GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Hanımlara Cenazelerle İlgili Hükümler..

Yüce Allah her bir nefsin mutlaka öleceğini takdir buyurmuş, ebedi kalmak özelliğini sadece kendisine tahsis etmiştir:

“Celâl ve ikram sahibi rabbinin vechi (zatı) ise kalıcıdır.” (er-Rahman, 55/27)

Yüce Allah Âdem oğullarının cenazelerine hayatta kalanlar tarafından uygulanması gerekli özel bir takım hükümler tesbit etmiştir. Bizler bu bölümde yalnızca hanımlarla ilgili olanlarını söz konusu edeceğiz:

1- Kadınların cenazesini yıkamayı yine kadınların üstlenmesi gerekir. Erkeklerin kadını yıkamaları caiz değildir; koca müstesna. Kocanın zevcesini yıkaması imkanı vardır. Erkek cenazeleri de erkekler yıkar. Kadınların erkekleri yıkamaları caiz değildir; hanımı müstesnadır; o kocasını yıkayabilir. Çünkü Ali zevcesi Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın kızı olan Fatıma radıyallahu anha’yı yıkamıştır. Esma b. Umeys radıyallahu anha da kocası Ebu Bekir es-Sıddiki yıkamıştır.

2- Hanımın beş beyaz örtü ile kefenlenmesi müstehabdır. Birincisi belden aşağısı için bir izar, ikincisi başını örtecek himar, üçüncüsü ona giydirilecek bir gömlek, dört ve beşincisi ise bunlar üzerinde kendileri ile sarılacağı; lifâfe diye bilinen parçadır. Çünkü sakifli Leyla’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben vefatı sırasında Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’ın kızı Umm Külsum’ü yıkayanlar arasında idim. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’in bize ilk verdiği şey izar oldu. Sonra gömleği, sonra baş örtüsünü verdi. Sonra da üstüne sarılan kefen bezini verdi. Bundan sonra da diğer kefen bezine yerleştirilip üzeri onunla kapatıldı.”[65]

İmam Şevkânî Neylu’l-Evtar’da şöyle demektedir: “Hadis-i şerif kadının kefeni hususunda meşru olanın bir izar, bir gömlek, bir baş örtüsü ile bir örtü ve hepsinin üzerini örten bir diğer örtü kullanmak olduğunu göstermektedir.”[66]

3- Kadının saçına verilecek şekil: Kadının saçı üç örük yapılır ve bu örükler arkasına bırakılır. Çünkü Ümm Atiyye’nin Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in kızını yıkaması ile ilgili rivayet ettiği hadis bunu ifade etmektedir: “Biz onun saçlarını üç örük yaptık ve bunları arkasına bıraktık.”[67]

4- Kadınların cenazelerin peşinden gitmelerinin hükmü: Ümm Atiyye radıyallahu anha dedi ki: “Bizlere cenazelerin arkasından gitmemiz yasaklandı. Fakat pekiştirici bir ifade kullanılmadı.”[68]

Yasağın zahirinden anlaşılan hükmün haram olduğudur. Kullandığı “pekiştirici bir ifade kullanmadı” tabiri hakkında da Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye, Fetvalarında[69] şunları söylemektedir: “Bu sözler ile yasağı pekiştirmedi, demek istemiş olabilir. Ancak bu hükmün haram olmasına aykırı değildir. Kendisi de bu yasağın haram kılmak anlamında olmadığını sanmamış olabilir. Oysa delil Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in sözünde zikredilendir. Başkasının bu husustaki zan ve kanaati değildir.”

5- Kabir ziyaretinin kadınlara haram oluşu: Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kabirleri ziyaret eden kadınlara lanet etmiştir.”[70]

Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye şöyle demektedir: “Bilindiği gibi kadının önünde bu kapı açık tutulacak olursa kadının tahammülü azalır ve onun ağıt yakmasına, ağlayıp sızlanmasına sebep olur. Çünkü kadın bu konuda zaafı olan bir varlıktır, tahammülü azdır, sabır ve direnci pek fazla değildir. Aynı şekilde bu onun ağlaması sebebiyle ölenin rahatsız olmasına, erkeklerin de onun sesi ve sureti dolayısıyla fitneye maruz kalmasına sebeptir. Nitekim bir başka hadiste şöyle denmiştir: “Siz kadınlar hayatta olanı fitneye düşürür, ölene de eziyyet edersiniz.” Kadınların kabirleri ziyaret etmesi onlar ve erkekler hakkında haram kılınmış bir takım işlerin meydana gelme ihtimalini taşıyor ya da buna sebep teşkil ediyor olmakla birlikte; bu hususta hikmette sağlam bir şekilde tesbit edilmediğine göre, bu işe götürmeyecek olan miktarın sınırını tesbit etmeye bir tür ile diğerini birbirinden ayırdetmeye imkan olmaz. Şeriatın esaslarından birisi de şudur: Eğer hikmet gizli ya da yaygın değil ise, hüküm bu işin hikmeti ile ilgili beslenen kanaate göre verilir. Şu halde istenmeyen sonuca götürmemek maksadı ile bu kapının kullanılması “seddü’z-zerai” kabilinden haram olmuştur. Bu husustaki fitne dolayısıyla kadının iç ziynetine bakmanın haram kılınması ile yabancı kadın ile baş başa kalmak ve buna benzer ona bakmanın haram kılınması da böyledir. Bu hususta –yani kadının kabri ziyaret etmesinde- ölene dua etmesi dışında bir maslahat yoktur. Bunu da evinde yapma imkânı vardır…”[71]

6- Ağıt yakmanın haram oluşu: Ağıt yakmak ölenin ölümüne tahammül edememekten ötürü ağıt okurken sesi yükseltmek, elbiseleri yırtmak, yanaklara vurmak, saçları yolmak, yüzü siyaha boyayıp tırmalamak, veyl diye feryad etmek ve buna benzer. Allah’ın hükmüne ve kaderine tahammülsüzlüğü ve sabırsızlığı gösteren davranışlarda bulunmaktır. Böyle bir iş yapmak haramdır ve büyük bir günahtır. Çünkü Buhari ve Müslim’in Sahihlerinde belirtildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Yanaklarına vuran yakalarını yırtan ve cahiliyye davasını güden bizden değildir.” Yine Buhari ile Müslim’de belirtildiğine göre o Salıka (musibet esnasında sesini yükselten) hâlika (musibet esnasında saçlarını traş eden) ile şâkke (musibet halinde elbiselerini yırtan) kadınlardan beri olduğunu bildirmiştir. Müslim’in Sahih’inde de Peygamber sallallahu aleyhi vesellem “Ağıt yakan kadına da onu dinleyen kadına da lanet okumuştur.” Bundan maksat ağıt dinlemek ve onu beğenen kimsedir. O halde müslüman kız kardeşim, musibet esnasında yapılması haram olan bu işlerden uzak dur; Sana musibette sabr etmeyi ve onun ecrini Allah’tan beklemeyi tavsiye ederim. Böylelikle musibet senin günahlarının örtülmesi (keffareti) ve iyiliklerinin de artması için bir sebep teşkil eder.

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Andolsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! Onlar kendilerine bir musibet gelip çattığında: ‘Muhakkak biz Allah’ınız ve muhakkak biz O’na dönücüleriz’ derler. İşte rabblerinden bir mağfiret ve bir rahmet de onların üzerindedir. Onlar doğru yola erdirilenlerin ta kendileridir” (el-Bakara, 155-157) buyurmaktadır. Evet beraberinde feryat ve figanın ve haram davranışların, Allah’ın kaza ve kaderinden razı olmamayı ihtiva eden fiillerin bulunmadığı ağlamak caizdir. Çünkü ağlamakta ölüye karşı bir merhamet ve kalp inceliği söz konusudur. Aynı şekilde bu, geri çevrilmesine imkan bulunamayan bir husustur. Bundan dolayı mübahtır; bazı hallerde müstehap dahi olabilir. Yardım Allah’tandır.

------------------------------------------------------------------------------------

[66] Neylü’l-Evtar, IV, 42.

[67] Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[68] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[69] XXIV, 355.

[70] Hadisi Ahmed, İbn. Mace ve Tirmizi rivayet etmiş olup, Tirmizi sahih olduğunu belirtmiştir.

[71] Mecmû’ul-Fetâvâ, XXIV, 335-356.

MÜ’MİN HANIMLARA ÖZEL UYARILAR - Prof. Dr. Salih el- Fevzân

0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)