GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Giyim ve Hicaba Dair Hükümler..

GİYİM VE HİCABA DAİR HÜKÜMLER

1- Müslüman Hanımın Şer’î Giyiminin Niteliği:

1- Müslüman hanımın elbisesinin, mahremi olmayan erkeklere karşı bütün bedenini örtecek bir şekilde olması gerekir. Mahremlerinin önünde ise ancak yüzü, elleri ve ayakları gibi açması adet olarak görüle gelmiş yerlerini açar.

2- Elbisenin, arkasından teni gözükmeyecek şekilde şeffaf olmayıp örttüğünü kapatması, setredici olması gerekir.

3- Elbisenin, kadının organlarının hacmini dışa vuracak kadar dar olmaması gerekir. Müslim’in Sahih’inde Peygamber sallallahu aleyhi vesellem den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Cehennem ehlinden henüz görmediğim iki grup insan vardır. (Bunların biri) giyimli fakat çıplak, meyleden ve meylettiren, başları deve hörgüçlerini andıran kadınlardır. Bunlar cennete girmezler, kokusunu da almazlar. Diğeri ise beraberlerinde inek kuyruklarını andıran kamçılar bulunan ve onlarla Allah’ın kullarını döven erkeklerdir.”

Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye, Fetvalarında[36] şunları söylemektedir: “Peygamber sallallahu aleyhi vesellem efendimizin “giyinmiş fakat çıplak” sözleri kadının kendisini örtmeyecek elbiseler giyinmesi diye açıklanmıştır. Böyle bir kadın elbise giyiniyor gibidir, amma gerçekte çıplaktır. Mesela tenini gösteren ince elbise yahut ta kalçaları, kolları ve buna benzer yaratılışının organlarını açığa çıkartan dar elbise gibi. Gerçek şu ki, kadının giyimi onu örten, bedenini ve organlarının hacmini, kalın ve geniş olduğundan ötürü göstermeyen giyimdir…”

4- Kadın giyiminde erkeklere benzemeye çalışmamalıdır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem erkeklere benzemeye çalışan kadınlara ve yine kadınlar arasından erkek kılıklarına giren kadınlara lanet etmiştir. Giyim noktasında kadının erkeğe benzemesi ise her toplumun kendi örfüne göre, tür ve nitelik itibari ile erkeğe özgü olan elbiselerinde erkeğe benzemeğe çalışmasıdır. Şeyhül-İslam İbn Teymiyye Fetvalarında[37] şunları söylemektedir: “Buna göre erkek ile kadın elbisesi arasındaki fark, erkekler için elverişli olan ile kadınlar için elverişli olanın ayırd edilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu da erkeklere ve kadınlara uygun olan giyim çeşidinin belirlenmesi ile ilgilidir. Bu da erkeklerin giymekle emrolundukları şeyle kadınların giymekle emrolundukları tarza uygun olandan ibarettir. Kadınlar süslenmeksizin, ortada görünmeksizin örtünmek ve tesettüre bürünmekle emrolunmuşlardır. Bundan dolayı kadınlar ezan okunurken, telbiye getirirken seslerini yükseltmeleri, Safa ile Merve’nin üstüne kadar çıkmaları, erkeklerin elbiselerini çıkardıkları gibi ihramda elbise çıkarmaları ile emrolunmamışlardır. Erkek başını açmakla alışılmış elbiseleri giyinmemekle emrolunmuştur. Alışılmış elbiseler ise onun azalarına göre biçilmiş olan elbiselerdir. O bakımdan ihramlı olan erkek gömlek pantolon bornoz ayakkabı gibi şeyler giymez.” Daha sonra şunları söylemektedir: “Kadına gelince ona herhangi bir elbise çeşidi yasaklanmış değildir. Çünkü kadınlar örtünmekle ve tesettürle emrolunmuşlardır. Bunun aksine iş yapması onun için meşru değildir. Ancak peçe takması ve eldiven giyinmesi (ihramda) yasaktır. Çünkü organın ölçülerine göre bir elbise çeşididir ve böyle bir elbiseye de ihtiyacı yoktur.”

Daha sonra onun yüzünü bunun dışındaki şeylerle örteceğini söz konusu etmekte ve sonunda şunları söylemektedir: “Erkek ile kadının erkeği kadınlardan ayırdedecek şekilde elbiseleri arasında fark olmasının kaçınılmaz olduğu ortaya çıktığına, kadınların giyecekleri elbiselerde onun maksadını gerçekleştirecek şekilde tesettür ve örtünme niteliğinin bulunmasının zorunluluğu anlaşıldığına göre bu bahsin de asıl ilkesi böylece ortaya çıkmış bulunmaktadır. Eğer elbise çoğunlukla erkek elbisesi ise kadına bunu giymenin de yasaklandığı anlaşılmaktadır.” Sonra da şunları söylemektedir: “Eğer elbisede az örtmek ve erkeğe benzerlik bir arada bulunacak olursa bu iki sebepten dolayı böyle bir kıyafet yasaktır. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır…”

5- Kadın süslenerek dışarıya çıkanlardan sayılmaması için evinden dışarıya çıktığı vakit, elbisesinde dikkatleri çekecek şekilde süs bulunmamalıdır.

2- Hicap

Hicabın manası kadının bedenini mahremlerinden olmayan erkeklere karşı saklamasıdır. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Dışarıda kendiliğinden görünen kısmı hariç, süslerini göstermesinler. Baş örtülerini de yakalarının üzerine indirsinler, ziynetlerini eşlerinden, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından… başkasına sakın göstermesinler.” (en-Nur, 24/31)

Yine yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır:

“Hanımlarından ihtiyacınız olan bir şeyi istediğinizde onlardan perde arkasından isteyin.” (el-Ahzab, 33/53)

Hicabtan maksat, duvar kapı ya da elbise gibi kadını setreden herhangi bir şeydir. Ayetin lafzı her ne kadar Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in hanımları hakkında varid olmuş ise de hükmü bütün mümin kadınlar hakkında umumidir. Çünkü yüce Allah: “Bu sizin kalbiniz için de onların kalpleri için de daha temizdir” (el-Ahzab, 33/53) buyruğu ile bu hükmün gerekçesini açıklamaktadır. Bu ise umumi bir gerekçedir. Gerekçesinin (illetinin) genel olması hükmünün de genel oluşunun delilidir. Ayrıca yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Ey Peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına de ki: Cilbablarını üzerlerine giyinsinler.” (el-Ahzab, 33/59)

Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye Fetvalarında[38] şunları demektedir: “Cilbab ise baştan aşağı örten örtüdür. İbn Mesud ve başkaları buna rida genel olarak halk izar adını verirler. Bu da kadının başını ve vucudunun diğer bölümlerini örten büyük izar (örtü) dır. Ebu Ubeyde ve başkaları kadının bu cilbabı başının üst tarafından indirip sarkıtacağını ve ancak gözünü açığa çıkartacağını nakletmektedirler. Nikab da bu kabildendir…”

Kadının mahremi olmayan kimselere karşı yüzünü örtmesinin vacip oluşunun, sünnetten bir delili de Âişe radıyallahu anha’nın rivayet ettiği şu hadistir: O dedi ki: “Binekliler, -biz Resulullah ile birlikte ihrama girmiş bulunuyorken- yanımızdan geçip giderlerdi. Bizim hizamıza geldiklerinde her birimiz cilbabını başından yüzünün üzerine doğru sarkıtırdı; yanımızdan geçip gittiklerinde de yüzümüzü açardık.”[39]

Kadının mahremi olmayanlara karşı yüzünü örtmesinin farz olduğuna dair Kur’an ve sünnetten deliller pek çoktur. Bu hususta müslüman kız kardeşim, sana Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’nin Namazda Hicab ve Giyim isimli eserine ve Şeyh Abdülaziz b. Abdullah b. Baz’ın Hicab risalesine Şeyh Hammud b. Abdullah et-Tuveyciri’nin, es-Sârimu’l-meşhur ale’l-meftunine bi’s-sufur adlı eserine Şeyh Muhammed b. Salih el-Useymin’in Hicab risalesine bakmanı tavsiye ederim. Bu eserlerde yeteri kadar gerekli bilgiler yer almaktadır.

Müslüman kız kardeşim; şunu bil ki, görüşleri tercih edilen görüş olmamakla birlikte ilim adamları arasında sana yüzünü açmayı mübah kılanlar, bu hususta fitneden emin olma kaydını da getirmişlerdir. Erkeklerde olsun kadınlarda olsun dini duygunun azaldığı bu dönemde özellikle fitneden emin olunamaz. Ayrıca haya azalmış, fitne propagandacıları çoğalmış, kadınlar yüzlerine türlü ziynetleri koymak bakımından oldukça uzmanlaşmışlardır. Bu ise fitneye davetiye çıkartan bir husustur. O bakımdan müslüman kadın sen bundan alabildiğine sakınmalısın. Allah’ın izniyle fitneden koruyan hicabı bırakmamalısın. Eskiden olsun günümüzde olsun muteber İslam alimlerinden, içine düştükleri bu fitneleri, bu hallerini mübah kılan hiç bir kimse yoktur. Kimi müslüman kadını hicap konusunda münafıklık yolunu seçmektedir. Eğer bunlar hicaba bağlı bir toplumda iseler kendileri de örtünürler. Hicabı öngörmeyen bir toplumda iseler bunlar da bırakırlar. Kimisi eğer umumi bir yerde ise örtülüdür, fakat bir mağazaya yahut hastahaneye girdi mi yahut mesela bir kuyumcu ile yahut kadın elbiseleri diken bir terzi ile konuştu mu yüzünü kollarını adeta kocasının ya da mahremlerinden birisinin yanındaymış gibi açıverir. Ey bu şekilde hareket eden hanımlar, Allah’tan korkunuz! Hatta biz kimi kadınların dışarıdan gelen uçaklarda açık, ancak uçak bu toprakların havaalanlarından herhangi birisine indiği vakit örtündüklerini gördük. Sanki hicap dinin şer’i hükümlerinden değil de adetmiş gibi bir hale geldi.

Müslüman hanım, hicap seni kalpleri hasta ve insanların köpekleri mesabesindeki kimselerin zehirli bakışlarından korur; alevli umutların sana bağlanmasını engeller. O bakımdan örtünmeye sımsıkı sarıl! Onu elden bırakma! Örtüye savaş açan yahut da onun değerini küçülten maksatlı propagandalara iltifat etme! Çünkü bunlar yüce Allah’ın: “Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler.” (en-Nisa, 4/27) buyruğunda olduğu gibi, senin kötülüğünü isterler.

--------------------------------------------------------------------------------------

[36] XXII, 146.

[37] XXII, 148-149 ve 155.

[38] XXII, 110-111.

[39] Hadisi Ahmed, Ebu Davud ve İbn Mace rivayet etmiştir.

MÜ’MİN HANIMLARA ÖZEL UYARILAR - Prof. Dr. Salih el- Fevzân

0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)