GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Kadının Bedensel Süslenmesine Ait Hükümler..

KADININ BEDENSEL SÜSLENMESİNE AİT HÜKÜMLER

1- Kadının, kendisine has fıtrî bir takım hasletlere riayet etmesi gerekir. Tırnaklarını kesmesi ve buna gereken dikkati göstermesi ona yakışan bir şeydir. Çünkü tırnakların kesilmesinin sünnet olduğu hususunda ilim adamları icma etmişlerdir. Diğer taraftan bu, ilgili hadis-i şerifte varid olmuş fıtratın özellikleri arasında yer alır. Tırnakların kesilmesi temizlik ve güzelliktir. Uzamaya terkedilmeleri, şekli bozukluklara sebep olduğu gibi, yırtıcı hayvanlara benzetir. Tırnakların altında kirlerin birikmesine sebep olur, suyun tırnakların altına ulaşmasına engel teşkil eder. Bazı kadınlar kafir kadınları taklit ederek ve sünneti bilmediklerinden tırnak uzatma belâsına kapılmış bulunmaktadırlar.

Kadının koltuk altı ve etek kıllarını izale etmesi sünnettir. Çünkü bu hususta varid olmuş bir hadis vardır. Ayrıca bu bir güzelliktir. Daha güzel olanı bunun her hafta yapılması yahut da kırk günden daha uzun süre bırakılmamasıdır.

2- Saçları, kaşları hususunda yerine getirilmesi istenenler, yasaklar, kınalanmak ve saçı boyamanın hükmü:

a- Müslüman hanımlardan saçlarını uzatmaları istenilmektedir. Zaruret olmaksızın saçını traş etmesi haramdır. Hicaz Müftülerinden Şeyh Muhammed İbrahim şöyle demiştir: Kadınların saçlarını traş etmeleri caiz değildir. Çünkü Nesai’nin Sünen’inde senedini de zikrederek Ali radıyallahu anh’dan rivayet ettiği hadis bunu gerektirmektedir. Aynı hadisi el-Bezzar senedini kaydederek Müsned’inde Osman radıyallahu anh’dan, İbn Cerir de senedini kaydederek İkrime radıyallahu anh’dan rivayet etmiş bulunmaktadır. Bu hadiste şöyle demektedirler: Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kadının saçını traş etmesini yasaklamıştır. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’den yasak (nehiy) buyruğu nakledilecek olursa onun aksine bir başka rivayet varid olmadığı sürece haram olmayı gerektirir. Molla Ali el-Kari Mişkat şerhi el-Mirkat’ta şöyle der: “Kadının saçını traş etmesini yasaklamıştır” diye buyurulması; kadınlar için örüğün şekil ve güzellik bakımından erkekler için sakal gibi oluşundan dolayıdır…[1]

Süslenmek amacıyla saçını uzatan kadın, saç bakımını yapamıyorsa, saçın fazla olması ona sıkıntı veriyorsa kısaltmasında sakınca yoktur. Nitekim Peygamber Efendimiz’in vefatından sonra hanımlarından bazıları böyle yapıyordu. Çünkü onlar Peygamber’in vefatından sonra süslenmeyi terketmiş ve saçlarını uzatmaya ihtiyaçları kalmamıştı.

Kadının, kafir ve fasık kadınlara yahut erkeklere benzemek maksadıyla saçlarını kesmesinin, haram olduğunda şüphe yoktur. Genel olarak kafirlere benzemek haram olduğu gibi kadınların erkeklere benzemeye çalışmaları da yasaktır. Süslenmek maksadıyla da olsa bu durum uygun görülmemiştir. Hocamız Şeyh Muhammed Emin eş-Şankiti (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) “Advau’l-beyan” adlı eserinde şunları söylemektedir: “Bir çok yerde uygulanır bir örf haline gelen kadının hemen hemen köklerine yakın yerden başının saçlarını kesmesi bir batıcı gelenek olup müslümanların hanımlarının ve hatta İslam’dan önce Arap kadınlarının yaptıklarına aykırı bir iştir. Bu da din, ahlak ve görünüş ve buna benzer hususlarda genel bir musibet halini alan sapmalardan bir tanesidir,” Daha sonra: “Peygamberin hanımları saçlarını bir tutam kalıncaya kadar kısaltırlardı” şeklinde rivayet edilen hadisle ilgili olarak şu cevabı vermektedir: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in hanımlarının en güzel süsleri saçlarıydı. O hayatta iken güzel görünecek şekilde süslenirlerdi. Vefatından sonra ise saçlarını kısaltmışlardır. Çünkü onlara ait özel bir hüküm vardır ve bu hususta yer yüzündeki hiç bir kadın onlarla ortak bir özellik taşımaz. Bu da onların evlenmekten büsbütün ümitlerinin kesilmesi ve böyle bir şeyi ümit etmeyecek şekilde ondan tamamıyla ümit kesmeleri idi. Onlar Peygamber sallallahu aleyhi vesellem dolayısıyla ölünceye kadar evlenmekten alıkonulmuş, iddet bekleyen hanımlar gibiydiler. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Sizin Allah’ın resulune eziyet vermeniz de ondan sonra zevcelerini nikahlamanız da olacak bir şey değildir. Çünkü bu Allah’ın yanında çok büyük bir iştir.” (el-Ahzab, 33/53)

Erkeklerden büsbütün ümit kesmek ise başka bir sebep dolayısıyla helal olmayan bazı ziynetlerin helal kılınmasına ruhsat mahiyetinde bir sebep olabilir…”[2]

O halde müslüman hanımın saçlarını koruması ona gereken itinayı göstermesi ve onu bir kaç örük yapması gerekir. Başının üstünde toplaması yahut da arka tarafına salması caiz değildir. Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye Mecmûu’l-fetava’sında[3] şöyle demektedir: “Nitekim bazı hayasız kadınlar saçlarını tek bir örük yaparak saçlarını omuzları arasından salmaktadırlar” demektedir.

Hicaz Müftüsü Şeyh Muhammed İbrahim de şöyle demektedir: Bu dönemde bazı müslüman hanımların yaptıkları saçı tek bir yerden ayırıp onu arka tarafta yahut batılı kadınların yaptığı gibi başının üstünde toplamaya gelince; bu kafir kadınlara benzeme özelliğini taşıdığından dolayı caiz değildir. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan nakledilen uzunca bir hadiste şöyle denilmektedir: Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Cehennem ehlinden iki grup vardır ki henüz onları göremiyorum: Bunlar beraberlerinde inek kuyruklarını andıran ve kendileriyle insanlara vurdukları kamçılar bulunan bir topluluk ile giyinmiş fakat çıplak, meyleden ve meylettiren, başları zayıf deve hörgüçlerini andıran kadınlardır. Bu kadınlar cennete girmeyecekleri gibi kokusunu da almayacaktır ve şüphesiz cennetin kokusu şu kadar ve şu kadar mesafeden alınır.”

Hadisi Müslim rivayet etmiştir. Bazı ilim adamları Peygamberin “meyleden ve meylettiren” buyruğunu onların “mila taraması” şeklinde taranmaları diye açıklamıştır. Bu da kötü kadınların taranma şeklidir. Bunlar başkalarını da bu şekilde tararlar. Bu aynı zamanda batılı kadınların ve onların izinden giden kadınların taranma tarzıdır.[4]

Aynı şekilde müslüman kadının ihtiyaç olmaksızın başını tıraş etmesi ya da kestirmesi de yasaktır. Bir başka saçı ona eklemesi de yasaktır. Çünkü Buhari ile Müslim’de: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem saç ekleyeni de ekleteni de lanetlemiştir” denilmektedir. Saç ekleyen (vâsile): saçına başkasının saçını ekleyendir. Saç ekleten (mustavsile) ise, kendisine bu uygulama yapılan kimsedir. Bunun yasak oluş sebebi ise bundaki gerçeğe uymayan iştir. Haram kılınan saç ekleme türlerinden birisi de bu dönemde peruk takmaktır. Buhari, Müslim ve başkalarının rivayetine göre Muaviye radıyallahu anh Medine’ye geldiği sırada bir hutbe vermiş ve bir top saç yahut da kesilmiş bir miktar saç çıkartıp şöyle demiştir: Sizin hanımlarınız ne diye başlarına böyle bir şey ekliyorlar? Ben Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’i şöyle buyururken dinledim: “Bir kadın başına başkasının saçını koyacak olursa mutlaka bu bir yalan (iftira) olur.” Peruk ise baş saçını andıran sentetik bir saçtır ve bunu giymek bir yalandır.

b- İster traş etmek, ister kesmek, isterse de kısmen ya da tamamen ortadan kaldıracak herhangi bir maddeyi kullanmak suretiyle, kaşları kısmen ya da tamamen almak, müslüman hanıma haramdır. Çünkü bu Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ‘in, yapanı lanetlediği “nams” denilen iştir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem nams yapan ve yaptıran kadınları lanetlemiştir. (en-Nâmisa) kendi kanaatine göre süs olsun diye kaşlarını kısmen ya da tamamen alan; nams yaptıran (mutenamise); kendisine bu uygulamanın yapıldığı kadındır. Bu şeytanın Âdem oğullarına emretmeyi taahhüt ettiği “Allah’ın yaratmasını değiştirmek” türünden bir şeydir. Nitekim yüce Allah onun: “Ve yine onlara Allahın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim” (en-Nisa, 4/119) dediğini bize nakletmektedir.

Sahih hadiste İbn Mesud radıyallahu anh’ın şöyle dediği rivayet edilmektedir

“Allah dövme yapan kadına da, yaptıran kadına da, kaşlarını alana da aldırana da, güzelleşmek için dişlerini incelten ve yüce Allah’ın hilkatini değiştiren kadınlara da lanet etmiştir.”

Daha sonra şöyle devam etmektedir “Ben Allah Resulu’nun lanetlediği kimseyi, bu hüküm yüce Allah’ın kitabında olduğu halde, lanetlemeyeyim mi?” O bu sözleriyle yüce Allah’ın “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan kaçının” (el -Haşr, 59/7) buyruğunu kasdetmektedir.

İbn Kesir bunu Tefsirinde[5] zikretmektedir. Günümüzde bir çok kadın büyük günahlardan olan bu tehlikeli âfete mübtelâ olmuş durumdadır. Öyle ki artık kaşları aldırmak günlük zaruri işlerden birisi haline gelmiştir. Böyle biri işi yapmasını emretmesi halinde müslüman bir kadının kocasına itaat etmesi caiz değildir.

c- Aralarında az miktar boşluklar meydana gelsin diye, törpülemek suretiyle güzelleşmek için dişlerini birbirinden ayırmak işlemi, müslüman kadına haramdır. Ancak dişlerin çirkin bir görünümü bulunur ve bu çirkinliği gidermek için bir takım düzeltmeler yapmaya gerek varsa yahut da dişlerde çürüme söz konusu olup bundan dolayı, tedavi maksadıyla dişlerde törpülenmeye ihtiyaç duyulursa bunda sakınca yoktur. Böylesi bir iş, tedavi kabilinden ve bir çirkinliği gidermek türündendir. Bu da uzman bir hanım doktor vasıtasıyla yapılır.

d- Müslüman hanımın vücuduna dövme yaptırması haramdır. Çünkü Peygamber aleyhisselam dövme yapan kadına (el-vaşime) yaptıran kadına (el-müstevşime) lanet okumuştur. Dövme yapan kadın, ele ya da yüze iğne batırıp sonra da o yeri sürme yahut mürekkep ile doldurandır. Dövme yaptıran da kendisine bu uygulamanın yapıldığı kadındır. Bu da haram bir uygulama olup büyük günahlardan biridir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu işi yapan yahut kendisine yaptıran kadına lanet etmiştir. Lanet ise ancak büyük günahlardan biri hakkında söz konusu olur.

e- Hanımların kına kullanmalarının ve saçlarını boymalarının hükmü:

- Kına yakmak: İmam Nevevi el-Mecmu adlı eserinde (I/123) şunları söylemektedir: Ellerin ve ayakların kınalanmasına gelince; bu husutaki meşhur hadisler dolayısı ile evli hanımlar için müstehabdır . Nevevi bu ifadeleriyle Ebu Davud’un rivayet ettiği şu hadise işaret etmektedir: Bir hanım Aişe radıyallahu anha’ya kına yakmaya dair bir soru sormuş o da: Bunda bir sakınca yoktur. Fakat ben hoşlanmıyorum. Çünkü habibim Resulullah sallallahu aleyhi vesellem kokusundan hoşlanmıyordu” demiştir. Bu hadisi Nesai de rivayet etmiştir. Yine Âişe radıyallahu anha‘nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bir kadın perde arkasından elindeki bir mektubu Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e uzattı. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem elini geri çekerek: “Bilemiyorum bu bir erkek eli mi yoksa kadın eli mi” dedi: kadın: “Hayır bir kadın elidir” deyince şöyle buyurmuştur: “Eğer bu bir kadın eli ise senin tırnaklarını (rengini) değiştirmen gerekirdi. Bununla kınayı kasdetmektedir. Hadisi Ebu Davud ve Nesai rivayet etmiştir. Fakat kadın, tırnakları üzerinde donarak tabaka teşkil edip taharete engel olan herhangi bir şeyle tırnaklarını boyamaz[6]

- Kadının saçlarını boyamasına gelince eğer bu ağaran saçları boyamak türünden ise saçlarını siyahın dışında bir renkle boyar. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem genel olarak saçları siyaha boyamayı yasaklamıştır. İmam Nevevi Riyazu’s-Salihin adlı eserinde[7] “Kadına ve erkeğe saçlarını siyaha boyamanın yasaklanışı bölümü” diye bir başlık açtığı gibi el-Mecmu adlı eserinde[8] şöyle demektedir: Saçları siyaha boyama hususunda erkek ile kadın arasında bir fark yoktur. Bizim mezhebimizin görüşü budur.

Kadının siyah olan saçlarını başka bir renge boyamasına gelince; benim görüşüme göre bu caiz değildir. Çünkü buna gerek yoktur. Çünkü saç için siyah renk bir güzelliktir, değiştirilmesini gerektiren bir kötü görünüm değildir. Ayrıca böyle bir iş yapmak kafir kadınlara benzemektir .

Kadının adete uygun bir şekilde altın ve gümüş süs eşyaları kullanması mübahtır. Bu hususta ilim adamlarının icmaı vardır. Ancak süslerini mahrem olmayan erkeklere göstermesi caiz değildir. Aksine özellikle evin dışında ve erkeklerin kendisini görmelerine maruz kalması hallerinde süs eşyalarını göstermesi caiz değildir. Çünkü süs eşyalarını açmak bir fitnedir. Ayrıca kadına elbisenin altında ayaklarındaki süs eşyalarının seslerini işittirmesi yasaklanmış bulunmaktadır.[9] O halde açıkça görülen süs eşyasının durumu ne olabilir?

------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Muhammed b. İbrahim, Mecmûu’l-Fetava, II, 49

[2] Şankiti, Advau’l-Beyân, V, 98-601 Erkek, bu işi yapması için karısına emir veriyorsa, kadının onun emrine itaat etmesi caiz değildir çünkü yaratıcıya isyan hususunda hiç bir yaratılmışa itaat edilmez.

[3] XXII, 145.

[4] Mecmu’u fetava eş-şeyh, II,47 ayrıca bk. Şeyh Hammud et-Tuveyciri, el-Îdah ve’t-Tebyîn, s.85

[5] II, 359 Darü’l-Endelüs baskısı’nda

[6] Bu gün manikür diye adlandırılan boya gibi

[7] s. 626.

[8] I, 324.

[9] Yüce Allah: “Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye de ayaklarını (yere) vurmasınlar” (en Nisa 24, 31) buyurmaktadır.

MÜ’MİN HANIMLARA ÖZEL UYARILAR - Prof. Dr. Salih el- Fevzân

0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)