapmışsa geçerli olur kasten yapmışsa sa’yi geçersizdir dediği nakledilmiştir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e bilmeden ve unutma halinde takdim ve tehirin hükmü ile ilgili soru sorulunca “bunda sakınca yoktur” demiştir

Birinci görüş şöyle açıklanır: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tavaf yaptıktan sonra sa’y etmiş ve: “Menasikinizi (hac ibadetinizi) benden öğreniniz” buyurmuştur…”

Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre sa’yden önce tavaf yapmanın sahih olduğunu söyleyip bu görüşlerine bu hadisi delil gösterenlerin bu hadiste görüşlerine delil olacak bir taraf olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu hadis iki husustan birisi hakkında yorumlanır. Ya daha önce kudum tavafı için sa’y etmiş olmakla birlikte ifada tavafından önce sa’y etmiş kimse hakkındadır; böylelikle bu kimsenin yaptığı sa’y, tavaftan sonra olmuş demektir. Yahut da bu şekildeki uygulama kasden değil de bilmeden ve unutarak yapan hakkında kabul edilir. Bu meselede nisbeten uzun açıklamalarda bulunmamızın sebebi, günümüzde kayıtsız ve şartsız olarak tavaftan önce sa’y etmenin caiz olduğuna dair fetva verenlerin ortaya çıkmış olmasıdır. Allah yardımcımız olsun.

Kadın, Tavaf’tan Sonra Ay Hali Olursa

Kadın tavafı bitirdikten sonra ay hali olursa bu durumda sa’yini de yapar. Çünkü sa’y için taharet şartı yoktur. Muğni’de[101] şöyle demektedir: “İlim ehlinin çoğunluğunun görüşüne göre Safa ile Merve arasında sa’y için taharet şart değildir. Bu görüşü belirtenler arasında Ata, Malik, Şafii, Ebu Sevr ve rey ashabı da vardır…” daha sonra şunları söylemektedir: “ Ebu Davud dedi ki: Kadın Beyti tavaf ettikten sonra ay hali olursa Safa ile Merve arasında sa’y eder. Sonra da ayrılır gider. Âişe ile Umm Seleme’den de şöyle dedikleri rivayet edilmektedir: “Kadın Beyti tavaf edip tavafın iki rekat namazını kıldıktan sonra ay hali olursa, Safa ile Merve arasında da sa’y etsin.”[102]

12- Kadınların ayın batımından sonra Müzdelife’den küçük çocuklarla birlikte ayrılmaları caizdir. Akabe cemresinde de Mina’ya vardıkları vakit –kalabalık olur korkusuyla- taş atarlar.

İbn Kudame, Muğni’de[103] şöyle demektedir: “Güçsüz kimseler ile kadınların önceden gitmesinde bir sakınca yoktur. Güçsüz yakınlarını önceden gönderenler arasında Abdurrahman b. Avf ve Âişe de vardır; hatta Sevrî, Şafii, Ebu Sevr ve re’y ashabı da böyle demişlerdir. Bu hususta farklı kanaat belirten kimse olduğunu bilmiyoruz. Çünkü böyle bir uygulamada bunlara şefkat ve onların kalabalığın sıkıntısından kurtarılmaları söz konusudur. Peygamberlerinin uygulamasına uymak söz konusudur…”

İmam Şevkani Neylu’l-evtar’da[104] şunları söylemektedir: “Deliller şunu göstermektedir: Cemreye taş atma vaktinin güneşin doğuşundan sonra oluşu bu hususta kendileri için ruhsat bulunmayanlar içindir. Kadınlar ve onların dışındaki güçsüzler gibi ruhsatı bulunanların bundan önce taş atmaları caizdir…”

İmam Nevevi, Mecmû’da[105] şunları söylemektedir: “Şafii ve mezhebimize mensup ilim adamları şunları söylemişlerdir: Gücü yetmeyen hanımlar ile diğerlerinin Müzdelife’den gece yarısından sonra ve tan yeri ağarmadan önce Mina’ya insanların kalabalığından önce Akabe cemresine taş atmak için erkenden gönderilmeleri sünnettir…” Daha sonra bu hususa delâlet eden hadisleri kaydetmektedir.

13- Kadın, hac ve umre sebebiyle saçlarının uçlarından parmak ucu kadar kısaltır. Muğni’de[106] şöyle demektedir: “Kadın için meşru olan traş olmak değil saçlarını kısaltmaktır. Bu hususta görüş ayrılığı yoktur. İbnu’l-Munzir dedi ki: Bu hususta ilim adamları icma etmişlerdir. Çünkü kadınlar için saçları traş etmek bir müsle (cezalandırmak için suretlerini değiştirmek) dir. İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Kadınların traş yükümlülükleri yoktur. Kadınlara düşen saçlarını kısaltmaktır.”[107] Ali radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kadının, başını traş etmesini yasaklamıştır.”[108] Ahmed şöyle derdi: Her örüğünden bir parmak ucu kadar keser. Bu İbn Amr, Şafii, İshak ve Ebu Sevr’in görüşüdür. Ebu Davud dedi ki: Ahmed’e başının her tarafından mı kadın saçını kısaltır diye soru sorulduğunu dinledim, o da şu cevabı verdi: Evet saçını başının ön tarafına doğru toplar sonra saçının uçlarından parmak ucu kadar keser.”

İmam Nevevi Mecmû’da[109] şunları söylemektedir: “İlim adamları icma ile şunu belirtmişlerdir: Kadının saçlarını traş etmesi emrolunmaz; onun görevi saçlarını kısaltmaktır. Çünkü traş kadınlar için bid’attir ve bir müsledir.”

14- Ay hali olan kadın Akabe cemresine taş atıp saçlarını kısalttığı takdirde ihramdan çıkar ve ona ihram sebebiyle haram kılınmış şeyler helal olur. Şu kadar var ki ay halinden temizlendiği taktirde kocasının ona yaklaşması helal değildir. Beyti ifada tavafı için tavaf edinceye kadar kocasını kendisine yaklaştırmaz. Eğer bu esnada kocası ona yaklaşacak olursa fidye vermesi icab eder. Bu ise Mekke’de bir koyun kesip onu Harem bölgesi fakirlerine dağıtmasından ibarettir. Çünkü böyle bir iş, birinci tahallülden sonra gerçekleşmiştir.

15- Kadın ifada tavafından sonra ay hali olursa ne zaman isterse yoluna koyulabilir. O’nun Veda tavafı yapma hükümlülüğü kalkar. Çünkü Âişe radıyallahu anha şöyle demiştir: “Huyey kızı Safiyye ifada tavafından sonra ay hali oldu. Ben bunu Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’e söyledim. Şöyle buyurdu:

“O bizi yoksa yolumuzdan alıkoyacak mı?” Ben:

“Ey Allah’ın resulu o ifada tavafını yaptıktan sonra ay hali oldu”, deyince Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “O halde o da yola koyulsun” diye buyurdu.[110]

İbn Abbas’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “İnsanlara, en son yapacakları işin Beytullahı tavaf etmek olduğu emrolundu. Şu kadar var ki, ay hali olan kadından bu yükümlülük kaldırılmıştır.” (Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmiştir). Yine İbn Abbas’tan rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ay hali olan kadının eğer ifada tavafını yapmış ise Beytullahı Veda tavafı etmeden yola koyulmasına izin vermiştir.” (Hadisi, Ahmed rivayet etmiştir).

İmam Nevevi Mecmû’da[111] şunları söylemektedir: “İbnu’l-Munzir dedi ki: “Genel olarak ilim ehli böyle demişlerdir. Malik, Evzai, Sevri, İshak, Ebu Sevr ve başkaları bunlardandır.”

Muğnî’de[112] de şunları söylemektedir: “Bütün bölge fakihlerinin görüşü budur.” Ayrıca şunları söylemektedir: “Loğusa kadının hükmü ay hali olan kadının hükmü gibidir. Çünkü loğusalık hükümleri yapılması gerekenler ile düşen mükellefiyetler bakımından ay hali hükümleri gibidir…”

16- Kadının (mahremiyle birlikte) orada namaz kılmak gayesiyle Peygamber sallallahu aleyhi vesellem mescidini ziyaret etmesi müstehabdır. Ancak Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kabrini ziyaret etmesi caiz değildir. Çünkü ona kabirleri ziyaret etmesi yasaklanmıştır. Hicaz Müftüsü Şeyh Muhammed b. İbrahim, Fetvalarında[113] şunları söylemektedir: “Bu meselede sahih olan kadınların şu sebepler dolayısıyla Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in kabrini ziyaret etmelerinin engelleneceğidir:

Genel deliller ve yasaklama eğer umumi ifade ile gelmiş ise, bir delil olmadıkça hiç kimse bunları tahsis edemez. Diğer taraftan illet (yasağın sebebi) zaten mevcuttur…”[114] Şeyh Abdulaziz b. Bâz da “Mensek” adlı eserinde Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın kabrini ziyaretten söz ederken Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in mescidini ziyaret eden kimse ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “Bu ziyaret özel olarak erkekler hakkında meşrudur. Kadınların ise hiç bir şekilde herhangi bir kabri ziyaret etmeleri söz konusu değildir. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’den sabit olduğuna göre: “Kabirleri ziyaret eden, kabirler üzerinde mescitler edinip kandiller yakan kadınlara lanet etmiştir.”

Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’in mescidinde namaz kılmak ve orada dua etmek ve buna benzer sair mescidlerde yapılması meşru olan işleri yapmaya gelince; bu herkes hakkında meşru bir davranıştır…”

-----------------------------------------------------------------------------------

[78] Hadisi, Ahmed ve İbn Mace sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.

[79] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[80] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[81] III, 240.

[82] XXVI, 13

[83] III, 293-294

[84] Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[85] Hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.

[86] Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[87] II, 303.

[88] Hadisi, Ebu Davud rivayet etmiştir.

[89] X.,12.

[90] Buhari rivayet etmiştir.

[91] Hadisi Ebu Davud zikretmiştir.

[92] Muğni, III, 328.

[93] Muğni II, 330-331

[94] VIII, 37.

[95] III, 331.

[96] III, 394.

[97] Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[98] V, 49.

[99] VIII, 82.

[100] V, 252.

[101] V, 246.

[102] Hadisi el-Eslem rivayet etmiştir.

[103] V, 286.

[104] V, 70.

[105] VIII, 125.

[106] V, 313.

[107] Hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.

[108] Hadisi Tirmizi rivayet etmiştir.

[109] VIII, 150, 154.

[110] Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[111] VIII, 281.

[112] III, 461.

[113] III, 239.

[114] Bununla kadınlara kabir ziyaretinin yasaklanmasına sebep teşkil eden illeti kasdetmektedir.

MÜ’MİN HANIMLARA ÖZEL UYARILAR - Prof. Dr. Salih el- Fevzân

2 yorum:

Selamun Aleykum kardeşlerim, Umre Nasıl Yapılır? Umreye gideceklerin kesinlikle okumasını tavsiye ederim. Üstelik buradan umre programları'nı inceleyebilirsiniz. 7/24 müşteri hizmetleri ile herkesin en iyi şekilde umre ve hac ibadetinizi yapmanızı sağlıyorlar.


Merhaba hocam babam 10 yıl önce hacca kayıt oldu ve hac görevi çıktı ama güç yetersizliğinden dolayı gitmek istemiyor.Babamın gitmediği ve yapmadığı hacdan dolayı Allah sorumlu olur mu veya hacca gelip neden hac görevini yapmadın diye sorar mı?


Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)