GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Kadının Namazı ile İlgili Hükümler..

Müslüman hanım kardeşim, namazını vakitlerinde kılarak, şart, rükün ve vaciplerini eksiksiz olarak yerine getirmek suretiyle gereken dikkati göster. Yüce Allah müminlerin annelerine hitaben şöyle buyurmaktadır:

“Namazı dosdoğru kılınız, zekatı veriniz, Allah’a ve Resulune itaat ediniz” (el-Ahzab, 33/33) Bu aynı zamanda bütün müslüman hanımlara bir emirdir. Namaz İslam’ın esaslarının ikincisidir. Namaz İslamı ayakta tutan bir direktir. Namazı büsbütün terk etmek dinden çıkartan bir küfürdür. Erkek olsun kadın olsun namaz kılmayan kimsenin dini müslümanlığı söz konusu değildir. Şer’i bir mazeret olmadan namazı vaktinden sonraya bırakmak, namazı kaybetmek onu boşa çıkarmak demektir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Bunlardan sonra ise namazı zayi eden arzularına uyan bir kavim geldi. İşte onlar cehennem ile karşılaşacaklardır. Tevbe eden… müstesna.” (Meryem, 19/59-60)

Hafız İbn Kesir Tefsirinde müfessirlerin önderi sayılan bir grup kimseden namazı zayi etmenin, vakti çıktıktan sonra namazın kılınması sureti ile olacağını söylediklerini nakletmiştir. Karşı karşıya kalacakları ğayy (meâlde: cehennem), onların karşılaşacakları hüsran diye açıklamıştır. Bu cehennemde bir vadidir, diye de açıklanmıştır.

Kadının namazında erkeklerden farklı bir takım hükümler vardır. Bu hükümleri aşağıdaki şekilde açıklayabiliriz:

1- Kadın için ezan okumak ve kamet getirmek sorumluluğu yoktur. Çünkü ezan için sesin yükseltilmesi söz konusudur. Kadının sesini yükseltmesi ise caiz değildir. Ezan okuması, kamet getirmesi ise sahih değildir. el-Muğni’de[40]: “Bu hususta bir görüş ayrılığı olduğunu bilmiyoruz” denilmektedir.

2- Kadının bütünü namazda avrettir. Ancak yüzü, elleri ve ayakları hususunda görüş ayrılığı vardır. Bütün bunlar ise onu görecek mahrem olmayan bir kimsenin bulunmaması halinde söz konusudur. Eğer onu mahremi olmayan bir kimse görülebilecekse namazın dışında vücudunu erkeklerden örtmesi gibi namazda da örtünmesi gerekir. Namaz kılarken başını, boynunu ve ayaklarının üst tarafı dahil olmak üzere vücudun geri kalan her tarafını örtmesi gerekir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:

“Yüce Allah, ay hali olmaya başlamış bir kadının namazını baş örtüsü olmadıkça kabul buyurmaz.”[41]

Başörtüsünden kasıt ise başı ve boynu örten örtüdür. Umm Seleme’den rivayete göre o, Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e: Bir kadın gömlek ve başörtüsü ile fakat altta elbisesi olmaksızın namaz kılabilir mi diye sormuş; Peygamber sallallahu aleyhi vesellem : “Eğer giyindiği gömleği ayaklarının üstünü de örtüyor ise (olur),” demiştir.[42]

İki hadis bir arada kadının namazı esnasında başını ve boynunu örtmesinin zorunlu olduğunun delilidir. Nitekim Âişe radıyallahu anha’nın rivayet ettiği hadis bunu ifade etmektedir. Yabancı bir kimsenin kendisini görmediği hallerde de yüzünü açması mübahtır. Çünkü bu hususta ilim ehlinin icmaı vardır. Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye, Fetvalarında[43] şunları söylemektedir: “Hanım tek başına namaz kılacak olursa başını örtmekle emrolunmuştur; namazın dışında ise evinde başını açabilir. Namazda ziynet edinmek Allah’ın hakkıdır. Bundan dolayı kimse Beytullahı çıplak olarak geceleyin tek başına dahi olsa tavaf edemeyeceği gibi; tek başına dahi olsa çıplak olarak namaz da kılamaz…” Daha sonra şunları söyler: “Buna göre namazda avret, bakmak ile alakalı değildir. Ne avretin örtünmesi ne de örtünmemesinin bunda bir etkisi yoktur…”

Muğni’de[44] şöyle demektedir : “Hür kadının vücudunun diğer bölümlerinin de namaz da setredilmesi gerekir. Eğer herhangi bir tarafı açılacak olursa çok az olması dışında namazı sahih olmaz. Malik, Evzai ve Şafii böyle demişlerdir”.

3- Muğni’de[45] naklettiğine göre “kadın rükû’ ve secdelerde yayılacak yerde azalarını birbirine yakın tutar; otururken tahiyyatta bağdaş kurarak oturur yahut da her iki ayağını teverrük ve ayakları yaymak yerine sağ tarafında toplar. Çünkü böylesi kadın için daha bir setredicidir”.

Nevevî, Mecmu’da[46] şunları söylemektedir: “Şafii Muhtasar’da şöyle diyor: Namazdaki fiiller hususunda erkeklerle kadınlar arasında bir fark yoktur. Şu kadar varki, kadının azalarını birbirine yaklaştırması yahut da secde esnasında karnını uyluklarına yapıştırması, olabildiği kadarıyla tesettüre daha uygun olduğundan ötürü müstehaptır. Ruku esnasında da namazın tamamında da bu hale riayet edilmesini kadın için müstehap görürüm…”

4- Aralarından birilerinin imam olması suretiyle hanımların cemaatle namaz kılması hususunda ilim adamları arasında görüş ayrılığı vardır. Kimisi bunu kabul etmezken kimisi caiz kabul etmektedir. Çoğunluk bunun bir sakıncası olmadığı görüşündedir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Umm Varaka’ya ailesi halkına imamlık yapmasını emretmiştir.[47] Bazıları bunun müstehap olmadığı görüşündedir. Kimisi de mekruh olduğu kanaatindedir. Bazısının görüşüne göre ise, bu farzın dışında nafilelerde caizdir. Muhtemelen tercihe değer olan görüş, bunun müstehap olduğudur. Bu mesele hakkında daha geniş bilgi için Muğni’ye[48]; Nevevi’nin Mecmu’u’na[49] bakılabilir.

Kadın, şayet kendisini mahrem olmayan bir erkek duymuyor ise, namazda seslice Kur’ân okuyabilir.

5- Erkeklerle mescitlerde namaz kılmak üzere kadınların evlerinden dışarıya çıkmaları mübahtır. Bununla birlikte evlerinde namaz kılmaları onlar için daha hayırlıdır. Müslim’in Sahih’inde rivayetine göre Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescitlerine gitmekten alıkoymayınız.”

O yine şöyle buyurmuştur:

“Kadınları mescitlere çıkmak istediklerinde alıkoymayınız. Bununla birlikte evleri onlar için daha hayırlıdır.”[50]

Buna göre hanımların evlerinde kalmaları ve oralarda namaz kılmaları tesettür dolayısı ile onlar için daha faziletlidir. Kadın namaz kılmak maksadıyla mescide çıkacak olursa, aşağıdaki adaba riayet edilmesi kaçınılmaz olur:

1- Tam hicabı sağlayacak elbiselerle tesettüre riayet etmelidir. Âişe radıyallahu anha dedi ki: “Hanımlar Resulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte namaz kılar, sonra da örtülerine bürünmüş oldukları halde geri dönerler ve alaca karanlıktan ötürü onları tanıyan bulunmazdı.”[51]

2- Koku sürünmeksizin dışarıya çıkmalıdırlar. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescitlerinden alıkoymayınız; Ancak koku sürünmeksizin çıksınlar.” [52]

Ebu Hureyre radıyallahu anh den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Herhangi bir kadın hoş bir koku sürünmüş ise sakın bizimle birlikte yatsı namazına gelmesin.”[53]

Müslim, İbn Mesud’un hanımı Zeyneb’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Sizden herhangi bir kimse mescitte bulunacak olursa sakın bir kokuya el sürmesin”.

İmam Şevkânî, Neylu’l-Evtâr’da[54] şunları söylemektedir. “Bu hadiste kadınların mescitlere gitmesinin ancak beraberinde fitne bulunmadığı yahut da hoş koku gibi fitneyi tahrik edecek hususun bulunmadığı hallerde caiz oluşuna delil vardır… Bu husustaki hadislerden çıkan sonuca göre erkeklerin hanımlara mescide gitmek üzere izin vermeleri, onların mescide gidişlerinde koku sürünmek ziynet takınmak yahut da herhangi bir süs gibi fitneye davet edecek bir hususun bulunmaması halinde söz konusudur…”

3- Elbise ve süs eşyalarıyla süslenerek çıkmamalıdır. Müminlerin annesi Âişe radıyallahu anha şöyle demiştir: “Şayet Resulullah sallallahu aleyhi vesellem hanımlardan bizim gördüklerimizi görmüş olsaydı İsrail oğullarının hanımları mescitlerden alıkonulduğu gibi hanımlarımızı da mescide gitmekten alıkoyardı.”[55]

İmam Şevkani Neylu’l-Evtâr’da belirtilen yerde Âişe radıyallahu anha’nın: “Bizim gördüklerimizi görmüş olsaydı …” sözleri ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “Giydikleri güzel elbiseler hoş kokular ve açılıp saçılmaları kasdediyor. Kadınlar önceleri kaba kumaşlardan yapılmış örtüler, elbiseler ve üst kıyafetlerle çıkarlardı. İmam İbnu’-l Cevzi “Ahkâmu’n-nisa” adlı eserinde[56] şunları söylemektedir: “Kadının imkanları ölçüsünde dışarı çıkmaktan uzak durması gerekir. Çünkü kendisi (dışarı çıktığı takdirde) kendi özü itibariyle esenlikte olsa bile insanlar ondan yana esenlikte olmayabilir. Şayet çıkmaya mecbur kalırsa kocasının izni ile güzel olmayan bir kılık ile çıkar. Büyük caddelerden çarşı pazarlardan değil de tenha yerlerden yolunu takip eder. Sesinin işitilmemesine gayret eder ve yolun ortasında değil de kenarında yürür…”

Ez-Zührî dedi ki: “Bizim görüşümüze göre –doğrusunu en iyi bilen Allah’tır- hanımlardan evlerine gidenlerin rahatça gitmeleridir. Bunu Buhari rivayet etmiştir. Ayrıca Mukann’a üzerine yazılmış eş-Şerhu’l-Kebir’e[57] bakınız.

İmam Şevkani Neylu’lar’da[58] şunları söylemektedir: “Hadisi şeriften anlaşıldığına göre imam namaz kıldırdığı cemaatin hallerini göz önünde bulundurmalı, yasak olana götürebilecek şeylerden uzak durmakta ihtiyat yolunu seçmeli, itham altında bulunabilecek yerlerden çekinmelidir. Ayrıca evler bir tarafa yollarda bile kadınların erkeklerle karışık yürümesinin mekruh olduğu da anlaşılmaktadır …”

İmam Nevevi, el-Mecmu adlı eserinde[59] şunları söylemektedir: “Erkekler ile kadınlar arasında cemaatle namaz kılmak hususunda bir takım farklılıklar vardır:

1- Cemaatle namaz erkekler hakkında müekked olduğu gibi kadınlar hakkında müekked değildir.

2- Hanımlara imamlık yapan kadın onların ortasında durur.

3- Tek bir kadın erkeğe uyacak olursa erkek gibi yanında değil de erkeğin arkasında durur.

4- Kadınlar erkeklerle birlikte saflar halinde namaz kılacak olurlarsa onların en son safları ilk saflarından daha faziletlidir…”

Geçen bu açıklamalardan erkeklerin kadınlarla karışmasının haram olduğu anlaşılmaktadır.

6- Kadınların Bayram Namazına Çıkmaları

Umm Atiyye radıyallahu anha’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resulullah bizlere Ramazan ve Kurban bayramlarında yaşlı kadınları, ay hali olanları ve perdeleri arkasında bulunan (bakire kız) ları çıkarmamızı emretti. Ay hali olanlar namazdan uzak dururlar.” Bir diğer lafızda: “Namazgâha çıkarmamız ve böylelikle hayra ve müslümanların namazlarına tanık olmaları emredildi.”[60]

Şevkani dedi ki: Bu ve bu anlamdaki diğer hadisler kadınların iki bayramda namazgaha çıkmalarının meşru olduğunu hükme bağlamaktadır. Bakire, dul, genç, yaşlı, ay hali ve diğer kadınlar arasında herhangi bir ayırım sözkonusu değildir. Elverir ki kadın iddet bekleyen yahut çıkışında fitne olacak ya da çıkmamakta mazareti bulunan birisi olmasın.”[61]

Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye, Fetvalarında[62]: “Peygamber sallallahu aleyhi vesellem efendimiz mümin hanımların evlerinde kılacakları namazın, -bayram namazı dışında- cuma ve cemaatlerde hazır bulunmalarından daha faziletli olduğunu bildirmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bayramlarda namazgaha çıkmalarını emretmiş bulunmaktadır. Doğrusunu en iyi Allah bilir ya, bunun bazı sebepler dolayısıyla olması ihtimali vardır:

1- Bayram senede iki defadır. O bakımdan cuma ve cemaat namazlarından farklı değerlendirilmiştir.

2- Cuma ve cemaat namazlarından farklı olarak bedeli (alternatifi) yoktur. Çünkü kadının evinde öğle namazı kılması onun için cuma namazı demektir.

3- Bayram namazında Allah’ı anmak için düz bir alana çıkılır. Bundan dolayı bayram namazı bir kaç bakımdan hacca benzer. İşte hac mevsiminde en büyük bayram hacılara uygun davranışlarda bulunmak olarak kabul edilmiştir…”

Şafiiler kadınların bayram namazına çıkmaları hususunu “güzel görünüm sahibi olmayanlar” diye kayıtlamışlardır. İmam Nevevi, Mecmu adlı eserinde[63] şunları söylemektedir: “Şafii ve onun mezhebine mensup ilim adamları şöyle demişlerdir: Güzel görünümü olmayan kadınların bayram namazında hazır bulunmaları müstehabdır. Güzel görünümlü olanların hazır bulunmaları ise mekruhtur.” Daha sonra şunları söyler: Eğer kadınlar bayram namazı için çıkacak olurlarsa güzel olmayan elbiselerle çıkmaları müstehabdır. Onlar kendilerini tanıtacak ve dikkat çekecek elbiseler giyinmemelidir. Su ile temizlenmeleri müstehabdır, fakat koku kullanmaları mekruhtur. Bütün bunlar ise kendilerine karşı arzu duyulmayan yaşlı kadınlar ile onların durumunda olanlar ile ilgili hükümlerdir. Genç ve güzel kadın ile kendisine karşı arzu duyulan kadınların namaza hazır bulunmaları mekruhtur. Çünkü böyle bir halde onlar hakkında ve onlar vasıtası ile fitne korkusu söz konusudur. Şayet; Bu sözü geçen Umm Atiyye’nin rivayet ettiği hadise muhaliftir, denilecek olursa şöyle deriz: Buhari ile Müslim’de Âişe radıyallahu anha’dan şöyle dediği sabittir: “Eğer Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kadınların neler ortaya koyduklarını görmüş olsaydı İsrail oğullarının hanımları (mescitlere) namaz için çıkmadan alıkonulduğu gibi, o da onları alıkoyardı.” Diğer taraftan ilk asırdakinden farklı olarak bu çağlarda fitneler ve kötülüğün sebepleri pek çoktur. Doğrusunu en iyi Allah bilir…”

Biz de diyoruz ki bizim çağımızda ise daha da ileridir.

İmam İbnu’l-Cevzi, Ahkâmu’n-Nisa’da[64] şunları söylemektedir: “Derim ki; bizler kadınların dışarı çıkmalarının mübah olduğunu açıkladık. Fakat onlar vasıtası ile yahut onlardan ötürü fitneye düşmekten korkulursa çıkmaktan kaçınmak daha faziletlidir. Çünkü birinci asrın hanımları bu çağın hanımlarının yetiştikleri tarzdan farklı idiler, erkekler de böyle…”

Şunu söylemek istiyor: O zamanın hanımları daha büyük bir takva ve vera sahibi idiler.

Müslüman hanım kardeşim; bu yaptığımız nakillerden şunu da görüyorsun ki; bayram namazı dolayısıyla dışarı çıkmana şer’an müsaâde vardır. Ancak gerekli hususlara riayet etmek ve gerekli tesettür kurallarına bağlanmak şartıyla. Diğer taraftan Allah’a yakınlaşmak, dua ve namazlarında müslümanlara katılmak, İslamın şiarını açığa vurmak kasdıyla çıkılmalıdır. Bu çıkıştan maksat zinetini başkalarına göstermek ya da fitneye yakınlaşmak olamaz. İşte bu hususa dikkat etmelisiniz.

---------------------------------------------------------------------------

[40] II, 68.

[41] Hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai ve İmam Ahmed rivayet etmiştir.

[42] Hadisi Ebu Davud rivayet etmiş, hadis imamları ise bu hadisin mevkuf rivayetinin sahih olduğunu belirtmişlerdir.

[43] XXII, 113-114.

[44] II, 328.

[45] II, 258

[46] III, 455

[47] Bu hadisi Ebu Davud rivayet etmiş, İbn Huzeyme Sahih olduğunu belirtmiştir.

[48] II, 202.

[49] IV, 84-85

[50] Hadisi Ahmed ve Ebu Davud rivayet etmiştir.

[51] Buhari ve Müslim.

[52] Hadisi Ahmed ve Ebu Davud rivayet etmiştir.

[53] Hadisi Müslim, Ebu Davud ve Nesai rivayet etmiştir.

[54] III, 140-141.

[55] Hadisi Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.

[56] s. 39

[57] I, 422.

[58] II, 326.

[59] III, 455

[60] Hadisi Kütüb-i sitte sahipleriyle İmam Ahmed rivayet etmiştir.

[61] bk. a.g.e., III, 306.

[62] VI, 458-459.

[63] V, 13.

[64] s. 38

MÜ’MİN HANIMLARA ÖZEL UYARILAR - Prof. Dr. Salih el- Fevzân

0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)