GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Takva nedir?

17:39
TAKVA NEDİR VE TAKVA SAHİBİ NASIL OLUNUR
بسم الله الرحمن الرحيم
Değerli kardeşlerim ! bu gün inşaallah sohbetini yapmaya çalı-şacağımız mevzu “ takva ” ile alakalı bir mevzu olacaktır.

Allah’u Azze ve Celle’den, kendim için bu konuyu güzel anlatabilme kudret ve kuvveti, sizler için de hoş ve güzle bir anlayış talep ediyorum.

Bildiğiniz gibi “ takva ” kelimesi, kelime olarak Kur’an ve Sünnet’te sıkça kullanılan bir kelime olduğu gibi, mana olarakta yine çokca üze-rinde durulan bir kelimedir….

Bununla beraber kurtuluşa erecek insanlardan bahsedilirken ; onların takva sahibi kimseler olduğu da Kur’an’ın ve Sünnet’in sıkca bahsettiği konulardandır….

Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ{} الَّذِينَ آمَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ {} لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

“ Haberiniz olsun Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. Onlar o kimselerdir ki ; iman eden ve takva sahibi olan kimselerdir. Dünya hayatında da ahirette de müjde onlarındır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte büyük kurtuluş ve mut-luluk budur. “
Yunus : 62.63.64

“ O gün, dostların kimi kimine düşmandırlar. Yalnız takva sahipleri hariç. – o gün rableri onlara şöyle seslenecektir - Ey kullarım ! bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun da olmayacaksınız. Siz Ki, benim ayetlerime iman edenler ve müslüman olanlardır. Siz ve eşleriniz cennete girin ; - bu gün - sevinç içinde ağırlanacaksınız. Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır ; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet aldığı her şey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız. "
Zuhruf : 67-68-69-70-71

İşte bu ve bununla eş manalı Ayet’i celilelerde takva sahibi kimseler övülmekte ve onların kurtulacak kimselerden olacakları anlatılmaktadır.

Öyleyse takva nedir ? …. Takva sahibi nasıl olunur ? … konuya buradan başlayabiliriz.

Takva : Vikaye mastarından bir isimdir. Korunmak. İnsana zarar verecek ve azaba yol açacak şeylerden sakınmak. Korkmak. Nefsi her türlü günahtan, isyandan ve sapmalardan alıkoymak anlamına gelmektedir.

Takva : Diğer bir ifadeyle ; Allah’ın emirlerine yapışmak ve nehyettiği şeylerden de uzak durmanın adıdır…

Değerli kardeşlerim ! unutmayalım ki Allah’u Teala kullarına takvalı olmalarını emretmiştir.

Yani ; davranışlarında olsun, sözlerinde olsun kendisinden hakkıyla korkmalarını emretmiş ve takvâlı oldukları takdirde de dünyada amel-lerinin ve işlerinin düzgün olacağını onlara vadetmiştir… Ayrıyeten günahlarının bağışlanacağını, ahiret de ise büyük bir kazanç ve yüce bir mevki elde edeceklerini onlara müjdelemiştir.

Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurur :

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً. يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزاً عَظِيماً

“ Ey iman edenler ! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah ve Rasulü’ne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur. “

Ahzâb : 70 . 71

Allah’u Teala’nın bu anlamda Ayetleri pek çoktur. Rabbimiz bu Ayet’i kerimelerinde ; inanan kullarına, her hallerinde kendisinden hakkıyla korkmalarını ve takvâlı davranmalarını emretmektedir…..

Ve bu da unutmayınız ki ; - birilerinin dediği ve zannettiği gibi ; tasavvuf ve tarikat ehli olmakla değil, onların tarif ettiği yalan ve yanlış şeylerle iştiğal etmekle değil – bu ; O’nun emirlerine yapışmakla ve nehyettiği şeylerden de uzak durmakla ancak gerçekleştirilir.

ÜSTÜNLÜK TAKVA İLEDİR

Ey inananlar ! unutmayınız ki Allah’u Teala katında insanların en üstünü ve en kıymetlisi takvaca en üstün olanlarıdır… Yani kendisine en fazla itaat edenleridir… Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :

“ Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler ( şeklinde ) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. “
HUCURAT : 13

{ … Ebu Zerr r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Bak ey Eba Zerr ; şüphesiz ki sen takva ile üstün olma durumun hariç, kırmızı ve siyah insanlardan hayırlı değilsin. }
İbni Kesir : 13.c.7421.s

CENNETE TAKVA SEHİPLERİ GİRECEK

Ey inananlar ! unutmayınız ki Rabbimizin cennetine ve cemalullahına takva sahiplerini nail edecektir…. Bakınız Allah’u Teala takva sahibi Müslümanlar için nasıl bir müjde ve onlar için nasıl güzel nimetler hazır- ladığını haber veriyor :

“ - O gün - Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.
ŞUARA : 90

“ Takva sahiplerine vadedilen cennet ki, onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir.
RA'D : 35


“ Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali – şudur – : İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Ve yine orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret de vardır. Hiç - böyle mükafaatlanan bir kişi - , ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu ?

MUHAMMED : 15

“ Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başların- dadır. “
HİCR : 45

“………. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır ; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir.

“ - Onlar - Adn cennetlerine girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.
NAHL : 31

“ O cennete biz, kullarımızdan takva sahibi olanları varisçi kılacağız.

MERYEM : 63

“ De ki : Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi ? . Ki orası onlar için bir mükafat ve son duraktır."

FURKAN : 15

ALLAH TAKVA SAHİPLERİYLE BERABERDİR

Ey inananlar ! Takva sahibi olmaya çalışın çünkü Allah’u Teala takva sahibi Müslümanlarla beraberdir… Rabbimiz şöyle buyuruyor :

“ Şüphesiz Allah takvâlı olan ve iyilik edenlerle beraberdir. “

NAHL : 128
“ ……. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir. “
TEVBE : 36

TAKVA ADELETLİ OLMAK DEMEKTİR

Değerli kardeşlerim ! Unutmayınız ki takva sahibi kuru kuruya lafla sözle asla olunmaz…. Muttaki bir müslümanın takva sahibi olduğuna delalet eden bir çok vesileler vardır…. Takva sahibi bir müslümanın özelliklerinden bir tanesi, onun adil olmasıdır… Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

“ Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.
MAİDE : 8

TAKVA ALLAH YOLUNDA MÜCADELE DEMEKTİR

Değerli kardeşlerim ! insanı takva sahibi yapan özelliklerden birisi de, malıyla canıyla Allah yolunda mücadele etmesidir…. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

“ Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten - kaçınmak için - senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilendir. “
TEVBE : 44
“ ……. onların sizlerle topluca savaştığı gibi siz de o müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir. “

TEVBE : 36

TAKVA BÜYÜKLÜK TASLAMAMAK BOZGUNCULUL YAPMAMAK DEMEKTİR

Değerli kardeşlerim ! takva sahibi müslümanın en önemli özellik-lerinden birisi de, bozgunculuk yapmaması ve büyüklük taslamamasıdır.

Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

“ İşte ahiret yurdu ; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere - armağan - kılarız. – Unut-mayınız ki güzel - Sonuç takva sahiplerinindir.
KASAS : 83

TAKVA İNFAK ETMEK DEMEKTİR SABIRLI DAVRANMAK DEMEKTİR

Evet değerli kardeşlerim ! insanı takva sahibi yapan vesilerden bir diğeri de ; ; Allah yolunda infak etmek, kızgınlık anında sabır göstermek, öfkeyi yutmak ve insanları affetmektir…… Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :

“ ….. O takva sahipleri ki ; bollukta ve darlıkta infak edenler, kızıp öfkelendiklerinde, öfkelerini yutanlar ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri elbetteki sever. “
ALİ İMRAN : 134.AY.

İşte takva denilen şey budur……. Ve takva sahiplerinin özellikleri de bunlardır.

Öyleyse ey Allah’ın kulları !.. Allah Teâlâ’dan hakkıyla korkun ve takvaya yapışın… Gizli ve aşikar hallerinizde O’nun gözetiminde oldu-ğunuzu asla unutmayın.

Ve yine unutmayınız ki ; Takvâlı bir mü’minin, dünyası da ahireti de refah içerisinde olur… Takvâ üzere dosdoğru yürüyen ve sözünde de sadık olanı Allah, güzel şeylere yöneltir ve doğru yolda onun ayaklarını sabit kılar….

TAKVA İNSANIN DİLİNİ ALLAH YOLUNDA KULLANMASI DEMEKTİR


Allah’tan hakkıyla korkan takva ehli bir Müslüman ; dilini Kur’an okumakla, Allah azze ve celle’yi zikretmekle, tevbe ve istiğfar etmekle ve iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla ıslak tutar….
İşte bunlar takva’dır değerli kardeşlerim… Yani Muttaki bir Müslüman ; dilini güzel sözler söylemede kullanan …. Onu Allah’ın haram kıldığı sözlerden uzak tutan, insanların ırzları hakkında konuşmaktan, kötü ve çirkin sözler söylemekten de alıkoyan bir kimsedir…

Unutmayın Allah, takva ehli bir kimsenin işlerini kolaylaştırır… Onu çirkin şeylerden uzaklaştırır. Onu cennet ile rızıklandırır. Dünyada da ahirette de güvenli kılar….. Bakınız rabbimiz ne buyuruyor :

“ ……. Kim Allah’tan hakkıyla korkarsa Allah ona, işinde bir kolaylık yaratır.
Talak : 4

Ey Allah’ın kulları !.. Hiç şüphesiz Allah’tan hakkıyla korkmak, - diğer bir ifadeyle takvalı olmak - insanın gizli ve aşikar hallerinde… dininde ve dünyasında… Rabbisine karşı davranışlarında… ailesine, akrabalarına ve komşularına karşı davranışlarında Kur’an ve Sünnet çizgisinde olması demektir ….

Alış-verişinde….. sözlerinde ve anlaşmalarında….. işinde ve vazifesinde…… kendisine emanet edilen şeylerde Kur’an ve Sünnet çizgisinde olması demektir ….

Takva sahibi bir kul, Allah’u Teala’ın hakkını edâ eden…. Kulların hakkını yerine getirererek onlara nasihat eden…. Sözünde dürüst ve ilişkilerinde güvenilir olandır….

Böyle bir kul Hileden, sahtekarlıktan, ihanetten ve insanlara tuzak kurmaktan da uzak kalandır...... Yalan söylemekten, yalan yere yemin etmekten ve yalancı şahitlik yapmaktan da kaçınandır….

Unutma ey müslüman ! sen böyle olmazsan nasıl takvâ sahibi ola-bilirsin ki ?..... Hakkıyla iman ettiğin nereden anlaşılır ki ?..... Allah’tan korktuğun nerden bilinir ki ? …..

Örnek ve önderimiz Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyur muyor mu ? :

( …. Ebu Hureyre r.a’dan, Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Münafıkın alameti üçtür : söz söylediği zaman yalan söyler, söz verir sözünde durmaz ve kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hiyanetlik eder.)
BUHARİ : 13.C. 6070.S

عن فضالة بن عبيد: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال في حجة الوداع " ألا أخبركم من المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده والمؤمن من أمنه الناس على أموالهم وأنفسهم والمهاجر من هجر الخطايا والذنوب والمجاهد من جاهد نفسه في طاعة الله عز وجل "

{ …. Fudale b. Ubeyd r.a dan.Resulullah s.a.v veda haccında şöyle buyurdular : Dikkat edin size haber veriyorum. Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların selamette olduğu kimsedir. Mü’min, insanların mal ve can yönünden kendisinden emniyette olduğu kimsedir. Muhacir, hata ve günahlardan hicret eden – yani uzak duran – kimsedir. Mücahid ise, Allah’u Azze ve Celle’ye itaat hususunda nefsiyle mücadele eden kimsedir. }

AHMED : 6 / 21. 23438.N - C.SAĞİR : 1.C.758.N

Allah’ın farzlarını ihmal edip yerine getirmeyen, Rabbinin haramlarına cüret eden ve onları çiğneyen, Allah’ın mü’min kullarına dil uzatan ve laf getirip götüren, yalancılıkla vasıflanan ve çokça günah işleyen nasıl takvâlı olabilir ki ? …..

Haksız nedenlerle insanların mallarını yiyen, faize bulaşan, insanlara hile ve sahtekarlıkla muamele eden, ölçü ve tartıda hile yapan nasıl takvâ sahibi olabilir ki ? …. Kendisine emanet edilen idareciliğe olsun… çalıştığı işe olsun… kendisine teslim edilen mala ve benzeri şeylere olsun, ihanet eden nasıl takvâlı olabilir ki ?....

Değerli kardeşlerim ! İnsanlardan çoğu, takvayı sadece emredilen namaz veya zekat gibi şeyleri yerine getirmek zannederler…. Dolayısiyle takvadan sayılan bir çok şeyi de ihmal ederler….

Özellikle insanların hakkı hususunda çokca yanlışlar yaparlar… Üze-rinde bir hak varsa, onu tam olarak edâ etmezler….. Bir işle sorumlu tutulmuşsa, gerektiği şekilde yerine getirmezler…. Üzerinde, insanların bir hakkı varsa onu inkar eder veya haklarını vermeyi sürekli geciktirirler..

Daha da ötesi, bir kısmını almadan veya karşılığında bir şey almadan hak sahibine hakkını vermezler….

E peki bu, ihanet değil midir ?..... Bu, Allah’ın kullarına zulüm değil midir ?... Bu, haram yemek değil midir ?.. Bu davranış, takvâdan uzak bir şey değil midir ?..... Ve yine bu, karanlığı Kıyamet’e kadar sürecek çirkin bir zulüm değil midir ?.... El cevap : ………….. elbetteki öyledir.

Ey inandığını söyleyenler ! …. Ey ben de müslümanım diyenler ! Unutmayınız ki zulüm çok çirkin bir şeydir… Zulüm evleri yuvaları harap eder. Ülkeleri yıkar kavurur…. Allah zulmedenlerin halini, rahatlık ve huzurdan, zorluk ve mutsuzluğa çevirir… Ve zulmedenlere, hesap edemedikleri bir azabı tattırır.

Bakınız Allah azze ve celle ne buyurur :

“ Yahudilerin zulmü sebebiyle, kendilerine - daha önce - helal kılınmış bulunan pek çok şeyi yasakladık. - haram kıldık - Ayrıca ; Allah yolundan çokça alıkoymaları, kendilerine yasak kılınmış olmakla birlikte faiz almaları ve insanların mallarını batıl yollarla yemeleri nedeniyle de - onları güzel şeylerden mahrum ettik – İçle-rinden kafir olanlara da pek acıklı bir azap hazırladık. “

Nisâ : 160-161

Değerli müslümanalar ! unutmayınız ki insanların mallarını haksız nedenlerle yiyenler…. Onların haklarını vermemek için çırpınanlar ve bu anlamda hesap gününü unutanlar, yarın kıyamet günü iflas edenler olacaklardır.

Unutmayın ki bu gibi işler, imanı ve kişiliği zayıf insanların niteliklerin-dendir. Kulların haklarını yemeye cüret eden ve onlara zulmedenler, Kıyamet günü kendisine : “ Zulmederek aldığın haklarını sahiplerine ver bakalım ! ” denilen kimseler olacaktır…..

Böyle davrananlar, Alemlerin Rabbi’nin huzurunda bir gün duracakları o büyük anı akıllarından çıkarmamaları gerekir….

Ayrıyeten Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şu sözlerini de asla unutmamaları gerekir… S.a.v Bir gün sahabesine sordu : “ Bilir misiniz, müflis kimdir ? ” Dediler ki : “ Bizim aramızda müflis, parası ve malı mülkü olmayandır.” Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur : - hayır ! o sizin sandığınız gibi değil - “ Şüphesiz ki ümmetimden müflis olan o kimsedir ki ; Kıyamet günü namazla, oruçla ve zekatla Allah’ın huzuruna gelir. Ama şuna sövmüş, buna iftira etmiş, bunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve buna vurmuştur. Hakkı yenen bu kimselere onun sevaplarından alınıp verilir ve üzerinde olan - haklar - ödenmeden önce sevapları biter. Bu sefer onların günahlarından alınır ve bu kimsenin üzerine konu-lur ; sonra da bu kimse cehenneme atılır. - İşte asıl müflis budur ”

Müslim : 8.c.2581.n – Tirmizi : 4.c.2533.n

Ey inandığını söyleyenler ! Öyleyse Allah’tan hakkıyla korkun ve O’nun gazabından ve azabından sakının ! … Çünkü O’nun azabı çok çetindir … Bakınız Allah’u azze ve celle ne buyurur :

“ Rabbin, zulüm yapan ülkeleri yakaladığında işte böyle yakalar. Şüphesiz O’nun yakalayışı pek acıklı, pek şiddetlidir. Bunda, ahiret azabından korkanlar için elbette bir ibret vardır. O gün, bütün insanların toplanacakları bir gündür. O mutlaka kendisine tanık olunacak bir gündür. “
Hûd : 102-103

Öyleyse ey Allah’ın kulları !.. Allah’tan hakkıyla korkun ! Gizli ve aşikar hallerinizde O’nun çizdiği hududu gözetin. Günahlardan, masiyet-lerden ve kullara zulmetmekten de sakının…. Haddi aşmaktan ve büyüklük taslamaktan, intikam ve düşmanlıktan, kötülük ve bozgun-culuktan, insanlara zarar vermekten uzak durun…. İnsanlara ; onların size nasıl davranmasını istiyorsanız öyle davranın. Adaletli, şefkatli ve merhametli olun….

Unutmayınız ki, yaptıklarınızın karşılığı, yaptıklarınız türünden olacak-tır... Sakın kıyamet günü şu sözleri kullanacak olanlardan olmayın :

“ Kişi o gün, Allah’a karşı işlediğim kusurlardan dolayı vay benim halime ! Gerçekten ben, alay edenlerdendim, der. “
Zümer : 56

Unutmayınız ki bahsi edilen o gün mutlaka gelecektir… Öyleyse o gün gelmeden önce, günahlarınız için tevbe ve istiğfar etmeye acele edin ! …

Bakınız rabbimiz Allah’u Teala ne buyuruyor :

وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ

{ Ey insanlar ! öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse kimsenin cezasını çekemez ; kimseden şefaat de kabul edilmez. Kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım da yapılmaz }

BAKARA : 48. AY.


{ Ey insanlar ! Allah’tan geri çevrilmesi mümkün olmayan bir gün gelmezden önce Rabbinizin çağrısına icabet edin.Çünkü o gün ne sığınacak bir yeriniz var ve ne de inkar etmeye çareniz var }

ŞURA : 47 . AY.
{ Allah’tan geri çevrilmesi mümkün olmayan - o hesap - günü gelmezden önce, yüzünü dosdoğru din olan islam’a yönelt. Unut-maki insanlar o gün bölük bölük ayrılırlar . Bir bölük cennete, bir bölük cehenneme }
RUM : 43.AY

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْماً لَّا يَجْزِي وَالِدٌ عَن وَلَدِهِ وَلَا مَوْلُودٌ
هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِ شَيْئاً إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ

{ Ey insanlar ! Rabbinizden korkun. Babanın çocuğunun cezasını çekeme-yeceği, çocuğunda babasının cezasını çekemeyeceği o günden çekinin.Unut-mayın ki,Allah’ın vadi gerçektir.Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Ve o aldatıcı şeştan sakın sizi Allah hakkında kandırmasın }
LOKMAN : 33.AY.


Evet değerli Müslümanlar ! “ İşte takva budur… Ve takva sahibi kimselerin özellikleri de bunlardır.

Onlar ; Allah korkusu taşıyan… İnsanlara zulmetmeyen…. zalim de olsa mazlum da olsa onlara yardım eden ve onların ellerinden tutan kimselerdir….

Onlar ; Allah katındaki üstünlüğün, ancak O’na itaat etmekle kazanılacak bir şey olduğu bilenler ve ona uygun çalışanlardır….

Onlar ; Allah’ın, takva sahibi kulları ile beraber olduğuna inanan ve hal ve hareketlerine dikkat eden kimselerdir….

Onlar ; insanlar arasında adaletli olanlardır…

Onlar ; büyüklüs taslamayan ve insanlar arasında bozgunculuk yapmayanlardır…..

Onlar ; Kıyamet gününde iflas etmekten korkan ve insanların haklarına riayet edenlerdir…

Onlar ; zulmetmeyen…ayıp ve kusur araştırmayan…yalanları ile insanları aldatmayan…. Alış verişlerinde kimseleri kandırmayan dürüst kimselerdir…..

Hulasa onlar ; - yani Allah’tan hakkıyla korkan muttakiler - her haliyle takvalı davrananlardır…

BENİM BU HUSUSTAKİ SON SÖZÜM :

“ …… Her kim geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde iflas ederek zarara uğramak istemiyorsa… Her kim cennet ve cemalullahı arzu ediyorsa …… ve yine her kim o korkunç cehennem ateşinden korkuyorsa, Allah’tan korksun ve takvaya sarılsın …… “

Yani Allah’ın emirlerini yerine getirsin ve nehyettiği şeylerden de uzak dursun …. “


ALLAH’U AZZE VE CELLE’DEN SON NİYAZIM ; BENİ VE BÜTÜN İNANAN KARDEŞLERİMİ MUTTAKİ KULLARINDAN EYLESİN.

……… AMİN ……..


VEL HAMDU LİLLAHİ RABBİL ALEMİYN


TACUDDİN EL- BAYBURDİ
Read On 0 yorum

Rasûle İtaat..

17:08

İNANAN BİR KİMSENİN PEYGAMBERİNE KARŞI ÜMMET

KİMLİĞİ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

Şüphesiz ki inanan bir kimsenin Allah’a karşı kulluk kimliğinin sayfa-larında yazılı olan hususlardan bir tanesi de, kendilerine gönderilen peygamberleri ile alakalı ümmet kimliğidir.

Kişinin Peygamberine karşı sağlıklı bir ümmet kimliği nasıl olmalıdır denildiği zaman da, bunun her şeyden önce, onun risaletini kabul edip ve getirdiği her şeye - gücü nisbetinde - ittiba etmesi demektir. Başka bir ifadeyle ; itikadını, amelini ve ahlaki değerlerini onun risaletinden alıp, onlar doğrultusunda hayat yaşayan kimse demektir.

Çünkü onun için örnek ve önder olarak gönderilen Peygamber bir söz-lerinde şöyle buyurmaktadır :

"..... عن عبدالله بن عمرو قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا يؤمن أحدكم حتى يكون هواه تبعا لما جئت به

{ ....... Abdullah İbn Amr b. El- As r.a’dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : “ Heva ve arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça,sizden hiç biri-niz iman etmiş olamazsınız “ }

İBNİ EBİ ASIM ES-SÜNNE : 1.C.15.N

İşte çağrısına icabet edildiği zaman kurtuluşa ereceğimiz Muham-med s.a.v’e karşı müslümanın ümmet kimliğinin ana hattıyla böyle olmalıdır. Yani,davetine icabet edip onun yürüdüğü yolda yürümektir.

Allah’u Azze ve Celle, kendisine kulak verip çağrısına icabet edenleri Cennet’le müjdelemiş, davetinden yan çizip uzaklaşanları ise Cehennem’le korkutmuştur.

Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيماً

( Muhammed sizin adamlarınızdan birinin babası değil, fakat Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.)

AHZAB.40.AY.

وَإِن تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا

“ Eğer ona itaat ederseniz doğru yolu bulursunuz. “ NUR.54.AY.

Allah’u Azze ve Celle,inandığını söyleyenlerin peygamberlerine karşı ümmet kimliklerinin istenildiği manada gerçekleşmesi için,ona mutlaka her konuda itaat etmeleri gerektiğini zikretmiştir… Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

ALLAH C.C RESULÜ’NE İTAATİ EMRETMEKTEDİR

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيراً

( Andolsunki Allah ın Resulünde sizin için, Allah’ı ve Ahiret gününü umar olanlar ve Allah’ı çok zikreden kimseler için pek güzel bir örnek vardır.)

AHZAB.21.AY.

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَاب

( ……. Resul size neyi verdiyse , onu alın ; sizi neden nehyetti ise, ondan da sakının .Allah’tan korkun, şüphesiz Allah’ın azabı çok çetindir. )

HAŞR.7.AY.

( Allah’ın davetçisine icabet edin ve ona iman edin ki Allah, sizin için günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi o acı azaptan korusun.

AHKAF.31.AY.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُ ولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ و َيَجْعَل لَّكُمْ نُوراً تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيم

( Ey iman edenler, Allah'tan sakınıp korkun ve O'nun elçisine iman edin, ki size kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. )

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُون

( Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü'ne icabet edin.Bilin ki muhakkak Allah,kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız. )



ENFAL : 24.AY
.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُو

( Ey iman edenler, Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin. )

ENFAL :20.AY.

( De ki : " Allah'a itaat edin, Resûl'e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, artık onun sorumluluğu kendisine yüklenen - tebliğ vazifesidir -, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. - Yani ona itaat etmenizdir - Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir."

NUR : 54.AY.

( Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. )

AHZAB.36.AY.

Allah u Azze ve Celle bu ve bununla eş manalı daha bir çok Ayet’i kerimelerde Resulüne imanı , itaatı ve onun getirdiklerine ittiba etmeyi açıkça emretmektedir.

Ayrıyeten,Resulünün davetine uyanların ancak doğru yolu bulacak-larını ve ona uyanların ancak kurtuluşa ereceklerini bildirmiştir.

Çünkü inanan bir kimse için yolunun, inancının ve amelinin örnek alınacağı tek şahsiyet Allah’ın resulüdür. Bunun böyle oluşunun sebebi, şüphesiz ki onun vahye dayalı bir yol izlediğinden dolayıdır.

Yani,Allah resulü s.a.v’in dinle alakalı bütün inanç ve amelleri, Allah’tan kendisine vahyedilen şeyler olduğundan dolayıdır.

Rabbimiz Kerim Kitabında şöyle buyurmaktadır :

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَ إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى

( O, heva ve arzusundan konuşmaz. Onun söyledikleri, yalnızca ken-disine ilka edilen bir vahiy’dir. )

NECM.3-4.AY.

إِنْ أَتَّبِع إِلَّا مَا يُوحَى إِلَي

( Ben, ancak bana vahyolunana uyarım ………)


AHKAF.9.AY.

Dolayısiyle,Resule itaat etmenin Allah’a itaat etmek olduğu gayet açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

RESULE İTAAT ALLAH’A İTAATTİR

Rabbimiz Resulüne itaati kendine itaat olarak kabul etmiştir. O, kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَاللّهَ

( Her kim Resule itaat ederse,o aslında Allah’a itaat etmiş olur…… )

NİSA.80.AY.

Yine bir Ayet’i celilesinde buyurduğu gibi :

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ

( Gerçek olan şudur ki, sana beyat edenler, aslında Allah’a beyat etmişlerdir…….)

FETH .10.AY.

Allah Resulü s.a.v ise bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır :

( ….. Ebu Hureyre r.a dan : Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Bana itaat eden Allah’a itaat etmiştir. Bana karşı gelip isyan eden de, Allah’a isyan etmiştir ……)


BUHARİ : 15. 6986.S - MÜSLİM : 6 . 1829. N

Hulasa, Resule itaat Allah’a itaattir. Dolayısiyle şuurlu ve basiretli bir müslümanın peygamberine karşı ümmet kimliğinde, bu itikadın yerleşmesi gerekir…. Bununla beraber kul, Resule itaat etmenin Allah’ı sev-menin açık bir isbatı olduğunu da çok iyi idrak etmesi gerekir.

ALLAH’I SEVMENİN İSBATI RESULE İTAATTİR

Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

( Deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki,Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafur dur,Rahim’dir. )

ALİ İMRAN.31.AY.

Bu ayet’in mesajına göre,Allah’ı sevmenin isbatı,O’nun resulüne itaat etmektir. Başka bir ifadeyle : Allah’ı sevdiğini iddia ettiği halde, O nun resulünün yolunda olmayan, ona ittiba etmeyen, onun metoduna ve menhecine uymayan her kişi, bu sözünde yalancıdır. Yani Allah’ı sevme sözünde yalan söylemektedir.

Çünkü seven sevgisini, sevdiğine itaatiyle ortaya koyup isbat etmesi gerekir. Dolayısiyle, bu ve emsali delillerden hareketle Kur’an ve sünnet teki zikri geçen sevgi ifadeleri itaat manasında anlaşılması gerekir.

Müslümanın Peygamberine layık ümmet olma kimliğinde yazılı olan önemli şeylerden bir tanesi de ; İhtilafa düştüğü her meselede onun hakemliğine başvurma mecburiyetindedir.

Diğer bir ifadeyle ; Resulullah s.a.v’i örnek ve önder edinmenin gerek-lerinden birisi de, ihtilaf anında onun hakemliğine baş vurup, onun koy-duğu hükümlere itiraz etmeden tam bir teslimiyet göstermektir…. Bakınız Rabbimiz kerim kitabında ne buyurmaktadır :

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُواْ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُر ِيدُو نَ أَن يَتَحَاكَمُواْ إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُواْ أَن يَكْفُرُواْ بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلاَلاً بَعِيداً

( Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister. "


NİSA.60.AY.

فَإِن تَنَازَ عْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً

( ……….. Eğer bir mevzuda ihtilafa düşerseniz;Allah’a ve Ahiret gününe iman etmiş iseniz onu,Allah’a ve Resulüne havale edin.Bu daha iyi ve sonuç iti-bariyle de daha güzeldir. )

NİSA.59.AY.

فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجاً مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيما

( Hayır ! Rabbine andolsun ki, onlar aralarındaki çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar )

NİSA.65.AY.

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

( Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır. "


NUR.51.AY.

İşte Rabbimizin zikredilen bu Ayet’i kerimeleri delalet ediyor ki ; inan- dığını söyleyen insanların, gerek dinin usulüne dair meselelerde ve gerekse dinin furuuna dair ihtilafa düştükleri meselelerde Kur’an’a ve Sünnet’e muracaat etme mecburiyetindedirler.

Allah’u Taala “ Eğer Allah’a ve Ahiret gününe iman etmiş iseniz böyle yapın “ buyurarak,meselenin önemine işaret edip ve bu şekildeki hareketin, Allah’a ve Ahiret gününe imanın iktizasından olduğunu beyan etmiştir.

Ve yine Rabbimiz,kendi mukaddes zatına yeminle ifade ediyor ki; bütün işlerde Resulünü hakem tayin etmedikçe hiçbir fert iman etmiş olamaz. Çünkü, onun vahye dayalı olarak verdiği hükümler, gizli ve açık,içten ve dıştan her zaman bağlanılması vacip olan hak ve gerçeklerdir.Bundan dolayıdır ki Allah’u Azze ve Celle zikri geçen Ayet’te :

( … Sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı içlerinden bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen o hükme teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar. ) buyurmaktadır.

Ve yine dikkat ettiyseniz,muhakeme için Allah’ın kitabına ve Resulünün sünnetine davet olunanların sözlerinin ; işittik ve itaat ettik demeleri ve bu şekilde davrananların ise, kurtuluşa eren mü’minler olduğu beyan edilmektedir.

Yani, mü’minler haklarında verilen hükmün karşısında ; bir mudafa, bir munakaşa ve bir karşı koyma göstermeksizin …” biz bu hükmü işittik ve buna teslim oluyoruz “ demelerinin gerektiği anlatılmaktadır…. İşte basiretli bir Muhammed ümmeti olmak bunu gerektirmektedir.

Değerli Müslümanlar ! inanan bir kimsenin unutmaması gereken hususlardan bir taneside,ümmeti olduğunu söylediği resulün getirdik-lerine muhalefet ettiğinde, başına bir takım bela ve musibetlerin gele-bileceğine inanmasıdır.

Çünkü bilinen bir gerçektir ki,hayırlı şeylerle meşkuliyet insanın güzel şeylerle karşılaşmasına vesile olduğu gibi,kötü ve çirkin şeylerle meşkul olmakta insanın bir takım fitne ve musibetlerle karşılaşmasına vesile olur.

Başka bir ifadeyle ; Allah’a ve Resulüne itaat etmek,güzelliklerin celbine vesile olduğu gibi, muhalefet edip isyan etmekte, musibet ve belaların celbine vesile olur.

Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında, özellikle resulüne muhalefet ile alakalı bir Ayet’i celilesinde şöyle buyurmaktadır :

فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

( ……… O’nun emrine muhalefet edenler,kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acı bir azabın çarpmasından sakınsınlar. )

NUR.63.AY.

( … Ebu Hureyre r.a dan ; dedi ki : Resulullah s.a.v’i şöyle buyururken dinledim : Size neyi yasakladıysam ondan uzak durunuz,size neyi emretti isem ondan da gücünüzün yettiğini yapınız. Şüphe yok ki sizden öncekileri helak eden şey, çok çok soru sormaları ve peygamberlerine muhalefet etmeleridir. )

BUHARİ . 15.C.7151.S

( … İbn Ömer r.a dan ; Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Ben kıya-metin önünde kılıçla gönderildim.Benim rızkım mızrağımın gölge-sinde kılındı. Zillet ve cizye ödemek, emrime muhalefet edenlerin üzerine kılındı…….)

BUHARİ .6 .C.2733.S

( … Abdullah İbn Ömer r.a dan; Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Her işin bir canlı dönemi vardır.Her canlılığında bir sukunet dönemi vardır. Benim sünnetimde sükun bulan hidayete ermiştir, süne-timden başka şeyde sükun bulan kişi de helak olmuştur. )

CAMİU’S-SAĞİR.2.C.1352.N

Bu ve emsali delillerin ortaya koyduğu mesajdan da anlaşıldığı gibi, Allah resulü s.a.v in emrine, yoluna , menhecine muhalefet eden bir kimsenin mutlaka başına bir takım musibet ve belaların gelmesi kaçı-nılmazdır…. Müslümanın bu hususta uyanık olacağı gibi, resulullah s.a.v’e karşı sergileyeceği her muhalefetin de, cürmünün büyüklüğüne göre amellerini iptal edeceği hususudur. Yani Müslüman bu hususta da uyanık olması gerekir.

ALLAH RESULÜNE MUHALEFET ETMEK, AMELLERİ İPTAL EDER

Çünkü İslam’ın bilinen kurallarından bir diğeri de ; İyilikler nasıl ki kötülükleri siliyor ise,kötülükler de iyilikleri siler,kuralıdır.

Başka bir ifadeyle ; Allah’a ve resulüne itaat etmek günahların affına sebeb olduğu gibi, muhalefet edip isyan etmekte amellerin iptaline sebep olur.

Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا َعْمَالَكُمْ

( Ey İman edenler! Allah’a itaat edin,Resulüne itaat edin ve amel-lerinizi iptal etmeyin. )

MUHAMMED.33.AY.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ

( Ey iman edenler,seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükselt-meyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp söylemeyin ; yoksa siz farkında olmadan, amelleriniz boşa gider. )

HUCURAT : 2.AY.

Bu Ayet’i celilede de anlatıldığı gibi ; Allah resulü s.a.v bir şeye hük-mettiği zaman, artık hiçbir müslümanın ona muhalefet etmesi, görüşünü ve kanaatini onun hükmüne tercih etmesi, veyahutta bir başkasının görü-şünü ve içtihadını - çeşitli tevillerle de olsa - ona tercih etmesi asla mümkün değildir…..Müslüman olmak demek ; kendi düşünce,davranış ve seçme özgürlüğünü Allah ve resulüne teslim etmek demektir.

Çünkü hiçbir akıllı insan,iki zıt davranışı birleştirmeye kalkışmaz. Yani : “…Müslüman olmak veya müslümansa Müslüman kalmak isteyen kimse, mutlaka Allah ve resulünün Kur’an ve sünnetteki emir ve yasaklarına boyun eğmek zorundadır. Boyun eğmeğe tenezzül etmeyen kimse ise, müslüman olmadığını açıkça kabul etmelidir. Çünkü İslamiyet teslimiyet demektir…”

Bir başka ifadeyle; “…..Ben müslümanım deyipte,teslimiyetini Allah’a ve resulüne değilde, başka şeylere gösteren kimse, bu sözü ile yalan söylediğini kabul etmesi gerekir… “ Çünkü isim ile müsemma arasında bir uyum yoktur.Yani,müslümanım diyor ama islama teslimiyeti yoktur.

Ve netice olarak değerli kardeşlerim ! şunu kesinlikle unutmayalım ki ; Allah resulü s.a.v in yolunda yürümeyenler,onun metod ve menhecini kendilerine metod ve menhec edinmeyenler, - diğer bir ifadeyle - Allah’ın dinini onun anladığı ve yaşadığı gibi anlayıp yaşamayanlar, kıyamet gününde büyük bir pişmanlık içerisinde olacaklardır.

Rabbimiz kerim kitabında, resulünün yolunda gitmeyenlerin nasıl rezil ve rüsvay olacaklarını şöyle haber vermektedir :

يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا


“ Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki : " Eyvahlar olsun bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve keşke Resûl'e itaat etseydik."

Ve yine dediler ki : " Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular."

" Rabbimiz, onlara azabtan iki katını ver ve büyük bir lanet ile onlara lanet et. )

AHZAB : 66.67.68.AY.

Ve yine Furkan suresinde de anlatıldığı gibi, Allah resulü s.a.v in takip etmiş olduğu metodunu ve menhecini kendilerine metod ve menhec edinmeyenler bu pişmanlıklarını şöyle dile getirmektedirler :

ً وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنسَانِ خَذُولًا


( O gün -
Allah’a ve resulüne itaat etmeğerek kendisine - zulmeden kimse ellerini ısırarak şöyle der : ” Ahhh keşke peygamberle beraber bir yol edinmiş olsaydım . Yazıklar olsun bana, ne olurdu falanı filanı kendime dost edinmeseydim . Çünkü o, bana gelen – Kur’an ve Sünnet – zikrinden beni saptırdı. Zaten şeytan insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakandır . )

FURKAN : 27.28.29.AY.

İşte değerli kardeşlerim ! basiretli bir müslümanın Muhammed Mus-tafa’ya karşı olgun bir ümmet olma keyfiyetini İslam böyle anlatmaktadır.

Dolayısiyle,kim bu hususta rabbisini razı etmek istiyorsa, - ki bunların hepsi de Allah’a kulluk kimliği dahilinde olan şeylerdir - Resu-lullah’ın getirmiş olduğu şeylere ittiba etmesi,onları kabulde herhangi bir sıkıntı duymaması,ihtilafa düştüğü dini konularda onun sünnetine muracaat etmesi, muhalefet ettiği zaman bir takım musibet ve belaların kendisine isabet etmesinden korkması ve hasseten de isyan ettiği her hususun, cürmüne göre amellerini iptal etmesinden korkması gerekir.

Öyleyse Rabbimizden niyazımız ;

HENÜZ HAYAT SERMAYESİ ELİMİZDE İKEN , BİZLERİ RESULÜNÜN YOLUNA, METODUNA VE MENHECİNE HAKKIYLA İTTİBA EDEN KULLA-RINDAN OLMAMIZI NASİP EYLESİN



AMİN ….

VELHAMDU LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

TACUDDİN EL - BAYBURDİ

Read On 0 yorum

GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)