GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Kadınlarla İlgili Genel Hükümler..

1. İslamdan Önce Kadının Konumu:

“İslam’dan önce” tabiri ile özel olarak Arapların, genel olarak da bütün yeryüzündeki insanların yaşadıkları cahiliye dönemi kastedilmektedir. Bu dönemde insanlara gelen Peygamberlerin ardı arkası kesilmiş, yollar seçilmez olmuştu. Hadis-i şerifte belirtildiği üzere Allah onlara bir nazar etmiş, Araplarıyla Arap olmayanlarıyla –kitap ehlinden geriye kalmış bir azınlık dışında- hepsine gazap etmiştir. Bu dönemde kadın, genellikle- Arap toplumunda- karanlık bir dünyanın içinde yaşıyordu. Araplar kız evlatlara sahip olmaktan hoşlanmıyorlardı. Kimileri onu toprağın altında diri diri gömer, kimileri ise zelil ve aşağılık bir hayat sürsün diye onu hayatta bırakır, ona dokunmazdı. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Onlardan birine kız çocuğu müjdesi verilince pek öfkeli olarak yüzü simsiyah kesilir, kendisine verilen kötü müjdeden ötürü kavminden gizlenir, aşağılanmayı göze alarak onu alıkoysun mu yoksa onu diri diri toprağa mı gömsün (şaşırır kalır)? Bak verdikleri hükümleri ne kadar kötüdür!” (en-Nahl, 16/58-59)

“Diri diri gömülen kız çocuğa hangi günahtan dolayı öldürüldü, diye sorulacağı zaman…” (et-Tekvir, 81/8-9)

Diri diri gömülen kız çocuğu (el-mev’ûde): Toprağın altına gömülerek öldürülen kız çocuğu demektir. Eğer bu kız diri diri gömülmekten kurtulup hayatta kalırsa o vakit oldukça aşağılık bir hayat sürerdi. Yakınlarının malları ne kadar çok olursa olsun, kendisi ne kadar muhtaç ve fakir bulunursa bulunsun yakınlarından kalan mirastan hiç bir pay alamazdı. Çünkü onlar mirası erkeklere verirler, kadınları mirastan mahrum ederlerdi. Hatta kadın, ölen kocasının miras malı kabul edilirdi. Pek çok sayıda kadın bir tek erkeğin eşi olarak yaşardı. Çünkü o dönemlerde erkeklerin evlenebilecekleri kadın sayısı için herhangi bir sınır yoktu. Bundan ötürü karşı karşıya kaldıkları sıkıntılar, haksızlıklar ve tazyikler hiç kimse tarafından önemsenmezdi.

2. İslam’da Kadının Durumu

İslam gelince kadının üstündeki bu haksızlıkları kaldırdı. Ona insanlık çerçevesinde sahip olduğu itibarını geri verdi. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar, Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.” (el-Hucurat, 49/13) Yüce Allah insanlığın başangıcı noktasında kadının erkeğin ortağı olduğunu söz konusu etmektedir. Tıpkı yapılan ameller karşılığında verilecek mükâfat yahut cezada erkek ile aynı durumda olduğu gibi.

“Erkek olsun, kadın olsun kim mümin olduğu halde salih amel işlerse biz şüphesiz ona çok güzel bir hayat yaşatırız” (en-Nahl, 16/97)

“Ta ki Allah münafık erkeklerle münafık kadınları, müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırsın” (el-Ahzab, 33/ 73)

Yüce Allah, ölen kocanın miras malları arasında kadının miras malı kabul edilmesini şu buyruğuyla haram kılmıştır:

“Ey iman edenler, kadınları zorla miras almanız size helâl değildir” (en-Nisa, 4/19)

Böylece İslâm, kadının bağımsız bir kişiliğe sahip olduğunu teminat altına almış, onun miras alınan bir mal değil; mirasçı olduğunu ortaya koymuş ve ölen yakınlarının malından kalan mirasta da kadına bir hak ayırmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay, yine baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından kadınlar için – o maldan az veya çok olsun- farz kılınmış bir pay vardır” (en-Nisa, 4/7)

“Çocuklarınız hakkında Allah size şöyle emrediyor: Erkeğe iki dişinin payı kadar (veriniz). Eğer kadınlar ikiden fazla iseler mirasın üçte ikisi onlarındır. Şayet kız bir tek ise mirasın yarısı onundur.” (en-Nisa, 4/11)

Ve ister kız ister kız kardeş ister zevce olarak kadının mirasçılığı ile ilgili diğer hükümler …

Allah azami dört kadın ile evlenilebileceğini tesbit etmiş ve bu hususta eşler arasında mümkün olan adaleti yerine getirme şartını koşmuş, onlarla maruf ölçüler içerisinde geçinmeyi farz kılmıştır:

“Onlarla iyi geçinin!” (en-Nisa,4/19)

Yüce Allah mehri kadına ait bir hak olarak tesbit etmiş, bu hakkı ona gönül hoşluğu ile bağışladığı kısmı müstesnâ, eksiksiz olarak vermeyi emretmiştir:

“Kadınlara mehirlerini hoşnutlukla verin. Bununla beraber gönül hoşluğu ile onun bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin” (en-Nisa, 4/4)

Yüce Allah hanımı kocasının evinde emredici, yasak koyucu bir çoban, çocuklarının başında bir âmir olarak tesbit etmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:

“Kadın kocasının evinde bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” Ayrıca onun nafakasının ve giyiminin maruf ölçüler çerçevesinde karşılanmasını kocaya bir görev olarak vermiştir.

Kadının Haysiyetini Ve Haklarını Elinden Almak İsteyen Günümüzdeki İslam Düşmanları Ve Onların Maşaları:

İslam’ın hatta insanlığın düşmanı olan günümüz kafirleri, münafıkları ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler müslüman kadının elde ettiği şeref, haysiyet, üstünlük ve himayeden rahatsız olmuşlar ve bundan dolayı kin gütmüşlerdir. Çünkü İslam düşmanı kafir ve münafıklar kadını yıkıcı bir araç haline getirmek, kendisi vasıtasıyla zayıf imanlılar ile serkeş bir takım duygulara sahip kimselerin; galeyana gelmiş arzu ve isteklerini doyuracakları bir av haline getirmek istemektedirler. Tıpkı yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi:

“Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler.” (en-Nisâ, 4/27)

Kalplerinde hastalık bulunan müslümanlar ise, kadının şehvet pazarlarında ve şeytani duyguya sahip kimseler nazarında sergilenen ucuz bir mal, gözlerinin önünde güzel görünümü ile zevk alacakları açık bir meta olmasını yahutta çirkin emellerini gerçekleştirebilecek bir hale düşmesini isterler. Bundan dolayı erkeklerle yan yana çalışmak için evinden kadını çıkarmaya yahut da hastahanede bir hemşire olarak, uçakta bir hostes olarak, karma eğitim yapılan sınıflarda öğrenci ya da öğretmen olarak, sahnede bir oyuncu, şarkıcı olarak, çeşitli medyatik araçlarda spiker ya da benzeri bir görevde bulunarak, sesiyle, görüntüsüyle fitneye düşüren açık bir görüntüye sahip bir halde erkeklere hizmet verecek bir konuma gelmesi için özel gayret harcadılar. Pornografik dergiler genç kızların aklı çelen çıplak fotoğraflarını yayınlayarak dergilerinin satılması ve pazarlanması için bir araç edindiler. Bazı tüccarlar ve bazı iş yeri sahipleri ise bu resimleri kendi mallarının pazarlanması için bir araç olarak kullandılar. Çünkü onlar bu resimleri sundukları mallarına ve ürünlerine koydular. İşte bu yanlış uygulama sebebiyle kadın evindeki gerçek görevinden uzaklaştırılmış oldu. Bunun neticesinde kocaları çocuklarını eğitmek, evlerinin işlerini düzene koymak için yabancı kadınlar getirmek zorunda kaldı. Bu ise pek çok fitnelerin ortaya çıkmasına ve büyük kötülüklerin meydana gelmesine sebep oldu.

Bizler aşağıdaki ilkelere uyulmak şartıyla kadının evinin dışında çalışmasına karşı değiliz:

1- Kadının böyle bir iş yapmaya ihtiyaç duyması, yahut da toplumda bu işleri yapacak erkeklerin bulunmaması sonucu kadının çalışmasına gerek duyulması.

2- Bu işlerini temel görevi olan evdeki işini yerine getirdikten sonra yapması.

3- Erkeklerden uzak bir ortamda kadınların öğretmenlik, doktorluk yahut da hastabakıcılık gibi işleri yapması.

4- Kadının dini emirleri öğrenmesine de engel yoktur. Hatta bu farzdır; gerek duyacağı dini bilgileri öğrenmelidir. Bu öğrenim kadınların bulunduğu bir ortamda olmalıdır. Mescit ve benzeri yerlerdeki derslere katılmasında ve erkeklerden ayrı tesettür içerisinde bulunmasında bir sakınca yoktur. Bu İslam’ın ilk dönemlerinde hanımların riayet ettiği şartlar çerçevesinde olacaktır. Çünkü onlar o dönemde çalışıyor, öğreniyor ve mescitlerde bulunuyorlardı.

------------------------------------------------------------

MÜ’MİN HANIMLARA ÖZEL UYARILAR - Prof. Dr. Salih el- Fevzân / Guraba Yayınları

0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)