GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Cennet ve Nimetleri..

13:26
N İ M E T L E R Y U R D U C E N N E T

بسم الله الرحمن الرحيم

Bilindiği gibi cennet, iman edip salih amel işleyen kimselere Allah’u Teala’nın ikram edeceği bağlı, bahçeli, Hurili, kilmanlı, toprağı miskten ve piriketleri Altından - gümüşten olan köşklü bir mekandır…

Rabbimiz kullarına bu hayırlı mekanı kazanmaları için çaba göstermelerini emretmektedir…. O şöyle buyurmaktadır :

“ - Ey insanlar ! - Rabbinizden bir mağfirete ve cennete ( kavuşmak için) çaba gösterip yarışın. - o cennet ki - genişliği gök ile yer gibi olup Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir. “
HADİD : 21

“ …. Allah resulü s.a.v bir hadislerinde şöyle buyurur : İki büyüğü sakın untmayın ! Denildi ki : iki büyük nedir ya Rasulallah ! Resulullah s.a.v : Cennet ve cehennemdir, buyurdular. “

Ebu Nuaym es - sıfat vel-Cenneh : 66 – Dulabi el kuna : 2 / 164 – İbn Kesir en Nihaye : 2 / 502

CENNETE KİMLER GİRECEK VE ONLARIN VASIFLARI NELERDİR ?

1 - İman edip salih amel işleyenler. Nisâ : 57 - Yûnus : 9

2 - Allah’a ve Rasulüne itaat edenler. Nisâ : 13

3 - Zekatı verenler. Mü’minûn : 4

4 - Muttakiler - yani takva sahipleri - Âl-i İmrân : 133 - Râd : 35

5 - Görmediği halde Rahmân’dan korkanlar. Kâf : 33

6 - Allah’a yönelmiş - mutmain olmuş - bir kalp ile gelenler. Kâf : 33

7 - Namazlarında huşû içerisinde devamlı olanlar. Mü’minûn : 2 - 9

8 - Boş ve yararsız şeylerden yüz çevirenler. Mü’minûn : 3

9 - İffetini koruyanlar. Mü’minûn : 5

10 - Emanet ve ahidlerine riayet edenler. Mü’minûn : 8

11 - Günahlarından sonra tevbe edip salih ameller işleyenler.

Meryem : 60

12 - Mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler.
Saff : 11

13 - “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra dosdoğru olanlar.
Fussilet : 30

14 - Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri - yani akrabalık bağlarını - gözetenler.
Ra’d : 21
15 - Rablerinden ve kötü hesaptan korkanlar.
Ra’d : 21

16 - Kendilerine verilen rızıktan gizli ve açık infak edenler.
Ra’d : 22

17 - Kötülüğü iyilikle savuşturanlar.
Ra’d : 22

18 - İhlas sahibi - muhlis - kimseler.
Sâffât : 40 - 43

19 - Hesap gününe inanıp onu tasdik edenler.
Meâric : 26

20 - Şahitliklerini dosdoğru yapanlar.
Meâric : 33

21 - Verdikleri sözü yerine getirenler.
İnsân : 7

22 - Kendi canları istemesine rağmen yoksula, yetime ve esire yedirenler.
İnsân : 8
23 – Zayıf ve hakir görülenler

“ … Harise bin Vehb El-Huzai radiyallahu anh den; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : “ Dikkat edin ! Ben size cennetlik olanları haber veriyorum : Zayıf olup zayıf görülen her kimse...”

Buhârî : 4902 - Müslim : 2853 / 46 - Tirmîzî : 2732 - İbni Mâce : 4116
24 – Fakirler

“ … İmran b. Husayn r.a’dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cennete muttali oldum, ahalisinin çoğunu fakirler olduğunu gördüm……….. “

Buhari : 14.c.6456.s - Müslim : 2737 / 94

CENNET ŞU AN HAZIR VE KONUKLARINI BEKLEMEKTEDİR

Ey Müslüman ! unutmaki cennet şu an hazır ve kendisine girecek olan o bahtiyar konuklarını beklemektedir… Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyur-maktadır :

“ Rabbinizden gelecek olan mağfirete ve takva sahipleri için hazırlanan, genişliği göklerle yer arası kadar olan cennete koşun. “
ALİ İMRAN : 133

“ … İmran b. Husayn r.a’dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cennete muttali oldum, ahalisinin çoğunu fakirler olduğunu gördüm. Cehenneme de muttali oldum, onun ahalisinin çoğunu da kadınlar olarak gördüm. “

Buhari : 14.c.6456.s - Müslim : 2737 / 94

CENNET DERECE DERECEDİR

“ … Muaz bin Cebel radiyallahu anh den ; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Muhakkak cennet yüz derecedir. Onlardan her bir derece gök ile yer arasındaki mesafe kadardır. Şüphesiz o derecelerin en yücesi Firdevs’tir, en faziletlisi de Firdevs’tir. Arş, muhakkak Firdevs’in üstündedir. Cennetin ırmakları da Firdevs’ten çıkıp akar. Bu itibarla siz Allah’tan dilemek istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin.”

İbni Mâce : 4331- Tirmîzî : 2651

CENNET’TE HER ŞEYDEN ÖNCE ÖLÜM YOK EBEDİ BİR HAYAT VARDIR


“ ……… Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuştur. Allah onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. “
Tevbe : 100 – Hicr : 48 – Hud : 108 – Vakia : 33

“ Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler. “
KEHF : 108

“ Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. “
TEVBE : 89

“ Böylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır.

MAİDE/85

“ - Ey Muhammed - iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır… Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

BAKARA : 25

“ O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. " Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar ( olduğunuz ), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur.
HADİD : 12

“ … İbni Ömer r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cennet ehli cennete cehennem ehli de cehenneme doğru ayrılıp gidince, ölüm getirilir. Cennet ve cehennem arasında boğazlanır. Sonra bir nidacı der ki : Ey cennet ehli, artık ölüm yoktur ; ey cehennem ehli, artık ölüm yoktur. Cennet ehlinin sevincine bir sevinç daha eklenir. Cehennem ehlinin gam ve kederine de bir gam ve keder daha eklenir. “
Müslim’deki rivayette ise Hadis şu ziyade ile rivayet edilmiştir : “..... Her kes nerenin ehli ise o orada ebedi kalacaktır..... “

Buhari : 6548 – Ter : 6457 - Müslim : 2850 / 42 – 43

“ … Ebu Said el-Hudri ve Ebu Hureyre r.a’dan ; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Bir münadi - cennet ehline - : “ Daima sıhhatli kalmanız ve ebediyyen hasta olmamanız hakkınızdır. Daima yaşamanız ve ebediyyen ölmemeniz hakkınızdır. Daima genç kalmanız ve ebediyyen ihtiyarlamamanız hakkınızdır. Daima nimetler içinde hoş bir halde olmanız ve ebediyyen sıkıntı ve çetinliğe maruz kalmamanız hakkınızdır “ , diye nida edecektir.”
Müslim : 2837 / 22

CENNET’TE ALLAH’I GÖRMEK VARDIR

Allah’u Tealanın Salih insanlara orada hazırladığı bir çok nimetler vardır. Onlara yapacağı en büyük ikram ise, kendisini göstermesidir…. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

“ 0 gün öyle yüzler var ki parıl parıl, parlarlar ve Rablerine bakarlar.”

Kıyame : 22 – 23

“ İyilik yapanlara daha iyi ve güzel bir de ziyade vardır... “
Yunus : 26
Müfessirlerden Çoğu bu Ayette ki { ... bir de ziyade vardır... } kısmından murat, cennette Allah’u tealayı görmektir, demişler sonra da Müslim deki Nebi s.a.v’in şu hadisini delil getirmişlerdir.

“ … Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cennet ehli cennete girdiği zaman, Allah’u Teala kullarına : Bir şey istiyor musunuz ?, diye buyurur. Cennet ehli de : Yüzlerimizi ağartmadın mı, bizleri ateşten kurtarıp cennete girdirmedin mi ?, derler. Müteakiben Allah hicabı kaldırır, artık onlar için Rab’lerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir. Sonra : “ İyilik yapanlara daha iyi ve güzeli, bir de ziyade vardır..... “ Ayetini okudu. “

Müslim : 181 / 297- 298 - Fethu’l-Bari : 8 / 198

“ … Suheyb r.a dan; Nebi s.a.v “ Amelini güzel yapanlar için güzel mükafat ve dahası vardır. “ Yûnus 26 Ayeti hakkında şöyle buyurdu:
“ Cennet ehli cennete girdikleri vakit bir münadi : “ Sizin için Allah katında bir vaad vardır “ diye nida eder. Onlar da : “ Allah bizim yüzlerimizi ak etmedi mi ? , Bizi ateşten kurtarmadı mı ? Bizi cennete girdirmedi mi ? “ derler. Melekler : “ Evet “ diye cevap verirler. Müteakiben Allah ile cennet ehli arasında perde kaldırılır. Allah’a yemin ederim ki, Allah, cennet ehline kendisine bakmasından daha sevgili hiç bir şey vermemiştir.”
Tirmîzî : 2676

CENNET NİMETLER YURDUDUR

“ …. Ebû Hureyre radiyallahu anh den ; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu : “ Ben salih kullarım için ahiret azığı olarak hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşer aklına gelmedik bir takım nimetler hazırladım.” Allah’ın sizleri ( bu sözlerle ) muttali kıldığı şeyleri bir yana bırak. Bir de bunlardan başka onun sizleri muttali kılmadığı bir şey vardır ki, o en büyüktür.”
BUHARİ : 3053 – MÜSLİM : 2824 / 3

“ Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali şudur : İçinde bozul-mayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç böyle mükafaatlanan bir kişi , ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını parça parça koparan kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu ? “
MUHAMMED : 15.AY.

CENNETTE PİRİKETLERİ ALTINDAN VE GÜMÜŞTEN OLAN GÜZEL KÖŞKLER VARDIR

“ Ancak Rablerinden sakınanlar için cennet te altında ırmaklar akan kat kat inşa edilmiş odalar ve köşkler vardır. “

ZÜMER : 20

“ Bizim katımızda sizi ( bize ) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır ; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar için, yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır. Onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler. “
SEBE : 37

“ … Ebû Musa el-Eş’ari r.a’dan ; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : “ İki cennet vardır ki, bunların kapları ve içinde bulunan şeyler hep gümüştendir. Diğer iki cennet daha vardır ki, bunların kapları ve içinde bulunan şeyler de altındandır. Adn cennetindeki kimselerle Rablerine bakmaları arasında Allah’ın vechi üzerindeki büyüklük ridasından başka bir şey bulunmayacaktır.”
Buhârî : 4828 - Tirmîzî : 2648

“ … Ebû Hureyre radiyallahu anh den ; “...... Ya Rasûlellah ! Cennetin yapısı nedir ? diye sordum. Rasûl-ü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki : Bir kerpici gümüşten, bir kerpici altından, harcı keskin kokulu misk, çakılları inci ve yakut, toprağı za’ferandır....”
Tirmîzî : 2646

CENNETTE ALTINDAN GÖVDESİ BULUNAN AĞAÇLAR VARDIR

“ … Ebû Said el- Hudri r.a dan ; Nebi s.a.v şöyle buyurdu : “ Şüphesiz cennette öyle bir ağaç vardır ki, ( onun altında ) bir süvari, yürüyüşü çok sür’atli, talimli, iyi cins bir at ile yüz sene yürürse yine onu bitiremez.”

Müslim : 2828 / 8 - Buhârî : 6459 - Tirmîzî : 2643 - İbni Mâce : 4335

“ … Ebû Hureyre radiyallahu anh den; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Cennette , gövdesi altından olmayan hiçbir ağaç yoktur.”

Tirmîzî : 2645
CENNET TİN PINARLARI VARDIR

“ - Ey Muhammed - iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır………“

BAKARA : 25

“ ……….. Onların altında ırmaklar akmaktadır. ( Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez. “
ZÜMER : 20

“ İman edip salih amellerde bulunanları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. “
ANKEBUT : 58

“ Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ………… ( Allah ) ne yücedir.
FURKAN : 10

CENNET TE YAKAN KAVURAN SICAK YOK, SERİN GÖLGELER VARDIR

“ - Yayılıp - uzanmış gölgeler, “ VAKIA : 29


CENNET TE İRİ İRİ GÖZLÜ HURİLER VE KADINLAR VARDIR

“ Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır. “
SAFFAT : 47

“ Ve iri gözlü huriler “ VAKIA : 21

“ … Enes bin Malik radiyallahu anh den ; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : “........... Şayet cennet ehli kadınlardan bir kadın arza – yani dünyaya - çıkmış olsaydı, muhakkak yer ile gök arasını aydınlatır ve ikisi arasını güzel bir koku doldururdu. O kadının başörtüsü dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır.”
Buhârî : 6467


CENNET TE LEZZETLİ VE BAŞ DÖNDÜRMEYEN İÇKİLER VARDIR

“ Bembeyaz ; içenlere lezzet veren bir içki. “ SAFFAT : 47

“ O ne bir baş ağrısı verir, ne de ondan sarhoş olurlar. “ SAFFAT : 47

“ Çevrelerinde gümüşten billur kablar, kupalar dolaştırılır. “
İNSAN : 17

“ Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir. “
İNSAN : 17

“ Bir pınar ki orada "selsebil" olarak adlandırılır. “
İNSAN : 17

CENNET TE KUŞ ETLERİ VARDIR

“ Canlarının çektiği kuş eti. “ VAKIA : 21


CENNETTE GÜZEL ELBİSELER VE GÜZEL TAKILAR VARDIR

“ Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir. “
İNSAN : 21

“ Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler ; ordaki elbiseleri ipek ( ten ) tir. “
HAC : 23

“ Ve sabretmeleri dolayısıyla – Allah mü’minleri - cennetle ve ipek elbi-selerle ödüllendirmiştir.
İNSAN : 12

“ Adn cennetleri – Allah’a hakkıyla iman edenlerindir. Onlar - ; oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri de ipektendir.
FATIR : 33

CENNET TE HER TÜRLÜ MEYVE VARDIR

“ İçlerinde ( her türden ) meyve, eşsiz - hurma ve eşsiz - nar vardır. “

RAHMAN : 68

“ ……. orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır……………….. “
MUHAMMED : 15.AY.

“ Orada kesilip eksilmeyen ve yasaklanmayan ( meyveler ). “
VAKIA : 33

“ Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları “
VAKIA : 29

“ - Arzulayıp - seçecekleri meyveler, “ VAKIA : 21
“ - Çeşitli - meyveler. Onlar ikram görenlerdir. “
SAFFAT : 42

“ Nice bahçeler ve üzüm bağları. “
NEBE : 32


CENNETTE GÜZEL SEDİRLER VE YAYGILAR VARDIR


“ – Orada – yükseklere kurulmuş döşekler ve sedirler vardır. “
VAKIA : 34
“ Ve serilmiş yaygılar – var – “
ĞAŞİYE : 15 – 16

“ – orada – Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar.”

RAHMAN : 76

Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar……. “

RAHMAN : 54

CENNETTE BIKMAK YORULMAK YOKTUR

“ Orda – yani cennette - onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler. “
HİCR : 48

“ Ki O – Allah - , bizi kendi fazlından ( ebedi olarak ) kalınacak bir yurda yerleştirdi ; burada bize ne bir yorgunluk dokunur ve ne de burada bize bir bıkkınlık gelir ."
FATIR : 35

“ … Ebû Hureyre r.a dan; Nebi s.a.v şöyle buyurdu : “ Her kim cennete girerse naz ve nimet içinde hoş halde olur. Kendisine hiçbir sıkıntı ve çetinlik isabet etmez. Elbiseleri eskimez, gençliği de bitmez.”

Müslim : 2836 / 21 - Tirmîzî : 2646

CENNET EHLİ GENÇ VE YAŞITTIRLAR

“ Eşlerine sevgiyle tutkun ( ve ) hep aynı yaşıt “
VAKIA : 36-37

“ - Cennetlik olan kimselerin - Çevrelerinde ( gençlikleri ve dinçlikleri ) ebedi kılınmış civanlar dolaşır durur ; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.
İNSAN : 19

“ …. Muaz ibni Cebel r.a dan. Dedi ki : Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cennet ehli cennete kılsız, tüysüz, yaratılıştan sürmeli, otuz veya otuzüç yaşla-rında gireceklerdir. “
TİRMİZİ : 4.C.2669.N

CENNETİN GÜZELLİK ÇARŞISI VARDIR, MÜ’MİNLER ORAYA GİTTİKLERİNDE GÜZELLİKLERİNE GÜZELLİK KATARLAR

“ … Enes bin Malik r.a dan ; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : “ Şüphesiz cennette bir çarşı vardır ki, cennet ahalisi her Cuma günü oraya gelirler. Müteakiben şemal rüzgarı eser de onların yüzlerine ve elbiselerine en güzel koku nevilerini serper. Bundan da cennet ehlinin güzellikleri artar da artar. Güzellikleri artmış olarak kendi aileleri yanına dönerler. Aileleri onlara : “ Vallahi sizlerin bizden sonra güzelliğiniz daha da artmıştır “, derler. Onlar da ailelerine : “ Vallahi sizler de öylesiniz. Andolsun bizden sonra sizin de güzelliğiniz ziyadelenmiştir “ , derler.”

Müslim : 2833 / 13

CENNETTE KORKU VE HÜZÜN YOKTUR

“ ……. Kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. “
BAKARA : 62

“ Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir. “
ALİ İMRAN : 170

“ Derler ki : " Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüp-hesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir."
FATIR : 34

CENNETTE KİN VE NEFRET YOKTUR


“ Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışızdır. – Onları yerleştirdiğimiz cennetlerin - Altlarından ırmaklar akar. Derler ki : " Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara : " İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir " diye seslenilecek. “
A'RAF : 43

“ Onların göğüslerinde kinden ( ne varsa tümünü ) sıyırıp – çektik aldık, onlara orada ardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. “

HİCR : 47


CENNET EHLİ TÜKÜRMEZ, SÜMKÜRMEZ VE TUVALET İHTİYACI HİSSETEMEZLER

“ …. Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cennete girecek olan ilk grubun sureti, Ay’ın dolunay gecesindeki sureti üzeredir. Onlar orada tükürmeyecekler, sümkürmeyecekler ve tuvalete cıkmayacaklardır. Onların cennetteki kullandıkları kapları altından, tarakları altın ve gümüşten buhurdanlıkları öd ağacından ve terleri de misk kokusu gibidir. Onlardan her birinin iki hanımı vardır ki, güzelliklerinden ötürü etlerinin ardından baldırlarının iliği görünür. Aralarında anlaşmazlık yok, bir birlerine karşı kin ve nefret yok. Kalpleri bir insanın kalbi gibidir. Sabah akşam Allah’ı tesbih ederler. “
TİRMİZİ : 4.C.2660.N

CENNETTE İNCİDEN ÇADIRLAR VE ONLARIN İÇERİSİNDE BİRBİRİNDEN GÜZEL EŞLER VARDIR

“ … Abdullah bin Kays r.a’dan; Nebi s.a.v şöyle buyurdu : “ Muhakkak cennette mü’min için içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Onun boyu altmış mildir ( yani yaklaşık yüz kilometre ). Onun her köşesinde mü’mine mahsus bir çok ehiller vardır ki, diğerleri onları görmezler. Mü’min kişi onları dolaşıp ziyaret eder.”

Buhârî : 4830 - Müslim : 2838 / 23-24-25

CENNET TE SON DERECE CİNSİ MÜNASEBET ARZUSU VE KUVVETİ VARDIR

“ …. Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v’e ; Ey Allah’ın resulü ! cennet te kadınlarımızla ilişki kurabilecek miyiz ? diye soruldu. Allah resulü s.a.v : Kişi günde yüz bakire ile ilişki kurabilecektir, dedi. “

BEZZAR : KEŞFUL ESTAR : 4.C.3525.N – TABERANİ M.SAĞİR : 795.N – HEYSEMİ M. ZEVAİD : 10 / 417 EL ALBANİ S. SAHİHA : 1 / 367

“ …. Lakıyd bin Amr r.a dan. Resulullah s.a.v’e ; Ya rasulallah ! cennette nelere muttali olacağız ? diye soru soruldu. Resulullah s.a.v :
- Süzme baldan ırmaklara, baş ağrısı ve pişmanlığa neden olmayan şaraptan nehirlere, tadında değişme olmayan sütten ırmaklara, bozul-mayan sulara, bildiğimiz meyvelere ve onlardan daha da iyilerine ve tertemir eşlere sahip olacaksınız, dedi. Ben tekrar sordum ; Ya rasulallah ! Cennette bizim için Saliha eşler var mı ?. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu :
- Salah ehli erkeklere Saliha kadınlar verilecektir. Dünya da nasıl haz ve lezzet alıyorsanız – orada da – onlardan lezzet duyacaksınız. Onlar da sizinle lezzetlenecekler, ancak doğum olmayacak. “

AHMED MÜSNED : 4 / 13 – SÜNNE : 1120.N – İBNİ EBİ ASIM SÜNNE : 636 . N – İBNİ HUZEYME TEVHİD : 186.S – MECMAU’Z ZEVAİD : 10 / 338 - 340
“ …. Enes r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cennette mü’mine şu kadar ve şu kadar cinsi münasebet arzu ve isteği verilecek. Bunun üzerine dediler ki : Ya rasulalah ! insan buna güç yetirebilecek mi ? . Resu-lullah s.a.v buyurdular ki : O kimseye yüz kişinin kuvveti verilecektir. “

TİRMİZİ : 4.C.2659.N

CENNETTE EN SON GİRECEK OLANIN BİLE, DÜNYANIN ON MİSLİ KADAR YERİ OLACAKTIR

“ … İbni Mes’ud r.a dan ; Nebi s.a.v şöyle buyurdu : “ Ben ateş ehlinin cehennemden son çıkacak ve cennet ehlinin cennete son girecek olanını bilip duruyorum. Bu bir kimsedir ki, cehennemden emekleye emekleye çıkar. Yüce Allah ona: “ Git, cennete gir ! “ buyurur. O kimse cennete varır, ona öyle bir hayal gelir ki, cennet dopdoludur. Dönüp : “ Ya Rab ! Ben cenneti dopdolu buldum “, der. Allah yine : “ Git, cennete gir ! “, buyurur. O kimse cennete varır. Cennet ona yine dopdolu gibi hayal ettirilir. Dönüp : “ Ya Rab ! Ben cenneti dopdolu buldum “ der. Allah ona : “ Git, cennete gir ! “, Dünya kadar ve dünyanın on misli kadar yer senindir “, buyurur. O kul : “ Sen yegane Melik olduğun halde benimle alay mı ediyorsun, yahut bana gülüyor musun ? “, der. –

İbni Mes’ud diyor ki : - Vallahi – bunu anlatırken - Rasûlullah’ın azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm. Sahabiler arasında : “ Cennet ehlinin en aşağı menzil sahibi işte o kimsedir “, denilirdi.”

Buhârî : 6469 - İbni Mâce : 10.c.4339.n

Va’dedilen, anlatılan ve güzellikleri tahmin edilemeyecek derecede olan bu cennetlere rağmen, şaşarım bunun peşinden koşmayanlara…

Şaşarım … Eni gökler ve yer kadar olan cenneti satıpta, yerine içerisinde salgın hastalıklar ve belalar bulunan zindanları satın alanlara …

Şaşarım … Altlarından ırmaklar akan Firdevs ve Adın cennetlerini bırakıpta, yerine, sonu harab ve helak olacak mekanlar edinenlere …

Şaşarım … Yakut ve mercan gibi şen, şakrak, sıcak, sevecen, her biri genc ve güzel, hiçbir elin değmediği tertemiz bakireleri bırakıpta, yerine kirli, pasaklı, kötü huylu ve fuhuş yapan şirkefleri tercih edenlere …

Şaşarım … İçenler için lezzet veren, baş döndürmeyen ve saçma sapan sözler söyletmeyen içkileri bırakıpta, yerine aklı gideren, insana saçma sapan sözler söyleten murdar içkileri satın alanlara …

Şaşarım … Rahmanın kelamını dinlemeyi bırakıpta, şarkılar, türküler ve insanı içmeden sarhoş eden şeytani nameler dinleyenlere.

Şaşarım … Değersiz ve fani nasipleri, pek nefis ve baki olan nasiplere tercih edenlere …

Ey insan …. !!!!! Allah’a yemin olsun ki ; ebedi olan bu güzelliklere yapılan çağrı, senin hayat sermayen henüz elinde iken yapılan çağrıdır…

Öyleyese uyanık olman gerekmez mi ? .. Allah'ın sana verdiği aklı güzel kullanman gerekmez mi ? ....





DERLEYEN

TACUDDİN EL- BAYBURDİ
Read On 0 yorum

Sorulu Cevaplı Kitaplara İman..

13:13
K İ T A P L A R A İ M A N



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ



Soru … 1 : Kitaplara iman ne demektir, bunu kısaca tarif eder misiniz ?



Cevap …1 : Kitaplara iman demek : Allah’u Teala’nın, emir ve yasak-larını … vaad ve tehditlerini … Kullarından istediği şeyleri … geçmiş ve gelecekle alakalı bilgileri ihtiva eden ve içlerinde hidayet ve nur bulunan kitaplarını gerçek kelamı ile Nebi ve Rasûllerine indirdiğine kesin olarak inanmak demektir.



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 2 : Kitaplara imanın delillerini zikreder misiniz ?



Cevap … 2 : Kitaplara imanın delilleri gerek Kur’an da ve gerekse sünnette zikredilmektedir… Onlardan bazıları şunlardır :



" Ey iman edenler ! Allah'a, O'nun Rasûlüne, Rasûlüne indirdiği kitaba ve daha evvel indirdiği kitablara iman edin."

NİSA : 136



" Deyin ki : Biz Allah'a ve bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Birini diğerinden ayırdetmeyiz. Biz ona teslim olmuşlarız."

BAKARA : 136



" De ki : Ben Allah'ın indirdiği bütün kitablara iman ettim."

ŞURA : 15



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 3 : Allah’u Teala’nın indirdiği bütün kitap ve sahifelerin ismi zikredilmiş midir ?



Cevap … 3 : Allah’u Teala Kur'ân-ı Kerim'de indirdiği kitablarının bazılarının adını zikretmiştir…. Bunlar Kur’an, Tevrat, İncil, Zebur’dur. Geri kalanlardan ise topluca sözkonusu edilmektedir.



Kur’anı Kerim : Allah’u Teala onu, son Rasulü olan Muhammed s.a.v’e indirmiştir. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurur :



“ Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik..... “



YUSUF : 2

“ O Allah’a hamd olsun ki kuluna Kitabı indirdi. “

KEHF : 1



“ Alemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan’ı indiren Allah ne müba-rektir. “

FURKAN : 1



“ O Kafirler Kur’anı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devire-ceklerdi. 0 delidir diyorlardı. Halbuki o alemler için uyarıdan başka bir şey değildir. “

KALEM : 51 - 52



Tevrat : Allah’u Teala onu Musa a.s’a indirmiştir :



“ Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Allah’a teslim olmuş nebiler, onunla Yahudilere hüküm verirlerdi. Rabbani alimler ve rahipler de Allah’ın Kitabını korumakla görevli olduklarından onunla hüküm verirler ve onu gözetleyip korurlardı..... “



MAİDE : 44

İncil : Allah’u Teala Onu İsa a.s’a indirmiştir :



“ Onların ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona, içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik. “



MAİDE : 46



Zebur : Allah Onu da Davud a.s’a vermiştir :



“ Davud’a da Zebur’u verdik........ “

İSRA : 55



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 4 : Kitapların haricinde de peygamberlere sahifeler verilmiş midir ?



Cevap … 4 : Allah’u Teala bazı rasul ve nebilerine de suhuflar vermiştir.



Kendisine suhuf verilen Rasuller ise İbrahim ve Musa a.s dır. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :



“ Muhakkak ki felaha eren, zekat veren ve Rabb’inin adını anıp namaz kılandır. Ama siz şu dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa Ahiret daha iyi ve daha kalıcıdır. Bu hüküm elbette ki önceki suhufda vardır. İbrahim ve Musa’nın suhufunda. “

A’LA : 14 – 19

“ Yoksa kendisine Musa’nın ve çok vefalı İbrahim’in suhufunda bulunan haber verilmedi mi ?. “

NECM : 36 – 37



Diğer Rasullere indirilen kitaplara gelince Allah’u Teala onların isimlerini açıklamamıştır. Fakat Allah, her Rasulün kavmine tebliğ etmekle görevli olduğu bir risaleti olduğunu açılamıştır.



“ İnsanlar bir tek ümmet idi, Allah elçileri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere içinde gerçekler bulunan kitaplar indirdi. “



BAKARA : 213



“ And olsun biz rasullerimizi açık delillerle gönderdik ve - onlarla beraber - mizanı - yani ölçüyü - indirdik...... “

HADİT : 25



Kur’an’da adları anılan ve anılmayan kitaplara ve Allah’ın indirdiği diğer bütün kitap ve suhufa - yani sahifelere - iman ederiz… Bu şekildeki bir iman ; icmali bir imandır.



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 5 : İndirilen kitapların ana hedefi nedir ? … Veya bunların hepsinin daveti aynımıy dı ?



Cevap … 5 : Bilindiği gibi semavi kitapların ana meselesi ve hedefi : İbadetlerle AlIah’ı birleme ve hiç bir şeyi O’na ortak koşma-maktır…. Bu mesele, bütün kitapların asıl mevzusu olup hiç değişmez bir esastır.. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır :



“ Senden önce gönderdiğimiz her rasule ; Benden başka ilah yoktur, sadece bana kulluk edin, diye vahy etmişizdir. “

ENBİYA : 25



وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ اعْبُدُواْ اللّهَ وَاجْتَنِبُواْ الطَّاغُوتَ”……..



“ And olsun biz her millet içinde : Allah’a kulluk edin, tagut - lara ibadet etmekten - de kaçının, diye rasul gönderdik...... “

NAHL : 36



Soru … 6 : Kur’ana iman ile diğer kitaplara iman arasında bir fark var mıdır, bununizahını yapar mısınız ?



Cevap … 6 : Elbetteki vardır … Önceki indirilen kitaplara iman, icmali bir imandır. Kur’ana iman ise tafsilidir.



Yani ; Allah’ın gönderdiğini söylediği diğer kitapların indirildiğine, içle-rinde hak, nur ve hidayet olduğuna, bununla beraber onların hepsinin de hedefinin Allah’ı rububiyetinde, uluhiyetinde ve isim ve yüce sıfatlarında birlemek üzere indirildiğine inanırız.



Buna muhalif olarak o kitaplara nisbet edilen şeyler ise, beşerin tahrifinden başka bir şey değildir…. Tevrat hakkında Allah’u teala şöyle buyuruyor :



“ Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik, Onda hidayet ve nur vardır... “



MAİDE : 44

İncil hakkında ise şöyle buyurmaktadır :



“ Onların ardından yanlarındaki Tevrat’ı tasdik edici olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona, içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik. “



MAİDE : 46



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 7 : Allah’u Azze ve celle’nin son kitabı Kur’an’a imanın özellik-leri ve diğer kitaplardan farklılığı nedir ?



Cevap … 7 : Allah’u Azze ve celle’nin son kitabı Kur’an’ın diğer kitaplara nazaran bir çok farklılığı vardır….. Onları şöyle sıralayabiliriz :



1 - Kur’an, Adem a.s’dan Rasulullah s.a.v’e kadar inen bütün kitap ve suhufların ilahi bir hulasasıdır….



2 - Kur’an, Allah’ı birleme, O’na ibadet ve itaat yönüyle önceki kitaplarda bulunan hükümlerin bir tasdikçisidir.



3 - Kur’an, geçmiş kitaplardaki faziletlerin hepsini kendisinde cem etmiştir. Onlardaki hakkı ikrar ve itiraf eder, tahrif ve sonradan içlerine sokuşturulan batıl şeyleri de beyan ve reddeder.Rabbimiz şöyle buyurur :



“ Sana da kendinden önceki kitabı doğrulayıcı ve onu koruyup kollayıcı olarak bu Kitabı hak ile indirdik. “

MAİDE : 48



4 - Kur’an, Allah’tan indirilen bir kitap olduğunu ve başkaları tarafından uydurulacak bir kitap olmadığını, ayrıyeten kendisinden öncekileri tasdik edici bir kitap olduğunu da isbat eden bir kitaptır… Rabbimiz bu konuda da şöyle buyurur :



“ Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından uydurulacak bir şey de değildir. Bu ancak kendisinden öncekilerin tasdikcisi ve kitabın açıklamasıdır…“



YUNUS : 37

“ Bu Kur’an iftira edilmiş bir söz değildir. 0 ancak kendinden önceki kitapların tasdiki, her şeyin açıklanması ve mümin topluluk için de hidayet ve rahmettir. “

YUSUF : 111



5 - Kur’an, İçerisinde şek ve şüphenin olmadığı bir kitaptır… Rabbimiz şöyle buyurur :



“ ……….. Onda asla şüphe yoktur. Alemlerin rabbi tarafından indi-rilmiştir. “

YUNUS : 37



6 - Kur’an, beşeriyetin tamamı için genel bir şeriat getirmiştir. Onda insanlık için dünya ve ahiret saadetini sağlayıcı her şey vardır.



7 - Kur’an, getirdiği şeriatla geçmiş toplumlara has ameli şeriatların hepsini nesh edip, her zaman ve her mekana uygun olan ve kıyamete kadar da ebedi kalıcı hükümler yaz etmiştir.



8 - Kur’an, tahrifin ve batılın ne önünden ve ne de arkasından yakla-şamayacağı korunan bir kitaptır… Rabbimiz şöyle buyurur :



“ Şüphesiz ki 0 zikri biz indirdik biz. Ve Onun koruyucusu da elbette ki biziz. “

HİCR : 9



“ Onlar kendilerine gelen Kur’anı inkar ettiler. Halbuki 0 eşsiz bir kitaptır. Ne önünden ne de arkasından Onun hükmünü boşa çıka-racak bir söz gelmez. 0, hüküm ve hikmet sahibi çok övülen Allah’tan indirilmiştir. “



FUSSİLET : 41 – 42



9 - Kur’an, diğer peygamberlerin çoğunda olduğu gibi, sadece Muham-med mustafa’nın kavmine inen bir kitap da değildir… Allah’u Teala onu bütün insanlığa tebliğ edip duyurması için indirmiştir… Yani bu yönüyle de Kur’an diğer kitaplardan ayrı bir özelliğe sahiptir…Diğer kitaplara gelince, Allah’ın bize haber verdiğine göre bu kitaplar, müntesipleri tarafından tahrife uğratıl-mıştır.



10 - Kur’an, Yahudilerin kendi kitaplarında yaptıkları değişiklik ve tahrifatı anlatır….



“ Şimdi siz, onların size inanmalarını mı umuyorsunuz ? Oysa bunlardan bir grup vardır ki, Allah’ın sözünü işitirler de düşünüp akıl erdirdikten sonra bile bile onu değiştirirler. “

BAKARA : 75



“ Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerinden kaydırıyorlar… “



NİSA : 46



11 - Kur’anı, Hıristiyanların İncil’de yaptığı tahrifi anlatır.



“ Biz Hıristiyan’ız diyenlerden de söz almıştık, ama uyarıldıkları şeyden ibret almayı unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara ne yaptıklarını haber verecektir. Ey kitap ehli, Rasulümüz size geldi, kitaptan gizlediğiniz şeylerin çoğunu size açıklıyor, çoğundan da vaz geçi-yor. Gerçekten size Allah’tan bir nur ve açık bir kitap geldi. “



MAİDE : 14 – 15



“ Onlardan öyleleri vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini eğip bükerler ve " Bu Allah katındandır " derler. Oysa o kitaptan değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı yalan söylerler.



ALİ İMRAN : 78



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 8 : Yahudiler kitaplarını nasıl tahrif etmişlerdir, bu konu-yu deliller çerçevesinde anlatır mısınız ?



Cevap … 8 : Yahudi ve Hırıstiyanların kendi kitaplarında yaptığı tahrif, genel olarak üç kısma ayrılmaktadır :



Birincisi : Sözü olduğu gibi bırakıp tevil ederek manayı tahrif etmek şeklinde yapılmıştır….. Kur’an buna şu Ayetle işaret ediyor :



“ Yahudilerin yaptıkları zülüm ve bir çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden dolayı kendilerine temiz ve güzel şeyleri onlara yasak-ladık. Menedildikleri halde faizi almaları ve haksız yere insanların mallarını yemelerinden ötürü - işte böyle yaptık - “

NİSA : 160 – 161



Bu Ayeti celilede de işaret edildiği gibi Yahudiler, kitaplarında bulunan mevcut hükme rağmen çeşitli hileler yaparak insanların mallarını batıl olarak yemektedirler…. Bununla da kalmayıp şöyle demektedirler :



Yahudiler kendi aralarında faiz alamaz, birbirleri ile olan ilişkilerinde de emanete riayet şarttır. Ama Yahudi olmayan biriyle olan ilişkilerinde faizin bir sakıncası yoktur, artı onun malını da yiyebilirsin…. Onların bu çirkin halini Kur’an’ı kerim bizlere şöyle anlatmaktadır :



“ Kitap ehlinden öyleleri vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana öder. Onlardan öyleleri de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı olarak başında beklemeden onu sana ödemez. Onlar : “ ümmilere karşı bize bir sorumluluk yoktur “ dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah’a karşı bile bile yalan söylüyorlar. “

ALİ İMRAN : 75



Bu gün Tevrat’ta olan bir hükme göre, Yahudi ancak Yahudi komşusuna ve kendi dindaşına karşı dürüst davranmakla yükümlüdür… Yahudi olmayanın malını çalması, ona yalan söylemesi bir Yahudi için günah değildir.



Sırası gelmişken ifade etmekte fayda vardır ; Bu aynen zamanımızdaki rafizi ve harici zihniyetine sahip olan bazı kimselerde de söz konusudur… Şöyle ki ; bu taifenin içerisinde de kendileri gibi düşünmeyen kimseleri kafir saydık-larından dolayı, mallarını gaspetmeyi ve onlara takiyye yapmayı helal saymak-tadırlar.



İkincisi : Değiştirip ilaveler yaparak tahrif etme şekli…. Bu şekildeki ilave yoluyla yapılan tahrifin de bir çok örnekleri vardır.



Yahudiler Tevrat’a, Allah’ın indirmediği birçok hurafe türü şeyler ilave etmişlerdir. Onlardan bazıları, Allah’a iftira ve rasuller hakkında ağza alınma-yacak derecede çirkin kelimelerdir… Bunlardan bir kısmını Kur’an’ı kerim bize şöyle nakletmektedir :



“ Şüphesiz ki Allah “ Allah fakirdir, biz zenginiz “ diyenlerin sözlerini işit-miştir. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve onlara “ yangın azabını tadın “ diyeceğiz. Bu, sizin elleri-nizin yapıp öne sürdüğü şeylerin karşılığıdır. Allah kullarına asla zulmetmez. “

ALİ İMRAN : 181 – 182



“ Yahudiler : Allah’ın eli bağlıdır dediler. Kendi elleri bağlandı ve söyle-diklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır, Allah’ın iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. “

MAİDE : 64



Tevrat’ta buna benzer ve hatta daha da çirkin bir çok ifadeler bulmak müm-kündür.



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 9 : Hırıstiyanlar kitaplarını nasıl tahrif etmişlerdir, bu konuyu deliller çerçevesinde anlatır mısınız ?



Cevap … 9 : Hırıstiyanlar da kendi kitaplarında tahrifler yapmışlardır…. Onların İncil’de yaptıkları tahrif, Yahudilerin tahrifinden pek de aşağı değildir.



Mesela, İsa a.s’ın uluhiyeti ile alakalı problemleri ve aynı zamanda teslis inançları……. Yani ; - haşa - Allah’ın üç oluşu : Baba, oğul, Ruhu’l-Kudüs gibi şeyler, İncil’e yapılmış çirkin ilavelerdir…. Rabbimiz bu konuda şöyle buyur-maktadır :



“ Allah ancak Meryem’in oğlu Mesih’tir diyenler elbette kafir olmuşlardır. Oysa Mesih : Ey İsrail oğulları, benim Rabb’im ve sizin Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin...... demişti. “

MAİDE : 72



“ Allah üçün üçüncüsüdür diyenler, elbette kafir olmuştur. Oysa yalnız bir ilah vardır ve başka ilah yoktur..... “

MAİDE : 73



“ Meryem oğlu Mesih, rasulden başka bir şey değildir. Ondan önce de rasuller gelip geçmiştir. Annesi de sıddıka idi. İkisi de - herkes gibi - yemek yerlerdi..... “

MAİDE : 75



“ Allah demişti ki : Ey Meryem oğlu İsa, sen mi insanlara : Allah’ı bırakarak beni ve annemi ilah edinin, dedin ?. İsa dedi ki : Haşa, sen yücesin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ama ben senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybı bilen yalnız sensin sen ! “

MAİDE : 116



Üçüncü tahrif şekilleri ise : Tamamen tahrif edip gizlemek şeklinde olmuştur… Yani hem şeriatın hükümlerini gizlediler hem de Resulullah s.a.v’in risaletini gizlediler….. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :



“ Allah, kendilerine kitap verilenlerden : Onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü arka-larına atıp umursamamışlar ve yok pahasına onu satmışlardı. “



ALİ İMRAN : 187



Rasulullah s.a.v’in risaletini gizlediklerini ise Rabbimiz şöyle haber vermek-tedir :





“ Meryem oğlu İsa da : “ Ey İsrail oğulları, ben size Allah’ın gönder-diği bir Rasulüm, benden önce gelen Tevrat’ı tasdik edici ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir Rasulü müjdeleyici olarak geldim “ demişti. Fakat - İsa’nın haber verdiği rasul - onlara apaçık deliller getirince : Bu apaçık bir sihirdir dediler. “

SAF : 6



“ Kendilerine kitap verdiklerimiz Onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, ama yine de onlardan bir grup bile bile hakkı gizlerler. “

BAKARA : 146



Ama ne yazık ki Allah’u Azze ve Celle’nin bu emirlerine rağmen ehli kitap Rab’lerine karşı asi olmuşlar ve açıklamakla emrolundukları hükümleri insanlardan gizlemişlerdir….. Yani - Rabbimizin buyurduğu gibi - onlar Allah’ın Ayetlerini az bir pahaya satmışlardır.



Buhari ve Müslim’deki zikredilen şu hadisi şerifler, onların kendi kitap-larına karşı nasıl çirkin bir tutum içerisinde olduklarını bize açıkça anlatmaktadır…



“ … Abdullah İbn Ömer r.a dan. O şöyle dedi : Yahudi’ler Resulullah s.a.v’e geldiler ve Ona kendilerinden bir adamla bir kadının zina ettiğini zikrettiler. Rasulullah onlara : Siz recim hakkında Tevrat’ta ne buluyorsunuz ?, buyurdu. Onlar : Biz zina edenlerin ayıplarını ortaya koyup teşhir eder ve onları bir de değnekle döveriz, dediler. Abdullah b. Selam onlara : Yalan söylediniz, Tevrat’ta recim - Ayeti - vardır, dedi. Bunun üzerine onlar Tevrat’ı getirdiler ve kitabı açtılar. Yahudilerden biri elini recim Ayetinin üzerine koydu ve ondan önceki ve sonraki Ayetleri okumağa başladı. Abdullah b. Selam ona : “ Elini kaldır “ dedi. 0 da elini kaldırınca recim Ayeti görülüverdi. Yahudiler : Ya Muhammed, Abdullah b. Selam doğru söyledi, gerçekten Tevrat’ta recim Ayeti vardır, dediler. Zinanın sabit olması üzerine Rasulullah s.a.v bu iki zinakarın recim edilmelerini emretti. Onlar da recim edildiler. Abdullah b. Ömer : Ben, onlar recim edilirken Yahudi erkeğini, kadına atılan taşlardan korumak için kadının üzerine meyleder halde gördüm demiştir. “



BUHARİ : 6841 – Ter : 6697 - MÜSLİM : 1699 / 26



“ … Abdullah İbn Abbas r.a dan. O şöyle dedi : Sizler kitap ehli olan-lara şeraitten nasıl herhangi bir şeyi soruyorsunuz ?. Halbuki Resulullah s.a.v üzerine indirilmiş olan kitabınız, kitapların en yenisidir. Sizler onu halis olarak ve içerisine hiçbir şey karışmamış olarak ukumaktasınız. Bu Kur’an sizlere, ehli kitap olanların Allah’ın kitabını tebdil edip değiştir-diklerini ve kitabı kendi elleriyle yazdıklarını ve bununla da az bir pahayı satın almaları için ; “ bu Allah katındandır “ dediklerini sizlere söyle-miştir. Dikkat edin ! size gelmiş olan ilim, sizleri onlara soru sormaktan nehyetmektedir. Vallahi biz onlardan hiçbir kimseyi, size indirilmiş kitaptan size soru sorduklarını görmüş değiliz. “

Buhari : 16.c.7234.S



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 10 : Kur’anı kerim sadece belirli bir kavme mi indirildi ?



Cevap … 10 : Kur’anın diğer Kitaplardan ayrıldığı bir başka yönü de ; onun bütün insanlar ve cinlerin kitabı olmasıdır… Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır :



“ Bu - kitap - insanlara kurtuluş yollarını gösteren delillerdir ; inancı sağlam olanlar için de bir rehber ve bir rahmettir “

CASİYE : 20



“ 0 - Kitap - alemler için ancak bir öğüttür. “

KALEM : 52



“ - Onlara - De ki : Ey insanlar ! ben sizin hepinize birden gönderilen elçiyim….. “

A’RAF : 158



“ Hani cinlerden bir grubu, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki : " Kulak verin ; " sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler. Dediler ki : " Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan bir kitap dinledik ; bu kitap ki hakka ve doğru olan yola yöneltip iletmektedir. Ey kavmimiz, Allah'a davet edene icabet edin ve O'na iman edin ki ; günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acı bir azabtan korusun. Kim Allah'a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde - Allah'ı aciz bırakacak değildir ve onun O'ndan başka - velileri yoktur. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler."

AHKAF : 29 – 30 – 31 – 32



“ De ki : " Bana gerçekten şu vahyolundu : Cinlerden bir grup din-leyip de şöyle demişler : Doğrusu biz, büyük hayranlık uyandıran bir Kur'an dinledik.O Kur'an ki, gerçeğe ve doğruya yöneltip iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız."



CİN : 1 – 2



“ … Ebu Hureyre r.a dan. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Muhammedin nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu ümmetten Yahudi, Hıristiyan veya herhangi bir kimse beni işitir de sonra benimle gönderilen şeye iman etmediği halde ölürse muhakkak o, ateş ehlinden olur. “

Müslim : 153 / 240.N – Ahmed : 2 / 350 – 8397.n



İşte bahsi edilen bu özellik, diğer peygamberlere verilen özelliklerden ayrı bir özelliktir…. Delillerin de açık ve net beyanlarından anlaşıldığı gibi Kur’an Rasulullah’a, muayyen bir kavme tebliğ edilmek üzere değil bütün insanlara ve Cinlere tebliğ edilmek üzere indirilmiştir...Bilindiği gibi önceki kitaplar, muayyen toplumlara geliyordu.



Hulasa Kur’an, kıyamete kadar bütün insanlar üzerinde Allah’ın bir hüc-cetidir…. Dolayısıyla Rabbimiz onu, insanların tahrif etmemeleri için korumuş ve korunmaya da devam edecektir.



(((((((((((((((((( …………… ))))))))))))))))))



Soru … 11 : Müslümanların Kur’ana karşı sorumlulukları nelerdir, bunları deliller çerçevesinde anlatır mısınız ?



Cevap … 11 : Elbetteki bu ümmetin Kitapları olan Kur’ana karşı bir çok sorumlulukları vardır … Yani bir çok cahil insanın zannetiği gibi sadece ; bu kitabın adı Kur’an ve bu Allah tarafından indirilmiştir, sözü ve inancı yeterli değildir.



1 – Kur’anın, bütün noksanlıklardan munezzeh olah Allah tarafından indirilmiş bir kitab olduğuna şeksiz şüphesiz iman etmeleri.



حم {} تَنزِيلٌ مِّنَ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ



“ Ha mim. Bu kitap Rahman ve Rahim olan – Allah – tarafından indi-rilmiştir. “

FUSSİLET : 1-2.AY.



أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ اللّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ اخْتِلاَفاً كَثِيراً



“ Onlar Kur’anı hiç düşünmüyorlar mı ? Eğer o Allah’tan başkası tara-fından gelmiş olsaydı, onda birbirine muhalif çok şeyler olurdu. “



NİSA : 82.AY.



2 - Bu kitabın, ihtilaf ve tezat şeyler içermekten, noksaklıktan ve içerisinde ihmal edilmiş bir şeylerin varlığından uzak olan bir kitap olduğuna iman etmeleri.



Basiretli bir müslümanın Kitabına karşı sorumluluklarından birisi de ; bu kitabın ihtilaf ve tezat şeyler içermekten, noksaklıktan ve içerisinde ihmal edilmiş bir şeylerin varlığından uzak bir kitap olduğunu bilmesi ve ona bu şekilde iman etmesidir….Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :



أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ اللّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ اخْتِلاَفاً كَثِيراً



“ Onlar Kur’anı hiç düşünmüyorlar mı ? Eğer o Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, onda birbirine muhalif çok şeyler olurdu. “



NİSA : 82.AY.



“ …. İbnu’l As r.a dan ; Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Kur’an , bir kısmı diğer bir kısmını yalanlamak için indirilmemiştir…….. “



İBNİ MERDEVEYH : TEFSİR DE - İBNİ KESİR : 3.C.1171.SAY.



3 – Kur’anın korunmuş ve kıyamete kadar da korunacak bir kitab oldu-ğuna iman etmeleri.



Değerli kardeşlerim ! müslümanın kitabına karşı sorumlu olduğu bir diğer husus da ; Bu Kitabıb kıyamete kadar Allah’ın koruması altında olacağıdır…



Rabbimiz kerim kitabında bu teminatı şöyle zikreder :



إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ



“ Muhakkakki bu zikri biz indirdik. Ve onu koruyacak olanda elbette yine biziz “

HİCR : 9.AY.



….. عن أبي هريرة رضى الله تعالى عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إني قد تركت فيكم شيئين لن تضلوا بعدهما كتاب الله وسنتي ولن يتفرقا حتى يردا علي الحوض



{ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : “ Size, sarıl-dığınız müddetçe asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım. Biri, Allah’ın Kitabı, diğeri ise benim sünnetim. Bunlar havz’ın başında yanıma gelin-ceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. }



MÜSTEDREK : 1.C.193.S - DARE KUTNİ : 3.C.4525.N - S . SAHİHA : 4.C.1761.N





Allah’u Azze ve Celle bu Ayeti celilesinde indirdiği zikrini koruyacağına kefil olmuştur… Rabbimizin koruyacağına kefil olduğu bir şey de, kesinlikle içeri-sinden hiçbir şeyin zayi olmayacağına, ortadan kaybolmayacağına ve kıyamete kadar da ondan bir şeyin tahrif edilmeyeceğine delalet eder.



Eğer bundan başkası caiz olmuş olsaydı,haşa Allah’ın bu kelamı yalan, verdiği teminat da geçersiz olurdu. Bu ise kamil bir akla sahip olan hiç kimsenin düşünemeyeceği bir şeydir.



4 - Onu tilavet ederek ezberlemek, başkalarına öğretmek ve gere-ğince amel etmek.



“ Allah’ın Kitabını okuyanlar, namaz kılanlar ve kendilerine verdi-ğimiz rızktan Allah için gizli ve açık sarf edenler, asla zarar etmeyecek bir ticaret umarlar. “

FATIR : 29



“ … Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Kur’anı okuyun ve onunla amel edin. Onu geçim kaynağı yapmayın “

Ahmed Müsned : 3 / 428



“ … Osman r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Sizin en hayırlınız Kur’anı öğrenen ve öğretendir. “

Buhari : 11.c.5120.s



5 - Ayetlerini tefekkür ve tedebbür etmek.



Müslümanın kitabına karşı sorumluluklarından bir diğeri de ; onun Ayet’leri üzerinde dikkatli bir şekilde durarak tefekkür ve tedebbür etmesidir…



Rabbimiz bu konuda da şöyle buyurmaktadır :



أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ ………….



“ Onlar Kur’anı hiç tedebbür etmiyorlar mı ? - yani o kitabın Ayetleri üzerinde hiç düşünmüyorlar mı ? Onu idrak etmek, anlamak ve kavramak için hiç çaba sarfetmiyorlar mı ? - ……………….. “

NİSA : 82.AY.



“ Şüphesiz bunda tefekkür eden bir toplum için Ayet’ler vardır. “



RA’D : 3



6 - Helallerini helal haramlarını da haram kabul etmek.



“ Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden dolayı şu heIal şu haramdır demeyin, sonra Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.... “



NAHL : 116



“ Ey iman edenler, Allah’ın size helal kıldığı güzel ve temiz şeyleri haram etmeyin... “

MAİDE : 87



“ Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Rasulünün haram kıldığını haram saymayanlarla..... savaşın. “

TEVBE : 29



7 - Emirlerine uymak ve yasaklarından da kaçınmak.



“ İman edenler Rab’lerinden gelen hakka uymuşlardır... “

MUHAMMED : 3



“ Eğer siz yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere sokarız... “

NİSA : 31

“ Kim Allah’ın yasaklarına saygı gösterirse bu, Rabb’inin katında kendisi için iyidir..... “

HACC : 30



“ ………. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Sakın bunları çiğnemeyin. Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse işte onlar zalimlerdir. “

BAKARA : 187 – 229



8 - Misal ve geçmiş ümmetlerle ilgili kısaslarından ibret almak.



Müslümanın kitabına karşı sorumluluklarından bir diğeri de; onun misal- lerinden ve geçmiş ümmetlerle ilgili kısaslarından ibret almaktır…Rabbimiz bu konuda da şöyle buyurmaktadır :



“ Bu misalleri, düşünsünler diye insanlara veriyoruz…. “

HAŞR : 21



“ Bu kıssayı - onlara - anlat, belki onlar tefekkür ederler…. “

A’RAF : 176



“ And olsun onların - yani rasullerin - kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır... “

YUSUF : 111



9 - Muhkem Ayet’leriyle amel etmek ve müteşabih olanlarına da olduğu gibi iman edip teslim olmak.



“ Müminler : - savaş hakkında - keşke bir sure indirilseydi ya dediler . Fakat muhkem - yani hükmü açık - bir sure indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık bulunan münafıkların sana ölümden bayılıp düşen kimsenin bakışı gibi baktıklarını görür-sün. “

MUHAMMED : 20



“ Kitabı sana 0 indirdi. Onun bazı Ayet’leri muhkemdir, bunlar Kitabın anasıdır. Diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fıtne çıkarmak ve kendilerine göre onları tevil etmek için onun müteşabih olan Ayetlerine uyarlar. Oysa onların tevilini Allah’tan başka kimse bilemez. İlimde yüksek payeye erişenler ise : Ona iman ettik, hepsi Rabb’imizin katındandır, derler... “

ALİ İMRA : 7



“ … Aişe r.anha şöyle demiştir : Rasulullah s.a.v : “ Kitabı sana 0 indirdi. Onun bazı Ayetleri muhkemdir, bunlar Kitabın anasıdır. Diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fıtne çıkarmak ve kendilerine göre onları tevil etmek için onun müteşabih olan Ayetlerine uyarlar. Oysa onların tevilini Allah’tan başka kimse bilemez. İlimde yüksek payeye erişenler ise : Ona iman ettik, hepsi Rabb’imizin katındandır, derler... “ ALİ İMRA : 7 Ayetini okudu ve dedi ki : Ey Aişe ! Sen Kur’anın yalnız müteşabih Ayetlerine uyan dalalet ehli kimseleri gördüğünde, işte onlar Allah’ın bu Ayette isim ve sıfatlarını söylediği kimselerdir, artık hepiniz onlardan sakınınız. “

Buhari : 4547-Ter : 4246 - Ebu Davud : 4598.n



10 - Kur’anın koyduğu sınırları aşmamak. Yani hududunu çiğnememek.



Değerli Müslümanlar ! bilindiği gibi Rabbimiz kerim kitabında bir takım sınırlar çizmiş ve bunları ihlal etmemelerini de kullarına vazetmiştir... O c.c şöyle buyurmaktadır.



“ Bunlar Allah’ın - koyduğu kanunlar ve çizdiği - hudutlarıdır. Bunlara sakın yaklaşmayın. “

BAKARA : 187



“ İşte bunlar Allah’ın hudutlarıdır, onları çiğnemeyin. Kim Allah’ın hudutlarını çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridirler. “

BAKARA : 229



“ Kim Allah’a ve Onun Rasulüne karşı gelir ve O’nun hududunu çiğnerse, Allah onu ebedi kalacağı ateşe sokar ve onun için de alçaltıcı bir azap vardır. “

NİSA : 14



11 – İnsanları, hidayet rehberi olan o kitaba davet etmek.



Müslümanların kitaplarına karşı sorumluluklarından bir diğeri de ; insanları ona davet etmek…. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır :



فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَاداً كَبِيراً



{ Kafirlere boyun eğme ve bununla - yani Kur’an ile - onlara karşı büyük bir cihad et. }

FURKAN : 52.AY.



“ Sen hikmet ve güzel öğütle Rabb’inin yoluna davet et, onlarla en güzel şekilde mücadele et..... “

NAHL : 125



“ İçinizde hayra davet eden, iyiliği emreden ve kötülüğü men eden bir topluluk olsun ; işte onlar felaha eren kimselerdir. “

ALİ İMRAN : 104



Soru … 12 : Bu ümmetin kitaplarına karşı olumsuz tavırları nelerdir, biraz da bunlardan bahseder misiniz ?



Cevap … 12 : Ne yazıkki bu ümmetin kitaplarına karşı bir çok olumsuz tavırları vardır… Bunlardan bir tanesi ;



1 - Kur’anın gaye ve hedefini saptırarak onu sanki ölülerin kita-bıymış gibi, onlara okumalarıdır.



Yani ; Kur’an sanki ölüler için indirilmiş bir kitapmış gibi hareket etmeleridir.



Ne yazık ki bu gün Müslümanların içerisinde bulunduğu çirkin arızalardan birisi de budur… Yani gerek kabir ziyaretleri esnasında ve gerekse oralara uğramadan ölüler için Kur’an okuyup sevabını onlara gönderme adetleridir ….



Bu konuda ne Allah’ın kitabında ve ne de Resulü’nün sünnetinde mesele ile alakalı hiçbir delilin olmamasına rağmen, inananların kısmı azamı bu yanlışın içerisinde hayat sürmektedirler.



Halbuki Allah resulü s.a.v bir çok hadislerinde ölen bir kimseye nelerin fayda vereceğini ve kabir ziyaretinde de bir müslümanın nasıl hareket edece-ğini açıkça uygulamış ve inananlara da bunu anlatmıştır.



Eğer Kur’an’a ve Sünnet’e az da olsa vukufiyetimiz olmuş olsaydı, bu şekil-deki davranışımızın ölen bir kimseye asla fayda verneyeceğini öğrenirdik.



Bakınız Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında ne buyuruyor :



وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيّاً وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ



“ Biz ona – yani Muhammed’e – şiir öğretmedik. Ki, ona yakışmaz da. O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır. Ki, onunla diri olanları uyarsın ve inkar eden-lere de azab sözü hak olsun. “

YASİN : 69.70.AY.



Ayet’i kerimeye dikkat edilirse, لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيّاً “ … diri olanları uyarması için … “ ifadesiyle Kur’an’ın, dirilerin uyarılması için indirildiği anlatılmaktadır….. Rabbimiz yine bir Ayet’i Celile’sinde şöyle buyurmaktadır :



كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ



“ O mubarek bir kitaptır. Onu sana indirdik ki, Ayet’lerini düşünsünler ve akıl sahipleri de öğüt alsınlar. “

SAD : 29.AY.



Bu Ayet’i kerime de inandığını söyleyenlere açıkça şu anlatmaktadır ; Kur’an, akledebilen ve düşünebilen kimseler için inzal olmuştur. Dola-yısıyla onun, düşünme, akletme ve anlama hasleti elinden alınmış ölü kim-selere okunması makul değildir…..



Bununla beraber şunun da hiç unutulmaması gerekir ki, bu inanç ve amel Kur’an’ın gaye ve hedefine de terstir.



Çünkü Allah’u Teala Kur’an’ı kerimi, onunla amel edilsin diye gönder-miştir.Yani o, ölülerin kitabı değil dirilerin kitabıdır.



Ölenlerin ise artık amelleri kesilmiştir.Onlar Kur’an’ı ne okuyabilirler ve ne de onunla amel edebilirler.



Onlar için okunan Kur’an’ın sevabı da onlara ulaşmaz. Meğer ki, Kur’an’ı kendisine öğrettiği kimse ola..….. Yani, bir kimse hayatta iken kime Kur’an öğretmiş ise,onun okumasından bir sevap kazanabilir. Çünkü bu şey, henüz hayatta iken kendisinin sa’yı gayretinden olan şeylerdendir.



Çünkü Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :



إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي الْمَوْتَى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ



{ Ölüleri diriltecek, işledikleri amelleri ve geride bıraktıkları eserleri yazacak olan elbette biziz ….. }

YASİN : 12.AY.



مَّن يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُن لَّهُ نَصِيبٌ مِّنْهَا”………………..



{ Kim güzel bir işe aracılık ederse,onun da o işten bir payı vardır … }



NİSA : 85.AY.



{ …… Cerir bin Abdullah r.a’dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Kim iyi bir çığır açar da o yolda yürünürse, o yolda yürüyenlerin sevabı kadar bu çığırı açan kimseye de ecir yazılır. Onların sevaplarından da bir şey eksilmez ……… }

MÜSLİM : 3.C.1017.N - İBNİ MACE : 1.C.203.N



Hulasa, bu delillerin umum ifadeleri bizlere şunu anlatmaktadır : İster hayatta olsun ister ölü olsun, kim hayırlı bir işe vesile olmuş ise,o işten hasıl olan sevapların aynısını bu kimse de kazanacaktır.



Dolayısıyla,hayatta iken birilerine Kur’an öğretenler, o kimseler Kur’an okudukça sevap kazanacaklardır…. İşte Kur’an-ın ölüye ancak bu şekilde faydası olur.



İbni Kesir r.h ;

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى



“ İnsan için kendi çalışıp çabalamasından başka bir şey yoktur “



NECM : 39.AY.



Mealindeki Ayet’in tefsirini yaparken şöyle diyor : “ Yani başkasının günahı kişiye yüklenmediği gibi, kendi nefsi için kazandığı hariç, başkasının yapacağı sevaptan da yararlanamaz.



İbni Kesir devam ediyor ve diyor ki : Bu Ayet’i Kerime’den İmam Şafii r.h şu hükmü çıkarmıştır :



“ Ölüler için okunup, hediye edilen Kur’an’ın sevabı onlara kavuşmaz, çünkü okunan Kur’an onların ameli ve kazancı değildir. Bunun içindir ki Allah’ın Resulü s.a.v ölülere Kur’an okumayı ümmetine tavsiye etmemiş ve ne açık bir ifade ile ve ne de ima yolu ile de olsa, onlara bu yolu göstermemiştir “



Bununla beraber, Sahabeden de bu hususta sahih bir nakil yoktur. Şayet bu hayırlı bir iş olmuş olsaydı, şüphesiz ki onlar bu hayırda bizleri geçerdi. - Yani onlar bizden önce bunu yaparlardı - Unutmayın ki,Allah’a yaklaştıran ameller ancak nas’la sabit olur. Bu gibi hususlarda ne kıyasla ve ne de şahsi görüşlerle hareket edilmez. “

İBNİ KESİR : 13.C.7554.S



SÜNNET’TEN DELİLLER



Ölülere Kur’an okunmayacağının sünnet’ten delilleri ise şunlardır :



عن أبي هريرة , أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لا تجعلوا بيوتكم مقابر. إن الشيطان ينفر من البيت الذي تقرأ فيه سورة البقرة .



{ …. Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Muhakkak şeytan, içerisinde Bakara suresi okunan evden kaçar.}



MÜSLİM : 2.C. 780. N - TİRMİZİ : 5.C.3036.N - AHMED : 2 / 284-337



{ …… Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Evlerinizde Bakara suresini okuyunuz, oraları kabirlere çevirmeyiniz. }



BEYHAKİ : 5 / 448 / 1056





Hulasa, ölülere faydası dokunsun diye Kur’an okumanın eğer dinimizde bir yeri olmuş olsaydı, Müslümanlara karşı çok şevkatli ve merhametli olan Pey-gamberimiz Muhammed s.a.v :



“ Evlerinizde Kur’an okuyunuz ve namaz kılınız, oraları kabirlere çevir-meyiniz “



diye nasihatte bulunmazdı… Çünkü, kabirler Kur’an okuma ve namaz kılma yeri değildir…. Bunun içindir ki ; Hayatı boyunca defalarca kabirleri ziyaret eden Allah Resulü s.a.v, ne böyle bir şey yapmıştır,ne ümmetine böyle bir şey tavsiye etmiştir ve ne de ima ile de olsa buna işaret etmiştir.



Kendisinin de hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi :



{ Size cennet’e yaklaştıracak ne var ise onu açıklamışımdır. Ve yine size, cehennem’den uzaklaştıracak ne var ise onları da açıklamışımdır.}



M. ZEVAİD : 8 . 264 - S . SAHİHA : 4.C.1803.N - HAKİM : 2.C. 4. SAY



{ Ebu Zerr r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v bizi, hava’da kanat çırpan kuştan dahi malumat vemiş olduğu halde terk etti . }



İBNİ HİBBAN : 1.C. 65.N – AHMED : 5 / 162 - TABERANİ KEBİR : 1647.N - S .SAHİHA : 4.C. 1803.N





{ Ve yine bir hadislerinde Allah resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır : Allah’ın size emredip de benim size emretmediğim hiçbir şey bırakmadım. Ve yine, Allah’ın size yasaklayıp da benim size yasaklamadığım hiçbir şey de bırakmadım.}

S . SAHİHA : 4.C. 1803.N



Artık bu delillerden sonra söylenecek tek söz ” Allah,bu konuda problemi olan kimselere anlayış ve hidayet versin “ sözüdür.





2 - Onu geçim kaynağı yapmaları.



Değerli Müslümanlar ! bu konuda yine inananlar arasında arzı endam eden en çirkin arızalardan birisi de ; bu kitabı okuyarak veya onu başkalarına öğreterek onu geçim kaynağı haline getirmektir.



Halbuki bu iş ; kur’anın gaye ve hedefine ters düşen bir iş olduğu gibi, Allah resulü s.a.v bunu hayatta iken yasaklamıştır.





“ … Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Kur’anı okuyun ve onunla amel edin. Onu geçim kaynağı yapmayın “

AHMED : 3 / 428

“ … Resulullah s.a.v buyurdularki : Kim Kur’anı okur da onunla insanları sömürür ve onların mallarını yemeye vesile edinirse, kıyamet gününde yüzünün etleri dökülmüş olarak huzura gelir. “

Beyhaki : Feyzul Kadir : 8922.N



“ … Ebu’d-Derda şöyle dedi : Rasulullah s.a.v : “ Her kim Kur ‘an talimine karşı ücret olarak bir yay alırsa, Allah ateşten bir yayı ona gerdanlık yapar “ buyurdu.”

Beyhaki : 6/126/11685 - Albani : S.Sahiha .256.N



“ … Ubade b. Samit şöyle dedi : “ Suffe ehlinden bir takım insanlara yazı yazmayı ve Kur’an okumayı öğrettim. Onlardan bir şahıs bana ok atmak için bir yay hediye etti. Ben içimden, bu bir mal değildir. Onunla Allah yolunda ok atarım ; Rasulullah’a gideyim bunu ona sorayım dedim. Müteakiben Rasulullah’a geldim ve : Ya Rasulallah, kendilerine yazı ve Kur’an öğrettiğim kimselerden bir şahıs bana bir yay hediye etti. Bu bir mal değildir bununla Allah yolunda ok atarım dedim. Rasulullah s.a.v : “ bunun sebebiyle ateşten bir halkanın boynuna takılması seni sevindirir ise onu kabul et “ buyurdu.”



Ebu Davud : 4.C.3416.N - İbni Mace : 2157.N - Hakim : 2/41 - Beyhaki : 6 / 125/11681- El Albani S. Sahiha : 256



“ … Ubeyy ibnu Ka’b şöyle dedi : “ Bir adama Kur’an öğrettim. 0 da bana, bir yay hediye etti. Ben bunu Rasulullah’a zikrettim. Rasulullah s.a.v : “ Eğer o yayı alırsan ateşten bir yay alırsın “ buyurdu. Ben de onu geri iade ettim.”



İbni Mace : 2158 - Beyhaki : 6/126/11684 - Albani : 1493-İrva



“ … İmran bin Husayn r.a dan.İmran, Kur’an okuyan ve sonra da el açan bir okuyucuya rastladı ve bunun üzerine musibet anındaki okunan “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun “ Ayeti okudu ve sonra şöyle dedi : Resulullah s.a.v den işittim, o buyurdu ki : Her kim Kur’an okursa, karşılığında Allah’tan dilesin. Çünkü ileride bir takım kavimler gelecektir ki, Kur’anı okuyacaklar ve bunu vesile edinerek insanlardan dileneceklerdir. “

Tirmizi : 5.c.3083.n



“ … Ebu’ Derda r.a dan. Buyurdular ki : Mescidlerimizi ve Kur’an yazılarını süslerseniz yok olur gidersiniz. “



Camiu’s Sağir : 1/220 – 599.N – S.Sahiha : 1351.N



Hulasa, Kur’an öğreten kimsenin hediye adı altında da olsa bir şey alması, bu babta zikredilen hadislerle yasaklanmıştır... Kur’an öğreten kimsenin talimine karşılık - ne adına olursa olsun - bir şey alması kendisine helal olmaz.



Soru … 12 : Resulullah s.a.v döneminde sahabelerin Kur’anla rukye yaparak koyun alma meselesini nasıl anlamamız gerekir, bunu izah eder misiniz ?



Cevap … 12 : İnsanlardan çoğu, Kur’an öğretimine karşılık alınan ücretle, hastaya tedavi için okunan Kur’an’a bedel alınan ücreti birbirine karıştırıyorlar… Bu olayda anlaşılması gereken birincisi husus ; Yukarıda zikri geçen hadisler,Kur’an öğreten kimsenin buna karşılık bir şey alması kendisine helal olmaz, bu Resulullah s.a.v’in diliyle yasaklanmıştır.



Güzel anlaşılması gereken ikinci husus ise … Eğer sahabelerin Kur’an okuyupta ücret taleb ettikleri konuya dikkatlice bakarsanız, burada kendilerine misafir oldukları o kavim, sahabelerin hakları olan ağırlamayı yapmıyorlar… Yani onları misafir ederek yedirip içirmiyorlar…. Dolayısıyla onlar da misafir olarak hakları olan şeyi alıyorlar.



Allah resulü s.a.v bir hadislerinde şöyle der : “ ….. Bir kavmin kendilerine gelen misafiri ağırlamaları vaciptir. Şayet misafir etmezlerse, o misafirin kendisine takdim edilecek kadar hakkını alması caizdir. “



Müslim : 5.c.1727.n - Ebu Davud :4.c.3750 - 3752.n - Tirmizi : Ahmed : Hakim :



“ … Ebu Said el-Hudri şöyle tahdis etti : “ Rasulullah s.a.v’in ashabından bir topluluk bir sefere gittiler. Nihayet bunlar, Arap kabilelerinden bir kabilenin yanına konakladılar ve kendilerini misafir etmelerini onlardan talep ettiler. Kabile halkı bunları misafir etmekten imtina etti. Kabilenin reisi, - akrep veya yılan tarafından - sokuldu. Kabile halkı, reisin tedavisi için her şeyleriyle çaba harcadılar, fakat ona hiçbir şey fayda vermedi. Bunun üzerine kabile halkından bazıları : Sizin yanınıza konaklayan şu topluluğa gitseniz, belki onların yanında faydalı bir şey olabilir, dedi. Onlar sahabelerin yanına geldiler ve : Ey topluluk, reisimiz - akrep veya yılan tarafından - sokuldu. Tedavisi için her şeyimizle çaba harcadık, fakat ona hiçbir şey fayda vermedi. Sizin yanınızda - ona fayda verebilecek - bir şey var mı ? dediler. Sahabelerden bazısı : - ki bu Ebu Said’in kendisidir - Evet,dedi.Sonra vardı ve o kabile reisine Fatihatu’l kitab ile rukye yaptı. Bunun üzerine adam iyi oldu.Buna mukabil sahabiye bir bölük koyun verildi. Sahabi onu kabul etmek istemedi. Sahabelerden bazıları ise : Koyunları taksim ediniz dedi. Rukye yapan ise : Rasulullah’a gelip olan şeyleri kendisine haber verene kadar koyunları taksim işini yapmayın, bakalım Allah resulü bizlere neyi emreder dedi. sonra Rasulullah s.a.v’in yanma geldiler ve kendisine olayı zikrettiler. Bunun üzerine Rasulullah : “ Sana onun - Yani Fatiha’nın - rukye olduğunu bildiren nedir ? doğruya isabet ettiniz, onu taksim ediniz, sizinle beraber bana da bir sehim ayırın “ buyurdu.”



Buhari : 12.c.5762 – 5771.s - Müslim : 7.c.2201.n - Ebu Davud : 3418

TACUDDİN EL BAYBURDİ
Read On 0 yorum

Sorulu Cevaplı Ahirete İman..

13:12
A H İ R E T G Ü N Ü N E İ M A N



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ



Soru … 1 : Ahiret gününe iman etmek ne demektir ?



Cevap … 1 : Ahiret gününe iman : Allah ve Rasulünün haber verdiği ölümle başlayan kabrin fıtnesine, oradaki nimet ve azaba, tekrar dirilmeye, haşra, amel deflerlerine, hesaba, teraziye, havuza, sırata, şefaate, cennete, cehenneme ve kıyamet alametlerine iman etmek demektir.



Değerli Müslüman ! unutmaki bir çok iman esasları vardır ki, bunlara istenildiği manada iman etmediği sürece bir kulun canneti kazanması mümkün değildir….



Bunlardan bir tanesi de Ahiret gününe imandır…. Ahiret gününden kasıt ise ; İnsanların hesap ve dünyada yaptıklarının karşılığını alma günüdür. Ahiret gününün bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi onun son gün olup dünya için başka bir gün olmadığı içindir. Ahiret günü kıyamet günü diye de isimlen-dirilmiştir.



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 2 : Kur’anda Ahiret gününün önemini anlatan delillerden bahseder misiniz ?



Cevap … 2 : Kur’an imanın bu kısmına çok önem vermiş ve onun mutlaka gerçekleşeceğini haber vermiştir…. Rabbimiz yine bu konuda insanın o günden gafil olmaması için her fırsatta ona dikkat çekmiştir.



Kur’an bir çok Ayetinde Allah’a imanla ahiret gününe imanı yan yana zikretmiştir…. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :



“ Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz asıl iyilik değildir. Asıl iyilik Allah’a ve ahiret gününe....... iman etmektir. “

BAKARA : 177



“ Herkim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amel işlerse onlara Rabbleri katında mükafat vardır.Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. “

BAKARA : 62



“ Bu sizden Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimselere verilen bir öğüttür. “

BAKARA : 232



“ ….. Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen............ kimselerle savaşın. “



TEVBE : 29



“ Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, ahiret gününü umut edin. Yeryüzünde karışıklık çıkarıp bozgunculuk yapmayın dedi. “

ANKEBUT : 36



Allah’u teala Kitabında kıyamet gününü bir çok isimle zikretmiştir. Bu da ona verilen önemin bir başka yönüdür….



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 3 : Ahiret gününe imanın insan hayatında ne gibi bir tesiri olabilir, bunu anlatır mısınız ?



Cevap … 3 : Şüphesiz ki Ahiret gününe imanın insan hayatında etkin bir tesiri vardır. Çünkü ahiret günü ve ondan sonra gerçekleşecek hesap, ceza, cennet, cehennem, havz, şefaat gibi şeylere iman, kişiyi orası için hazırlık yapmaya yönlendirir….



Ahirete yakini bir iman, sahibine cennete girdirici salih ameller işleteceği gibi, cehenneme girdirici kötü amellerden de uzaklaştırır.



Bu dünya hayatının kendisi için imtihan yurdu olduğunu bilen bir kimse, bu sermayeyi güzel değerlendirip imtihanı kazanmanın yollarına bakar… Şuurlu ve basiretli bir Müslüman, bu dönemi kendi aleyhine kapatmaz….



Müslüman unutmaz ki bir gün ; hayır ve iyi işler yapanlara sevap ve cennet, kötü işler yapan asi kimselere de cehennem vadeden, hakimler hakimi Zatın huzurunda hesaba çekilecektir… Dolayısiyla heva ve hevesine göre değil de, Allah ve Rasulünün ölçülerine göre bir hayat yaşar….



Hulasa basiretli bir müslüman, içerisinde salih amellerin bulunduğu defte-rinin tartıda ağır gelmesi için çaba harcar… Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :



“ O gün tartı tam doğrudur ; - Kimseye asla zulmedilmez – Kimin sevap tartısı ağır gelirse, işte onlar felaha erenlerdir. Kimin sevap tartıları hafif gelirse işte onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerin-den dolayı kendilerini ziyana uğratanlardır. “

A’RAF : 8 – 9



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 4 : Ahirete imanın ameller üzerinde etkisi var mıdır ?



Cevap … 4 : Evet vardır … Kur’anı kerime dikkat ederseniz, Rabbimiz Allah’u teala ; ahiret gününe imanla salih ameli bir çok Ayette birbirine bağlamıştır :

“ AIlah’a ve ahiret gününe iman edenler ; mal ve canlarıyla cihat etme hususunda senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilir. Fakat Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duran - savaştan geri kalmak için - senden izin isterler. “

TEVBE : 44 – 45



“ Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden..... ….. kimseler imar eder... “

TEVBE : 18



“ Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kavmin..... Allah’a ve Rasulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsiniz. “

MÜCADELE : 22



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 5 : Tarihte ve günümüz de ahireti inkar edenler olmuş mudur ?



Cevap … 5 : Tarih boyunca insanlardan - hesap vermek için - tekrar diril-meyi inkar edenler eksik olmamıştır…… Allah’u Teala onları bize Kerim kitabında şöyle haber vermektedir :



“ Dediler ki : biz kemikler haline geldikten, ufalanıp toprak olduktan sonra mı, sahiden biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz ? “

İSRA : 49



“ Gökten bereketli bir su indirdikte, onunla bahçeler, kullara rızık olmak üzere biçilecek ekinler ve birbiri üzerine kümelenmiş tomurcukları olan boylu hurma ağaçları bitirdik. Ve yine biz o su ile, ölü bir beldeyi dirilttik. İşte mezardan çıkış da böyledir. Onlardan önce Nuh kavmi, Res ve Semud halkı da – yeniden dirilmeyi – yalanlamışlardı. Ad, Firavn ve Lut’un kavmi, Eyke halkı ve Tubba kavmi de aynı. Bunların hepsi rasulleri yalanladılar ve tehdidimi hak ettiler. İlk yaratma ile yorulup aciz mi kaldık ki tekrar diriltmeden dolayı aciz kalalım ? ! Doğrusu onlar yeni bir yaratmadan kuşku için dedirler. “

KAF : 9 – 10 – 11 – 12 – 13 – 14 – 15



Şüphesiz ki kafirlerin tekrar dirilmeyi inkar etmeleri ve ondaki şüpheleri, Allah’ın kudreti ile alakalı olan bilgisizlikleri ve akıllarını gereği gibi kullana-madıklarındandır.



Fıtratlarını bozmuş bu zavallılar ilk yaratılışlarını unutarak ; “ çürüyüp toprak olmuş bu kemikleri yeniden kim diriltecek “ diye akıllarınca delil getirmeye çalıştıklarını zannetmektedirler …. Kur’anı kerim bu tip zavallıları bize şöyle anlatıyor :



“ - şu zavallı insan var ya - Kendi – si ilk önce neden ve nasıl - yaratılışını unutarak bize misal verip : Şu kemikleri kim diriltecek ? diyor. De ki : Onları ilk defa yaratan kim se yine O diriltecektir...... “

YASİN : 78 – 79



Allah’u Teala bu Ayetti celilesinde akli selim olan herkese çok nefis ve anlamlı bir mesaj vermektedir…. Yani demek istiyor ki : Ey cahil ve zavallı insan, çürüyüp toprak olduktan sonra tekrar dirilmeyi nasıl inkar eder ve onu zor ve uzak bir şey nasıl görürsün…. Oysa sen bir zamanlar hiç’tin, biz seni topraktan yarattık. Seni ilk önce yoktan yaratan, tekrar yaratmaya elbette ki kadirdir, bunu hiç düşünemiyor musun ?



“ Ey insanlar ! eğer öldükten sonra tekrar dirilme hususunda şüphede iseniz - şunu iyi bilin ki - biz sizi önce topraktan yarattık..... “

HACC : 5



“ Gökleri ve yeri yaratan, onların - yani o inkarcıların - benzerlerini yaratamaz mı ? Elbette yaratır. 0 çok bilen yaratıcıdır. “

YASİN : 81



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 6 : Allah’u Teala kullarına ölümden sonra diriliş için misaller vermiş midir ?



Cevap … 6 : Rabbimiz Allah’u Teala, kullarına daha bu dünyada ölüleri nasıl dirilttiğini göstermiş ve bu konuda Bakara suresinde beş tane örnek göstermiştir :



1 = Musa a.s kavmi kendisine “ Ey Musa, biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyiz “ dediklerinde Allah onları yıldırıma çarptırarak öldürmüş ve iman etmeleri için tekrar diriltmişti. Allah’u teala bu hususu şöyle anlatıyor :



“ Bir zaman da : Ey Musa, biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyiz demiştiniz de sizi yıldırım yakalamıştı. Siz de bunu görüyor-dunuz. Sonra belki şükredersiniz diye sizi ölümünüzün ardından tekrar dirilttik. “

BAKARA : 55



2 = İsrail oğullarının anlaşmazlığa düştüğü öldürme olayında Allah’u teala onlara bir inek kesip onun bir parçasını öldürülen kişiye vurmalarını emreder. Ayet’lerde tarif edilen ineği kesip öldürülen kişiye vurduklarında ölü dirilir ve katilini onlara haber verir. Allah’u teala bu olayı da bize şöyle bildiriyor :



“ Hani siz bir adam öldürmüştünüz de onun katili hakkında birbirinizle atışmıştınız ; oysa Allah, gizlediğinizi ortaya çıkaracaktı. Onun için ineğin bir parçasıyla o öldürülene vurun demiştik. İşte Allah böylece ölüleri diriltir. Size Ayet’lerini gösterir ki aklınızı kullanasınız. “

BAKARA : 73



3 = Sayıları binlerce olup ta ölüm korkusuyla beldelerinden kaçan kimselerin kıssasını da hatırlarsınız… Rabbimiz şöyle buyurur :



“ Sayıları binlerce olup ölüm korkusuyla beldelerinden kaçan kimseleri görmedin mi ?. Allah onlara : Ölün dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah insanlara karşı ikram sahibidir.Fakat insanların çoğu şükretmezler.



BAKARA : 243





4 = Ve yine Kur’anı okuyanların hatırlayacağı gibi ; viran olup harabeye dönen bir beldeye uğrayan bir kişi, gördüğü manzara karşısında belde halkının tekrar dirilmesinin mümkün olmadığını düşünmüştü. Bunun üzerine Allah onu öldürmüş, yüz sene ölü olarak bırakmış, sonra onu tekrar diriltmişti. Bu olayı da Rabbimiz Allah’u teala şöyle bildiriyor :



“ AIlah kendisini yüz sene öldürüp sonra da diriltti. - ona denildi ki - Ne kadar ölü olarak kaldın ?. O : Bir gün veya bir günün birazı kadar kaldım, dedi. Allah dedi ki : Hayır ! yüz sene kaldın. Yiyecek ve içeceğine bak bozulmamış. Ve yine eşeğine bak bunu anlarsın. Seni insanlar için bir ibret kılalım diye böyle yaptık. Eşeğinin kemiklerine - bak ve gör şimdi - onları nasıl birbiri üstüne dizerek et giydireceğiz. – ve netice de – bu işler o kimseye iyice belli olunca : “ Allah’ın her şeye kadir olduğunu biliyorum “ dedi. “

BAKARA : 259



5 = İbrahim a.s’ın kıssasını da hatırlarsınız. İbrahim, kalbinin mutmain olması için Allah’u teala dan ölüleri nasıl dirilttiğini kendisine göstermesini istemişti…. Allah’u Teala bu olayı bizlere şöyle anlatmaktadır :



“ İbrahim de bir zaman : Rabb’im, ölüleri nasıl dirilttiğini bana gösterir misin ? demişti. Allah c.c buyurdu ki : Yoksa inanmadın mı ?. İbrahim : Hayır, bilakis inandım, fakat kalbim mutmain olsun diye - görmek istiyorum - dedi. Allah buyurdu ki, : 0 halde kuşlardan dört tane al ve onları ehilleştirerek kendine alıştır ; sonra da kesip her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra onları kendine çağır ; bak gör koşarak sana geleceklerdir. Bil ki, Allah daima galip ve hikmet sahibidir, dedi. “



BAKARA : 260





Değerli Müslüman ! bu Ayet’lerde görüldüğü gibi Allah’u teala hem fert olarak hem de toplum olarak, daha dünyada iken kullarına bu diriltme işini isbat edip göstermiştir…. Hatta yüz sene ölü olarak kalıpta sonra diriltilen kimsenin kıssası anlatılırken, Allah o kimseye eşeğinin dirilişini açıkça göstermiştir.



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 7 : Ahiret gününe imanın rükünleri nelerdir, onlardan biraz bahseder misiniz ?



Cevap … 7 : Bilindiği gibi ahiret günüyle alakalı iman edilmesi gereken meseleler çoktur…. Ahirete iman, imanın en önemli rükünlerinden biri olması hasebiyle, onun tafsılatlı bir şekilde izah edilmesi zorunludur….



Her şeyden önce basiretli bir Müslüman, kıyamet denen bir günün kendisi için takdir edilen bir zamanda kesin olarak tahakkuk edeceğine itikat eder ki, bu icmali bir imandır…. Sonra o kul, Kur’an ve sahih sünnette haber verilen, gayb işlerinin hepsine de tafsili olarak iman eder.



Bunlar bilindiği gibi şöyle sıralanmaktadır : Ölüm, Sorgu Melekleri, Kabir hayatı - ki burada insanın ya azap ya da nimet görmesi söz konusudur - ve ardından da diriliş ve hesap için adalet terazilerinin kurulması.



ÖLÜM HAKİKATI



Unutmayalım ki insan oğlu aldığı her nefes ve attığı her adımla acı bir gerçeğe doğru hızla yaklaşmaktadır…..



O gerçek ki ; hiç kimsenin inkar edemediği ve sırası gelince de mutlaka tadına baktığı ölüm gerçeğidir….



Kendisinden kaçışın imkânsız olduğu bu gerçeği, Allah resûlü s.a.v bir hadislerinde şöyle misallendiriyor :



“ Ölümden kaçanın misali, yeryüzünün kendisinden borcunu istediği tilkinin misali gibidir. Yeryüzü borcunu isteyince, tilki çıkıp kaçar, yorulup uykusuzluk iyice bastırınca yuvasına iner. Yeryüzü tekrar ona : “ Ey tilki alacağımı ver ” der. Tilki yine süratle ininden çıkar kaçar. Böyle koşmak ta devam eder de sonun da boynu kırılır ve ölür. “



Taberani Kebir - İbni Kesir : 13.7448.s



Yani ölümden kaçış imkânsızdır.Mutlaka bir gün tilkinin misali ölüm insanı yakalayacaktır…. Rabbul izzetin Kerim kitabında buyurduğu gibi :



“ Bir gün ölüm sekerâtı gerçekten gelirki işte bu senin ta önceden beri kaçıp durduğun şeydir.”

Kaf .19

Ama unutmaki hey insan :

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ



“ ……….. Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır…… “

Ali İmran.185



Sen her ne kadar bundan hoşlanmasanda, her ne kadar kaçsan da, ölüm mutlaka gelip seni bulacaktır. Hatta :



“ …Tahkim edilmiş sağlam kaleler içerisinde olsanız bile, yine ölüm gelip sizi bulacaktır. “

Nisa.78.Ay



Çünkü size, ölçülüp biçilmiş, tayin ve takdir edilmiş bir süre verilmiştir…



Bu süre bitince artık : “ Ne bir an geri bırakılırsınız, ve ne de bir an ileri gidebilirsiniz “

Nahl. 61.Ay



Artık o an kaçacak bir yerin olmadığı gibi, o anı, bir saniye olsun bile erteleyecek hiç kimse olmayacaktır…….



Öyleyse, Allah Resûlü s.a.v’in şu buyruğuna kulak verelim : “ ... Şüphesiz ki ölüm çok korkunç bir şeydin………”

Müslim : 3.960. N



Dolayısıyle yini Allah resulü s.a.v’in buyurduğu gibi : “ Ağızların tadını tarumar eden o ölümü sık sık anın…“

Tirmizi :4.2409.n



Yani, bir gün tadına bakacağınız o ölümü aklınızdan sakın çıkarmayın.



Onu hiç unutmayınki, kendinize çeki düzen veresiniz….. Ve yine onu sürekli hatırlayınız ki yığıp biriktirdiklerinize ona göre değer veresiniz……



Evet ey gafil insan, Rabbine sevkedileceğin o anı sakın unutma …Bak Rabbin kitabında ne buyuruyor :



“ …. O an can köprücük kemiğine gelip dayanacak. Artık onu kurtaracak kim olabilir ki.o da anlar ki bu, artık ayrılık vaktidir. Bacak bacağa dolaşır. Ve o gün sevk Rabbinedir. “

Kıyame : 26 … 30

Evet ey cılız ve zayıf insan, şunu hiç unutma ki karşılaşacağın bahsi edilen o an, senin yaşantına uygun olarak can vereceğin bir andır…. Yani, gidişatın eğer düzgün idiyse canının kolay alınacağı, düzgün değil idiyse canının çok zor alınacağı bir andır….. Rabbul izzet şöyle buyuruyor :



“ Yoksa kötülükleri işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde, kendilerini, iman eden ve Salih amel işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı zannedi-yorlar ?...... “

Casiye : 21



“ And olsun o can’ları ta derinliklerden söküp alanlara ve yine andolsun o can’ları kolaylıkla alanlara. “

Naziat : 1.2. Ay.



“ O küfredenleri bir görseydin, Melekler can’larını alırken yüzlerine ve sırtlarına vuruyorlar ve “ tadı o yangın azasıbını” diyorlardı. ”



Enfal : 50.Ay



“ … O zalimler, ölüm sekâratı içinde,melekler ellerini uzatmış “ Haydi kendinizi kurtarın bakalım ; bu gün Allah’a karşı doğru olmayanı söylemiş ve O’nun Ayet’lerinden büyüklenerek uzaklaşmış olmanız dolayısıyle zillet azabıyla cezalandırılacaksınız ” derken, onların halini bir görsen. “

Enam : 93.Ay.



“ Nefislerine yazık eden kimselere, canlarını alırken Melekler : Ne işte idiniz ? dediler. ( Bunlar ) : “ Biz yeryüzün de aciz düşürülmüştük ” diye cevap verdiler. Melekler dediler ki : Peki , Allah’ın arzı geniş değil mi idi ? Ordan göç edeydiniz. İşte onların durağı cehennemdir, orası ne kötü bir gidiş yeri dir. “

Nisa : 97.Ay.



“ Nefislerine zulmederken meleklerin canlarını aldığı kimseler – ölümü görünce - teslim olurlar ve : ” Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk derler “ Melekler : “ Hayır. Allah sizin yaptıklarınızı biliyor. Bu sebeple, içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarına girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür. “

Nahl : 28.29.Ay.



“ Melekler, iyi insanlar olarak canlarını aldığı kimselere de “ Selâm size, yaptıklarınıza karşılık cennet’e girin derler. “

Nahl : 32.Ay.



“ Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra doğru olanların üzerine melekler iner : “ Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennet’le sevinin, biz dünya hayatında da, ahiret hayatında da sizin dostlarınızız ” derler “



Fussilet : 30.31

Bu ve emsali, Ayeti kerimeler gösteriyor ki, insanın ölüm anı, - yani ruhunun alınması - , onun gidişatına uygun olacaktır…



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 8 : Ölüm anında insana gideceği yeri gösterilirmiş, bu doğru mu ?



Cevap … 8 : Evet doğrudur… Allah resûlü s.a.v şöyle buyurur : Ölünün dünyadan alakası kesildiği zaman ona cennetlikmi yoksa cehennemlik mi olduğu gösterilir…”

Tirmizi : 2.C .1078. N



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 9 : Kabirde sorgu meleklerinin kulu nasıl sorgulayacakları hususunu deliller çerçevesinde anlatır mısınız ?



Cevap … 9 : Rasulullah s.a.v’in haber verdiği gibi kul kabrine konul-duktan sonra, sorgu melekleri tarafından Rabb’i, dini ve Nebisi hakkında sorguya çekilecektir.



Allah resûlü s.a.v‘in bu husustaki sözlerine gelince ; O şöyle buyurmaktadır :



” Mümin kul. Dünyadan ayrılarak ahirete yönelmek üzere bulunacağı zaman ona beyaz yüzlü melekler inerler. Yüzleri güneş gibidir. Yanların da cennet kefenlerinden bir kefen cennet kokularından bir koku vardır. Ondan, gözün gördüğü uzaklıkta otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve yanı başına oturur. Ona , “ Ey güzel Ruh. Mağfiret ve Hoşnutluğa Çık ” diye seslenir. Ruh , su içerken damlanın ağızdan kaydığı gibi çıkar.Onu alır almaz, diğer melekler bir an bile onu elinde bekletmeden yanlarında getirdikleri kefene ve kokulara sarıp sarmalarlar.Bu ruh yeryüzünde bulunan en güzel misk kokusu gibi bir koku salar etrafına. Onu göğe yükseltirler. Uğradıkları bütün melekler bu güzel kokunun ne olduğunu sorarlar, onlarda falan oğlu falan dır der ve dünyada ki en güzel isimlerinden biriyle anarlar. Dünya semasına varırlar. Ondan kapılarını açmasını isterler, kapı açılır. Her semâdaki mukarreb melekler onu diğer semaya yolcu ederler. Nihayet yedinci semaya varırlar. Allah,” Kulumun kitabını illiyine yazın ve yeryüzüne geri gönderin, onları topraktan yarattım, ona iade ediyorum ve tekrar ondan çıkaracağım “ der. Ruhu cesedine döner ve iki melek gelerek onu kabrinde oturturlar.



Ve ona : Rabbin kim ? derler. Oda Rabbim Allah der. Ona Dinin nedir ? derler. O da : din’im İslâm’dır der. Bu sefer ona : Şu içerinizden size gönderilen adam kimdir ? derler. O, Allah’ın resûlüdür der. Ona, Onun Allah’ın resulü olduğunu nerden bildin ? derler. Oda, Allah’ın kitabını okudum ona inandım ve tasdik ettim, der. İşte bu, yüce Allah’ın “ Allah inanları dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde sabit tutar, zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar. ” buyruğudur.



Resulullah s.a.v devamla şöyle buyurur ; semadan bir nidacı şöyle seslenir : Kulum doğru söyledi. Ona cennetten bir döşek döşeyin, ona cennet’ten bir kapı açın ve ona cennet elbisesi giydirin artık, ona cennetten rahatlık ve en güzel kokular gelir. Ve onun kabri, gözünün görebildiği kadar genişler . ”

Ebu Davud .5.4753.N



“… Bundan sonra ona, güzel yüzlü, hoş kokulu bir adam gelir ve : Sana güzel bir müjde var. Bu sana daha önce va’dedilen bir gündür, der. Salih kul ona : Sen kimsin ? yüzün, hayır getiren bir kimsenin yüzüne benziyor, der. O da “ Ben senin Salih amelinim ” der. Salih kul bu sefer : Rabbim kıyameti kopar ki malıma ve ehlime bir an önce döneyim ” der.



“ Artık bu kimsenin kabri yetmiş arşın genişletilir ve aydınlatılır. Ona : “ yat uyu ” denilir. O, aileme gidip haber vereyim mi ? der Ona tekrar uyumasını söylerler. Ancak en sevgili yakını tarafından uyandırılan damat gibi Allah onu yatağından diriltinceye kadar yatar uyur…… “



Tirmizi : 2.1077. N



Bu mü’minin ruhu, bir kuş olup cennet ağaçlarından beslenir ve ölümden sonra o ruh cesedine geri dönünceye kadar orada kalır.

Nesei : 4.c.2075.N



Kâfir kişiye gelince, dünyadan ayrılıp ahirete yöneleceği zaman, siyah yüzlü ve ellerinde kıldan dokunmuş elbise bulunan melekler gelir ve onun gözünün alabildiği uzaklıkta otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve başucunda oturur. Sonra ona : “ Ey kötü ruh, Allah’ın azab ve gazabına çık ” diye seslenir. Can bütün organlara yayılır. Islak bir yün yapağı-sından şişin - veya çalının - çekilip çıkarıldığı gibi onun canı öyle alınır. Bütün damar ve kasları kopar. Onun ruhunu alır almaz melekler hemen onun elinden onu alır ve kıldan olan pis elbisenin içerisine koyarlar. O ruhtan, yeryüzünün en kokuşmuş leşinden çıkan koku gibi pis bir koku yayılır. Onu göğe doğru çıkarırlar. Uğradıkları bütün melekler : “ Nedir bu pis koku ? ” derler. Onlar’da : Falan oğlu falan, der ve dünya da anıldığı en çirkin isimle anarlar. Dünya semasına gelirler ve kapının açılmasını isterler, ama kapı açılmaz. Burada Resulullah s.a.v şu Ayeti kerimeyi okudu :



“…Doğrusu, Ayet’lerimizi yalan sayıp onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapıları açılmaz, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe de cennet’e giremezler. İşte suçluları böyle cezalandırırız biz. “ “ Araf : 40 “



Sonra yüce Allah : “ Kitabını siccin’e - yani aşağıların aşağısına - yazın ” buyurur. Ve o pis ruh aşağıya atılır. Resulullah s.a.v tekrar şu ayeti kerimeyi okudu :



“ Allah’a ortak koşan kimse, tıpkı gökten düşüpte kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer. “ “ Hac : 31 “



Bu ruh cesedine geri döner ve iki melek gelip onu kabrinde oturturlar. Ona : Rabbin Kim dir ? derler. O, “ hı, hı, bilmiyorum der. Dinin nedir ? O “ hı,hı bilmiyorum ” der. Peki şu adam - yani Muhammed - hakkında ne derdin ? diye tekrar sorarlar o’da bilmiyorum. Ben sadece insanların onun hakkında söyledikleri sözü söylüyordum ” der. Ona, “ anlamadın ve uymadın öylemi ? ” deyip sonra, ensesine demir bir balyozla öyle bir vururlur ki, bunun feryadını insanlar ve cinlerden başka yeryüzünde her şey işitir.



Nihayet ona çirkin yüzlü ve pis kokulu bir adam gelir ve “ sana kötü bir müjde, işte bu sana daha önce söylenen amelindir ” der. O ; “ Kimsin sen ? ” Yüzün, hayır getirmeyen birinin yüzüne benziyor” der. O da ; “ Ben senin kötü amelinim ” diye cevap verir. Bunun üzerine üç defa . “ Rabbim kıyameti koparma der.”



Beyhaki Azabul Kabir 28.S – Hakim : 1/37 - Ahmed : 4/288 -18063.N



Artık kabir onun için resulullah s.a.v’in diğer bir hadisinde buyrulduğu gibi : Kaburgalarını birbirine geçirecek şekilde daraltılır. İşte bu yüce Allah’ın : “ Kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır………” “ Taha : 124 “ buyurduğu şeydir.



Ebu Davud :5.c.4753.N - İbni Kesir :10.C.5279.S



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 10 : Kafir veya Müslüman olarak ölen bir kimsenin kabir hayatı aynı mıdır, bunu deliller çerçevesinde anlatır mısınız ?



Cevap … 10 : İster kafir olarak ölsün ister Müslüman olarak ölsün, bu iki kimse için artık ikinci bir hayat dediğimiz “ berzah alemi ” başlar…. Yani kabir hayatı…



Ey insan ! unutmaki kabir hayatı dediğimiz bu olay, insanın dünyadaki yaşantısına uygun bir hayat olacaktır….. Bir hadisi şeriflerinde :



“ Allah resûlü s.a.v şöyle buyurmaktadır : Kabir, ahiretin konak yerlerinden ilk konak yeridir. Eğer insan ondan kurtulursa gerisi onun için daha kolaydır. Şayet kurtulamazsa, gerisi daha ağırdır ” ve tekrar şöyle buyur-dular : “ Her ne korkunç manzara gördüysem, kabir ondan daha kor-kunçtur. “

Tirmizi : 4.C.2410.N - İ.Mace :10.C.4267.N



Diğer bir hadislerinde : Allah resûlü s.a.v şöyle buyurdular : Eğer ölülerinizi defn etmemeniz endişesi olmasaydı, kabir azabından sizlere işittirmesi için muhakkak Allah’a dua ederdim. “

Müslim : 8.C.2868.N



Ve yine Allah resûlü s.a.v şöyle buyurur : Ölünün dünyadan alakası kesileceği zaman – kabirdeki - oturma yeri kendisine gösterilir. Cennet ehlinden ise, cennet ehlinden olarak, Cehennem ehlinden ise cehennem ehlinden olarak gösterilir. Ve sonra Allah, “ Kıyamet gününde seni mahşere kaldırıncaya kadar oturma yerin işte burasıdır.” buyrulur. “



Tirmizi : 2.C.1078.N



İnsanın ahirete yolculuğundaki varacağı bu ilk konağın, ya rahat edeceği bir konak, ya da ızdırab çekeceği bir konak yeri olacağı unutulmamalıdır……



İşte bundan dolayıdır ki Allah resûlü s.a.v kabir azabından sık sık Allah’a sığınmış ve ümmetine de bu konuda emirler vazetmiştir………… Çünkü, insan - bırakın kafir ve munafığı - tevhid ehli dahi olsa, bir takım günahlarından dolayı bu konakta sıkıntılar çekebilir.



Hatta Allah resûlü s.a.v’in şu hadisi şerifi gösteriyor ki her insanın mutlaka tadına bakacağı bir kabir sıkması vardır.



“ … O şöyle buyurmaktadır : Kabrin muhakkak ki şiddetli bir sıkıştırması vardır. Eğer ondan kurtulacak olan olsaydı, Sâd b.Muaz olurdu. “



Ahmed : 6/55-98 - C.Sağir : 3.1327 - Heysemi : 3/46.4255.N - S.Sahiha : 1695.N



Bu da neyi gösteriyor ey müslüman ? ….. Bu gösteriyor ki , insan tevhid ehli dahi olsa, yaşantısındaki bazı günahlarından dolayı, Allah onu dilerse kabrinde cezalandırır…



Bu konuda Allah resulü s.a.v şöyle buyurur :



“ İdrardan korununuz, çünkü kabir azabının geneli ondandır.”



Dâre Kutni : 1/127 - El-İrva : 1/310-280 N



“ … Peygamber s.a.v iki kabrin yanından geçerken şöyle dedi : Bu iki kabrin sahipleri azap olunuyorlar. Halbuki bu azabları büyük bir şeyden dolayı da değildir. Bunlardan biri koğuculuk eder di, diğeri de idrarından sakın-mazdı…… “

Buhari : 3.C.1300.S - İbni Mace : 1.C.347.N

“ …. Ve yine Allah resulü s.a.v’in haber verdiği gibi : Ölen bir kimsenin borcundan dolayı azap gördüğü ve akrabası tarafından bu borç ödenince “ işte şimdi onun derisi serinlemeye başladı ve borcu ödendiği içinde azap kaldırılmış oldu. “



Hakim : 2/58 - K.Cenaiz :14 - Tayalisi : 1673 - Heysemi : 3/39 - Ahmed :3/333



Kâfirin kabir hayatına gelince, elbetteki bu kimsenin kabir hayatı, inanan bir kimsenin kabir hayatından çok farklı bir şekilde olacaktır.



Allah’u Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır :



وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى



“ Kim de benim zikrimden yüz çevirirse onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet günün dede onu kör olarak haşrederiz. “

Taha : 124



Bu Ayetin tefsiri ile alakalı bir hadislerinde Allah resûlü s.a.v şöyle buyurur :

“…. Onun için dar bir geçim vardır..” buyruğu, “ Kabir azabıdır ” dır.



İbni Kesir : 10.C.5279.S

Yine bir Ayeti Celile de şöyle buyrulur :



“ Fravun ailesine azabın en kötüsü kuşattı. Sabah akşem ateşe sunu-lurlar. Kıyamet koptuğu gün de,fravn ailesini azabın en çetinine sokun denilir. “

Mümin : 45 - 46



“ … Allah resûlü s.a.v yine bir hadislerinde şöyle buyurur : Yahudi kabilesi, kendi kabirleri içinde azab olunuyor.”

Buhari : 3.1299.S - Müslim : 8. 2869.N



Bütün bunlar gösteriyorki, kâfirin kabir hayatı çok şiddetli ve çok korkunç manzaraların yaşandığı bir hayat olacaktır…



Allah’u Azze ve Celle bütün tevhid ehli muvahhidleri kabir azabından korusun…..



Soru … 11 : Kıyametin kopuşu ve yeniden diriliş konusunda kısaca da olsa bir şeyler anlatır mısınız ?



Cevap … 11 : Kabir hayatından sonra artık, korkuların en büyüğü, sarsıntıların en şiddetlisi ve günlerin en sonu ve acılısı olan kıyamet vuku bulacaktır… Rabbul izzet bunun dehşetini şöyle dile getiriyor :



“ Sur’a üflendi , işte bu, size önceden anlatılan o tehdit günüdür. “



Kaf : 20



“ O büyük gürültü gelince, kişi o gün kardeşinden anasından, baba-sından, karısından ve oğullarından kaçar. “

Abese : 33-34-35-36



“ O gün gök bir çalkalanış çalkalanır, dağlar bir yürüyüş yürür ki. “



Tûr : 10 -11



Güneşin dürülüp söndüğü.Yıldızların dökülüp karardığı. Dağların yürütüldüğü. Gebe develerin başıboş bırakıldığı. Vahşi hayvanların bir araya getirildiği. Denizlerin kaynatıldığı… Gökyüzünün yerinden oyna-tıldığı. Cehennemin alevlendirildiği ve cennetinde yaklaştırıldığı zaman her insan, ahirete hangi amelleri hazırlayıp getirdiğini mutlaka bilecektir.



Tekvir : 1- 6…….11-14



“ Ey Muhammed ! sana dağlar hakkında sormaktadırlar. Onlara deki : Rabbim onları kıyamet günü un ufak edecektir. Yerlerini de çırıl çıplak ve dümdüz bırakacaktır. Artık orada ne bir çukur ve ne de bir tümsek göre-bileceksin. “

Taha : 105-106-107



Artık Allah’u Azze ve Celle bundan sonra, her kesin ne yapıp önden gönderdi ise, onun karşılığı vermek için insanları kabirlerinden ayağa kaldı-racaktır… Yani, diriliş ve hiç kimseye zerre kadar haksızlığın yapılmayacağı o büyük hesap günü… Rabbimiz şöyle buyurur :



“ O gün Sûr a üflenince, kabirlerinden çıkıp Rabb’larına koşacaklardır. Ve diyeceklerdir ki : “ Vay bize ! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı ? ” İşte bu rahmanın va’dettiği ve peygamberlerinin de dosdoğru söyle-dikleri yeniden dirilme günüdür.”

Yasin : 51.52



“ O çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün insanlar gözleri düşkün kabirlerinden çıkarlar ; ki tıpkı yayılan çekirgeler gibi. o gün boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlar. “



Kamer : 6-7- 8



“ O gün mahşere çağırana uyarlar ; ondan hiç sapma imkanı yoktur. Rahman için sesler kısılmıştır, O an fısıltıdan başka bir şey işitemezsin. “



Taha : 108



“ O gün insan : “ Kaçacak yer neresi ? ” der. Hayır, o gün sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer ancak rabbinin huzurudur. O Zaman insanın yapıp öne sürdüğü ve yapmayıp ta geriye bıraktığı her şey kendisine haber verilecektir. “

Kıyame : 10-11-12-13



“ Evet - O gün insanlar, ayrı ayrı gruplar halinde - yüce divana - çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin. Artık kim zerre kadar hayır yapmış ise onu görecek ve yine her kim zerre kadar şer yapmış ise onu da görecektir. “

Zelzele : 6-7- 8



“ Kıyamet günü adalet terazilerini kuracağız. Bu itibarla hiçbir nefis, hiçbir şekilde haksızlığa uğramayacaktır. Ameli bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getirir - ve karşılığını veririz - Hesap gören olarak biz yeteriz. “

Enbiya : 47



“ Ve sizler O gün üç sınıf olacaksınız. Sağcılar, Solcular ve önden gidenler. Yani sabikunlar.

Amel defterleri sağ tarafından verilen o sağın adamları, ne mutludurlar onlar.

Amel defterleri sol tarafından verilen o solun adamları, ne bedbahttırlar onlar.

Ve O, inançta ve amel de önde giden sabıklar. Onlar ki, Allah’a yaklaştırılanlardır.



Onlar nimet cennet’lerindendedirler. Çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerdendir. Onlar, mücevherlerle işlenmiş sedirler üzerindedirler. Onların üzerlerinde - kendilerine verilmiş eşlerle - karşılıklı otururlar. Ve çevrelerinde de ebedileştirilmiş gençler dolaşırlar, ellerinde şarap kayna-ğından doldurulmuş testiler ve kadehlerle.



O şarap ki ; ondan ne baş ağrır ve ne de sarhoşluk olur. Beğendikleri meyveler. Canlarının çektiği kuş etleri, iri iri gözlü hûriler, ki saklı inciler gibi.

- İşte bunlar - yaptıklarına karşılık olarak o önde giden sabıklara verilen nimetlerdir.



Onlar orada ne boş bir söz ve ne de günaha sokan çirkin bir laf işitmezler. Onların duydukları söz, sadece ; “ Selâm ” sözüdür.



Ve sağın adamları. - Bilirmisiniz - kim o sağın adamları ? Onlar ; Diken-siz kirazlar, dalları meyvelerle dolu muz ağaçları, uzanmış gölgeler, fışkıran sular, arkası kesilmeyen ve yasaklanmayan meyvelerin bulun-duğu cennetler de, yükseltilmiş döşekler üzerindedirler.



Biz oradaki kadınları - sağcılar için - yeniden hazırladık. Onları, bakireler ve eşlerine sevgiyle bakan yaşıtlar kıldık. Bunların da çoğu öncekilerden birazı da sonrakilerdendir.



Ve o solun adamları. - Bilirmisiniz - kim o solun adamları ?. onlar : Delikcilere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde. Kara dumandan bir gölge altında ki, o gölgenin ne serinliği ve nede faydalı bir tarafı vardır. Çünkü onlar bundan önceki dünya hayatlarında refah içerisinde şımarıp, büyük günahlarda ısrar ediyorlardı.



Ve diyorlar ki : “ Biz öldükten , toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı yeniden dirilteceğiz ? önceki atalarımızda mı ? .

Vakıa : 7 den 48 e kadar



İşte böylece Allah resûlü s.a.v’in de buyurduğu gibi : Kim hangi hal üzere öldüyse, Allah o kimseyi öldüğü o hal üzere diriltecektir.



Camiu’s Sağir : 3.3753.N

Ve karşılığını da o hali üzere verecektir……



Öyleyse ey gafil insan, Rabbinin şu buyruklarını aklından çıkarmadan. Bir gün sona erecek olan bu hayatında inancına, itikadına ve amellerine çok dikkat etmelisin…



“ Ey İnsanlar ! Allah’tan geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmezden önce, Rabbinizin çağrısına icabet edin. Çünkü o gün ne sığınacak bir yeriniz var ; ne de inkâra çareniz var. “

Şûra : 47



“ Öyle bir günden sakının ki , o gün Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazanmış olduğu tastamam verilecek ve kimseye asla haksızlık edilmeyecektir. “

Bakara : 281



“ Ey İnsanlar ! Rabbinizden korkun. Babanın çocuğunun cezasını çekemeyeceği, çocuğununda babasının cezasını çekemeyeceği o günden çekinin. - Unutmayın ki - Allah’ın va’di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın.Ve o şeytan, sakın sizi Allah hakkında kandır-masın. “

Lokman : 33



Soru … 12 : Haşr günü ne demektir, bunu deliller çerçevesinde izah eder misiniz ?



Cevap … 12 : Haşr denilen olay, mahlukatın tekrar diriltilip kabirlerinden çıkışından sonra meydana gelecek toplanma günüdür.



O gün ; Rabbimizin kerim kitabında buyurduğu şu gündür :



“ Muttakileri binek üzerinde ikram ile Rahman’a götürdüğümüz ve suçlu-ları da yaya ve susuz olarak cehenneme sevk ettiğimiz gün...... dür “



MERYEM : 85 – 86



Haşr meydanı, halkın kendi aralarındaki haklarının alınıp verilmesi için o büyük mahkemenin kurulacağı toplanma alanıdır…… İnsanlar dirildikten sonra Allah c.c meleklere emreder, onlar insanları mahşer yerine getirirler.



Onların mahşere getirilirken halleri, ilk yaratıldıkları günde olduğu gibi sünnetsiz, çırılçıplak ve yalın ayaktır.



“ … Aişe r.a nın rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur : Sizler yalın ayak, çırılçıplak ve sünnetsiz olarak haşr olunacaksınız. Aişe r.anha dedi ki : Ya Rasulallah, insanlar birbirlerine bakmazlar mı ?. Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Ya Aişe, durum insanların birbirlerine bakınmalarından daha şedit ve çetindir. “



Buhari : 6527.Ter : 6441- Müslim : 2859/56



“ … İbni Abbas r.a şöyle demiştir : Rasulullah s.a.v bizim aramızda ayağa kalkarak bir hutbe irat etti ve dedi ki : Şüphesiz sizler yalın ayak, çırılçıplak sünnetsiz olarak haşr olunacaksınız. Sonra “ ilk yaratmaya başladığımız gibi onu iade ederiz. Bu üzerimize bir va’dtir, biz bunu mutlaka yapacağız “ “ ENBİYA : 104 “ Ayetini okudu. “

Buhari : 3349.Ter : 3142- Müslim : 2860/58



HESABA ÇEKİLME VE AMELLERİN KARŞILIĞININ ALINMASI



Evet ey zayıf ve cılız insan ! Unutmaki Ahiret gününde herkes işlediği amellerin karşılığını alacak ve hiç kimseye zerre kadar zulmedilmeyecektir… İman edip salih amel işleyenler Allah’ın mağfiret ve cennetini elde edecekler, iman etmeyip çirkin işlerle meşkul olanlar da Allah’ın gazabına ve cehen-nemine duçar olacaklardır….



Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :



“ O gün Allah, onlara hak ettikleri cezayı tam olarak verir ve onlar da bilirler ki Allah apaçık haktır. “

NUR : 25



“ … Ebu Zerr r.a dan. Nebi s.a.v buyurdular ki : Yüce Allah şöyle buyuruyor : Ey kullarım ! Bunlar sadece sizin amellerinizdir ki ben onları sizin için sayıyor ve muhafaza ediyorum. Sonra onların karşılığını, size noksansız olarak veririm Bundan dolayı herkim hayır bulursa hemen Allah‘a hamd etsin. Herkim de onun gayrı bir şey bulursa, o da sadece kendini kınasın ve ayıplasın. “

Müslim : 2577 / 55 .n



Ey insan ! unutmaki bütün kullar Rab’lerine arz olunup adil bir şekilde muhakeme edilip hesaba çekileceklerdir. Onların lehine ve aleyhine hüccetler ikame edilecektir… Bundan sonra herkes işlediği amellerinin salih veya fasit olduğunu kendi gözüyle görecektir…. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır :



“ O gün - hesap için Allah’a - arz olunursunuz. Sizden hiç kimse gizli kalmaz. “

HAKKA : 18



“ O gün Hepsi saf saf Rabb’ine arz olunmuşlardır ….. “

KEHF : 48



“ Rabbine and olsun ki onların hepsine yaptıklarından soracağız. “



HİCR : 92



“ … Adiy İbn Hatim şöyle dedi : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Sizden her biriyle Allah konuşacaktır. Allah ile kendi arasında tercüman da olmayacaktır. Sonra o kimse bakar fakat önünde hiçbir şey göremez. Sonra önüne bakar, kendisini ateş karşılar. Öyleyse sizden herkim yarım hurmayla dahi olsa nefsini ateşten korunmaya çalışsın. “



Buhari : 6539 - ter : 6451 – Müslim : 1016 / 66-67 - Nesei : 2551 – 2552 - Ahmed : 18274



AMEL TEFTERLERİNİN VERİLMESİ



Bilindiği gibi kulların Allah’a arz olmasının sebebi, amellerinnin salih veya fasit olması yönünden ortaya çıkması içindir….Yani herkes dünyada yaptığı amellerini orada yazılı olarak karşısında bulacaktır. İslam buna ; kulların amel defterleri diyor. Kullar amellerinden dolayı hesaba çekilirlerken bu defterleri beraberlerinde olacaktır….. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır :



“ Her insanın - amel - kuşunu boynuna doladık. Kıyamet günü önüne, kendisi için açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız. Kendisine : kitabını oku, bu gün nefsin hesaba çekici olarak sana yeter, denir. “

İSRA : 13 – 14



“ Kitap - yani amel defteri - ortaya konmuştur. Onun içindekilerden korkarak suçluların : “ Vay bize, bu kitaba da ne oluyor ki, ne küçük ne büyük hiçbir şey bırakmıyor ; her şeyi sayıp döküyor,” dedik-lerini görürsün. Onlar yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Rabb’in kimseye zulmetmez. “

KEHF : 49



“ Kimin kitabı sağından verilirse o kolay bir hesaba çekilecektir ve sevinçli olarak ehline dönecektir. Kimin kitabı da arka tarafından verilirse o ölümü çağıracaktır ve alevli bir ateşe girecektir. Çünkü o - dünyada iken - ailesi arasında çok sevinçli idi. 0 hiç Rabb’ine dönmeyeceğini zannediyordu. Hayır - asla zannettiği gibi değildir ; bir gün Rabb’ine elbette dönecektir ve - Rabb’i onu görmektedir. “

İNŞİKAK : 7 – 15



“ Kitabı sağından verilen : “ Alın kitabımı okuyun, ben zaten kitabımla karşılaşacağımı umuyordum “ der. Artık o hoşnut edici bir hayatın için-dedir. “

HAKKA : 19 – 20 – 21



Kitabı sol tarafindan verilen ise : “ Keşke bana kitabım verilmeseydi, şu hesabımı hiç bilmemiş olsaydım, keşke ölüm işimi bitirmiş olsaydı “ der.



HAKKA : 25 – 26 – 27



O gün kulların ellerine verilipte okuyacakları amel defterleri, meleklerin kulların dünyada iken işlediği amellerin yazılı bulunduğu divandır.



Kulların dünyada iken işlediği amelleri yazan meleklere iman etmek de itikada taalluk eden meselelerdendir….. Kiramen katibin dediğimiz bu melekler, bizim amellerimizi yazıp muhafaza etmekle görevlidirler. Bu mesele meleklere iman kısmında açıklanmaktadır.



AMELLERİN TARTILMASI



Artık bundan sonra adalet terazileri kurulur ve amellerin tartılması başlar… Rabbimiz şöyle buyuru :



“ Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Hiç kimseye asla bir haksızlık yapılmaz. - insanın yaptığı - bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz. Hesap gören olarak biz yeteriz. “

ENBİYA : 47



“ 0 gün tartı tam doğrudur. Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır. Kimin de tartıları hafif gelir se, işte onlar da Ayet’lerimize zulmetmesinden dolayı kendilerini zarara sokanlardır. “

A’RAF : 8 – 9



“ Her kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür. Her kim de zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu da görür. “

ZİLZAL : 7 – 8

“ Nihayet oraya vardıklarında kulakları, gözleri, derileri yaptıkları ameller hakkında onların aleyhine şahitlik ederler. Derilerine derler ki : “ Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz ? “ Derileri der ki : Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu..... “

FUSSİLET : 21



“ O gün ağızlarını mühürleriz, elleri bize söyler, ayakları yaptıklarına şahitlik eder. “

YASİN : 65



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 13 : Havz konusunda biraz bilgi verir misiniz ?



Cevap … 13 : Ahiretle ilgili iman edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de ; Resulullah s.a.v’in haber verdiği gibi ; mesafesi Eyle ile Aden arası mesafeden daha geniş, suyu kardan beyaz, tadı bal gibi olan, sütten daha leziz, bardakları ise yıldızların sayısınca olan havuz konusudur…..



Rasulullah s.a.v’in havuzu ile ilgili hadisler mütevatir derecesinde olan haberlerdir…. Onları rivayet eden sahabelerin sayısı otuz kadar vardır. Havuzla ilgili hadislerin hepsini burada zikretmek bir hayli yer tutacağından dolayı biz bir kaçını zikretmekle iktifa edelim inşaallah…



“ … Abdullah b. Amr r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Benim havuzumun genişliği bir aylık mesafedir. Onun suyu sütten daha beyaz, kokusu miskten daha hoştur. Bardakları da semanın yıldızları kadar çoktur. Kim ondan içerse o kimse bir daha susamaz. “



Buhari : 6579-Ter : 6477 - Müslim : 2292 / 27.n



“ … Ukbe b. Amır r.a’dan. Nebi s.a.v şöyle buyurdu : Ben sizin içinizde havuza ilk ulaşan kimse olacağım ve sizin için şahitlik edeceğim. Vallahi ben şu anda havuzuma bakıp onu görüyorum. Şüphesiz bana yeryü-zünün anahtarları verilmiştir. Vallahi ben, benden sonra sizin şirke dönmenizden korkmam ; fakat ben sizin bu hazineler hakkında birbi-rinizle yarışa girip didişmenizden korkarım. “



Buhari : 6590 –Ter : 6483 - Müslim : 2296/30.31



“ … Enes r.a dan Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Ashabımdan bir takım insanlar havuz başında benim yanıma geleceklerdir. Ben onları görüp tanıdığım zaman, onlar benim önümden çekilip götürülürler. Ben derim ki : Onlar benim ashabımdır. Görevli melekler bana der ki : Sen onların senden sonra neler ihdas ettiklerini biliyor musun ? . “



Buhari : 6582 –Ter : 6478.S

“ … Sehl b. Sa’d r.a dan Nebi s.a.v şöyle buyurdu : Ben sizin havuz başında öncünüzüm. Benim yanıma gelen ondan içer, ondan içen kimse de bir daha susamaz. Şüphesiz yanıma benim kendilerini tanıdığım, onların da beni tanıdığı bir takım kimseler gelecek. Sonra benimle onların arasına bir engel konur. Ben : “ Onlar bendendir “ derim. Bana denir ki : “ Sen onların senden sonra neler ihdas ettiklerini biliyor musun ? . Ben de derim ki : Benden sonra dinde - bid’at çıkararak - değiştirme yapanlar benden uzak olsunlar, uzak olsunlar. “



Buhari : 6583 –Ter : 6479 – 6480 - Müslim : 2295 / 29



“ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kıyamet günü benim yanıma ashabımdan bir zümre kimseler gelecek, onlar benim havuzumdan geri döndürülüp kovulacaklardır. Ben de diyeceğim ki : Ya Rabb, onlar benim ashabımdır. Allah buyurur ki : Senden sonra onların nasıl bidatler çıkardıklarından senin bilgin yoktur. Kuşkusuz onlar, senden sonra arkaları üzere dönüp gerisin geri dinden çıkmışlardır. “



Buhari : 6585 – Ter : 6480 - Müslim : 2290 / 27



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 14 : Sırat köprüsü konusunda biraz bilgi verir misiniz ?



Cevap … 14 : Bilindiği gibi Sırat ; hesap ve mizandan sonra insanların üzerinden geçmesi için cehennem üzerine kurulan bir köprünün adıdır…. Rasuller de dahil bütün insanlar o köprüden mutlaka geçecektir. Kişinin mümin, müşrik, kafir, munafık, salih, fasık gibi vasıflarda olması sıratı geçme hususunda eşittir.



Ancak bu konuda bir fark var ki, o da ; dünyada iken hak dinin gereği olan amelleri yaparak sırat-ı müstakim üzere olan kimseler, ahirette sırat üzerinde ayakları kaymadan geçeceklerdir.



Bu dünyada sırat-ı müstakimden ayrılıp dinin gereklerini yapmayanlar ise, ahirette ki sırat üzerinden geçemeyecek ayakları kayıp cehenneme yuvarlana-caklardır.



Hadisi şeriflerde haber verildiği gibi ; herkes amellerine göre bir hızla sırat köprüsünden geçecektir….



“ … Ebu Hureyre r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : “..... Cehennemin tam ortasına sırat kurulur. Ümmetimle beraber onun üzerinden ilk geçen ben olacağım. 0 gün rasullerden başka hiç kimse konuşmaz. Resullerin o gün yapacağı konuşma ise : Ey Allah selamet ver ! Ey Allah selamet ver ! demek olacaktır. Cehennemin üzerinde sa‘dan dikenleri gibi çengeller vardır. Siz sa‘dan dikenlerini hiç gördünüz mü ? Sahabeler : Evet Ya Rasulallah gördük, dediler. Rasulullah s.a.v : İşte o çengeller sa‘dan dikenleri gibidir. Ancak onların ne kadar büyük olduğunu Allah bilir. 0 çengeller insanları kötü amellerinden dolayı kapıp alırlar. İnsanlardan kimi ameli sayesinde düşmeden kalabilen mümin, kimi de cezalanmış olan, sonra kurtuluşa ulaşacak kimselerdir......... “

Müslim : 1.c.182.n



Bu hadiste zikredilen sırat üzerindeki geçiş Kur’an’da uğrama şeklinde ifade edilmiştir. Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır :



“ Sizden herkes şüphesiz oraya uğrayacaktır. Bu, Rabb’inin üzerine aldığı kesin bir hükümdür. Sonra muttakileri kurtarırız ve zalimleri diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız. “

MERYEM : 71 – 72



Yeri gelmişken burada bir noktanın izah edilmesi faydalı olacaktır inşallah….



“ … Rasulullah s.a.v Bedir ve beyatı rıdvanda bulunan ashabı hakkında : Bedir ve Hudeybiyeye - iştirak edip – şehid olanlardan hiç birisi ateşe girmeyecektir, buyurunca, Hafsa : Ya Rasulallah, Allah-u Teala :



“ Sizden herkes şüphesiz ki oraya uğrayacaktır. Bu Rabb’inin üzerine aldığı kesin bir hükümdür. “



buyurmuyor mu ? dedi. Rasulullah s.a.v : Fakat ondan sonra Allah-u teala : Sonra muttakileri kurtarırız ve zalimleri diz üstü çökmüş olarak bırakırız. buyurmuştur, diye karşılık verdi.



Ahmed : 27110-14784 - Ebu Davud : 4653 - Tirmizi : 3860 - İbni Hibban : 4802



Ayeti celiledeki “ Sizden herkes şüphesiz oraya uğrayacaktır “ ifadesinde herkesin cehenneme gireceği anlaşılmaz.



Zikri geçen hadislerde açıklandığı gibi sırat cehennemin üzerinde olup herkesin oradan geçmesi, insanların cehenneme uğraması manasında anlatılmıştır, değilse illa da oraya girmesi manasına gelmez bu.



Bilinmesi gereken hususlardan bir tanesi de ; sıratı geçip oradan kurtulan müminlerin cennet ve cehennem arasında hak sahiplerine haklarının iadesi için bekletilmeleri hususudur…. Bu konuda ;



“ … Rasulullah s.a.v şöyle buyurmaktadır : Kıyamet günü mü’minler - sıratı geçip - ateşten kurtulurlar ve cennetle cehennem arasında bir köprü üzerinde bekletilirler.Orada dünyada iken aralarında meydana gelmiş haksızlıklar için kısas yapılır. Haksızlıklardan arınıp tertemiz oldukları zaman onlara cennete girmelerine izin verilir. Muhammed’in nefsi elinde olan Allah‘a yemin ederim ki o müminlerden her biri cennetteki makamına dünyadaki meskeninden daha doğru yolu bulur. “



BUHARİ : 6535 – TERC – 6448.S



“ … Ebu Hureyre r.a’dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kimin yanında kardeşinden haksız alınmış bir şey varsa bundan dolayı hak sahibiyle helalleşsin. Ahirette hiçbir dinar ve dirhem yoktur. Kardeşinin hakkı için kendi hasenelerinden alınmadan önce dünyada iken onunla helalleşsin. Ahirette zalimin - haksız yere aldığı - hakkı karşılayacak hasenatı bulunmazsa kardeşinin kötülükleri alınır ve o zalimin üzerine atılır. “



Buhari : 6534 –Ter : 6447 - Ahmed : 9621-10578 - Beğavi : 3978



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 15 : Cennet ve Cehenneme iman konusu, ahirete iman konusu içerisindemidir, bu konuda biraz bilgi verir misiniz ?



Cevap … 15 : Ahirete imanın içerinde olan en önemli konulardan bir tanesi de ; Cennet ve cehenneme imandır.



Cennet ve cehenneme iman ; onların yaratılmış mahlukattan birer mahlukat ve şu anda da mevcut olduğuna ; insan ve cinlerin ebedi dönüş yerleri olup, cennet Allah’ın dostlarının, cehennem ise İblis ve yandaşlarının yurdu olduğuna itikat etmektir.



Aynı zamanda Cennet ve cehennemin ebedi olup yok olmayacağına itikat etmekte, yine ahirete imanın içerisinde olan şeylerdendir…. Rabbimiz kerim kitabında cehennemle alakalı olarak şöyle buyurmaktadır :



“ Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun...... “

TAHRİM : 6



“ ..... Yakacağı insanlar ve taş olan ve kafirler için hazırlanan o ateşten korunun. “

BAKARA : 24



“ … Ebu Hureyre r.a dan rivayet edildiğine göre Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Sizin şu - dünyadaki - ateşiniz var ya, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçasıdır. Sahabelerden dediler ki : Ya Rasulallah, azap için dünya ateşi dahi yeterlidir. Rasulullah s.a.v tekrar şöyle buyurdu : Cehen-nem ateşi, dünya ateşine altmış dokuz derece daha fazla hararetli kılındı. Bunlardan her birinin sıcaklığı dünya ateşinin sıcaklığı gibidir. “



Buhari : 3265 –Ter : 3064.S



“ … Numan b. Beşir r.a şöyle dedi : Ben Nebi s.a.v’den işittim şöyle buyuru-yordu : Kıyamet gününde cehennem ehlinin azapça en hafif ceza göreni şu kimsedir ki onun iki ayağının çukuruna iki ateş parçası konulacak bunların tesiriyle onun beyni kaynayacaktır. “

Buhari : 6535 - Ter : 6448.S



Allah ve Rasulünün cennetle alakalı ifadelerine gelince,onlar da şudur :



“ İman edip salih amel işleyenlere, altından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele... “

BAKARA : 25



“ Muttakiler güvenli bir makamdadırlar. Bahçelerde ve çeşme baş-larında. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek - yeniden inşa edilip kendilerine verilen eşlerle - karşılıklı otururlar. Ayrıca onları iri gözlü hurilerle de evlendirmişizdir. Orada güven içinde her meyveden isterler. Orada ilk ölümlerinden başka ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. Rabb’inden bir lütuf olarak. İşte büyük kazanç budur. “

DUHAN : 51 - 57



“ Cennet de muttakilere yaklaştırılmıştır, uzak değildir. İşte size va’d edilen budur. Daima - Tevbe ederek - Allah’a yönelen, - O’nun hukukunu - muhafaza eden. Gaybi olarak Rahman’dan huşu duyan ve O’na yönelmiş bir kalp getiren herkesin - mükafatı işte budur - Onlara cennete salimen girin, bu ebedi yaşama günüdür, denir. Orada onlara istedikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. “

KAFF : 31



“ Muttakiler cennetlerde nimet içindedirler. Rab’lerinin kendilerine ver-dikleriyle safa sürerler. Rab’leri onları cehennem azabından korumuştur.



TUR : 17 – 18



“ … Ebu Hureyre r.a dan. Rasulullah s.a.v Rabb’inden rivayet ederek şöyle buyurdu : Allah’u Teala buyurdu ki : Ben salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan kalbinin hayal edemediği bir takım nimetler hazırladım. Ebu Hureyre dedi ki : İsterseniz ; “ Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözler aydınlatıcı Nimetlerin saklandığını hiç kimse bilemez “ SECDE : 17 Ayet’ini okuyun dedi. “

Buhari : 4779 –Ter : 4659.S



“ Cennet halkı ateş halkına nida etti : “ Rabb’imizin bize va’d ettiğini biz gerçek olarak bulduk. Siz de Rabb’inizin size va’d ettiğini gerçek olarak buldunuz mu ? “ . Onlar : Evet, derler...... “

A’RAF : 44



Soru … 16 : Cennet ve Cehennem şu an hazırlar mı ?



Cevap … 16 : Ey insan ! unutma ki ; Cennet de cehennem de yaratılmış olup, şu an hazır olarak sahiplerini beklemektedirler…. Bu hususta Allah’u Teala şöyle buyurmaktadır :



“ Rabbinizden gelecek olan mağfirete ve takva sahipleri için hazırlanan, genişliği göklerle yer arası kadar olan cennete koşun. “

ALİ İMRAN : 133



“ … İmran b. Husayn r.a’dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cennete muttali oldum, ahalisinin çoğunu fakirler olduğunu gördüm. Cehenneme de muttali oldum, onun ahalisinin çoğunu da kadınlar olarak gördüm. “



Buhari : 6546 – Ter : 6456 - Müslim : 2737 / 94



“ … Ebu Hureyre r.a’dan. Nebi s.a.v şöyle buyurdu : Sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe bırakın. Çünkü sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır. “

Buhari : 533 –Ter : 2.c.606.s - Müslim : 615 / 180



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 17 : Cennet ve Cehenennem ebedi midirler ?



Cevap … 17 : Cennet ve cehennem ebedi olup onlar için yok olma veya tükenip son bulma diye bir şey yoktur….. Bu hususta Allah’u teala şöyle buyurmaktadır :



“ ……… Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuştur. Allah onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. “

Tevbe : 100 – Hicr : 48 – Hud : 108 – Vakia : 33



“ O inkarcı kafirler ve zalimler var ya, Allah onları bağışlamayacak ve bir yola da iletmeyecektir. Onları sadece cehennemin yoluna iletecek ve orada ebedi kalacaklardır. Bu Allah’a çok kolaydır..... “



Nisa : 168 – 169 – Ahzab : 63 – 64 – Cin : 23 – Bakara : 167 – Zuhruf : 75



“ … İbni Ömer r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cennet ehli cennete cehennem ehli de cehenneme doğru ayrılıp gidince, ölüm getirilir. Cennet ve cehennem arasında boğazlanır. Sonra bir nidacı der ki : Ey cennet ehli, artık ölüm yoktur ; ey cehennem ehli, artık ölüm yoktur. Cennet ehlinin sevincine bir sevinç daha eklenir. Cehennem ehlinin gam ve kederine de bir gam ve keder daha eklenir. “ Müslim’deki rivayette Hadis şu ziyade ile rivayet edilmiştir : “..... Her kes nerenin ehli ise o orada ebedi kalacaktır..... “

Buhari : 6548 – Ter : 6457 - Müslim : 2850 / 42 – 43



((((((((((((((((( ....... )))))))))))))))))



Soru … 18 : Cennet nimetlerinden biraz bahseder misiniz ?



Cevap … 18 : Bilindiği gibi cennet, iman edip salih amel işleyen kimselere Allah’u Teala’nın ikram edeceği bağlı, bahçeli, Hurili, kilmanlı, toprağı miskten ve Altın ve gümüşten piriketleri olan köşklü bir mekan-dır….



Allah’u Tealanın Salih insanlara orada hazırladığı bir çok nimetler vardır. Onlara yapacağı en büyük ikram ise, kendisini göstermesidir…. Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :



“ 0 gün öyle yüzler var ki - nurdan - parıl parıl, parlarlar ve Rablerine bakarlar.”

Kıyame : 22 – 23



“ İyilik yapanlara daha iyi ve güzel bir de ziyade vardır... “

Yunus : 26



Müfessirlerden Çoğu bu Ayette ki { ... bir de ziyade vardır... } kısmından murat, cennette Allah’u tealayı görmektir, demişler sonra da Müslim deki Nebi s.a.v’in şu hadisini delil getirmişlerdir.



“ … Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cennet ehli cennete girdiği zaman, Allah’u Teala kullarına : Bir şey istiyor musunuz ?, diye buyurur. Cennet ehli de : Yüzlerimizi ağartmadın mı, bizleri ateşten kurtarıp cennete girdirmedin mi ?, derler. Müteakiben Allah hicabı kaldırır, artık onlar için Rab’lerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir. Sonra : “ İyilik yapanlara daha iyi ve güzeli, bir de ziyade vardır..... “ Ayetini okudu. “



Müslim : 181 / 297- 298 - Fethu’l-Bari : 8 / 198


TACUDDİN EL BAYBURDİ
Read On 0 yorum

GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)