GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Ebcedcilik, Hurufîlik, Cifircilik Bid'atleri..

Etiketler:
Ebced hesabı, büyü ve tılsım yapımında istifade edilen, gelecekte n bazı haberler vermek için de kullanılan bir sihir dalıdır. İbni Abbas r.a.’den rivayet edilen hadiste buyrulur ki; “Yıldızlara bakan ve ebced harfleriy le uğraşan kimseleri n Allah katında hiçbir nasibi yoktur.”[351]

Yine İbni Abbas r.a.’ın rivayet ettiği merfu hadiste buyrulur ki; “Kim yıldızlardan bir ilim elde ederse, sihirden bir şube elde etmiştir.”[352]

Abbas r.a. der ki; “Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem ile beraber Medine’den çıktım. Sonra Medine’ye dönüp baktı ve buyurdu ki; “Eğer onları yıldızlar saptırmazsa, Allah bu ülkeyi şirkten temizler.”[353]

Cifr, ebced, cümmel vs. gibi adlar verilen rakam değerli harf sistemiyl e olayların zamanını, yerini, durumunu, sırrını keşfetmek için yapılan bu hurafecil ik işlemine “hurûfîlik” adını verebilir iz. Tarihte bu adla ünlenmiş bir ekol de bulunmakt adır. İran’lı Fazlullah Hurufî (ö. 1394) adlı bir şeyhin kurduğu bu tarikatta, görülmeyen güçleri harekete geçirmek ve tabiatüstü kuvvetler i kullanmak için birtakım harf, rakam ve şekillere özel anlamlar yüklenir.

İmam Şatıbi r.a. diyor ki; “Birçok insan Kur’an üzerindeki iddialarında sınırı aşmışlar ve ona tabiat ilimleri, matematik, mantık, ilm-i huruf gibi öncekilerin – sonrakile rin bütün ilimlerin i yüklemişlerdir. Bu iddia yanlıştır. Kaldı ki, sahabe, tabiun ve selefi Salihin, Kur’anı ve Kur’an ilimlerin i, Kur’anda bulunan esrarı en iyi bilen kimselerd i. Bununla birlikte onlardan hiç kimsenin bu iddia doğrultusunda söz ettiği bize gelmemiştir. Onlar, Kur’andan sadece tevhid delilleri, teklifi hükümler, ahiretle ilgili hükümler ve bunlarla ilgili konuların ispatına çalışmışlardır. Eğer onların bu iddia doğrultusunda çabaları olsaydı meselenin esasına delalet edecek şeyler mutlaka bize ulaşırdı. Böyle bir şey ulaşmadığına göre bu iddianın onlarda mevcut olmadığı anlaşılır. Bu da Kur’anda onların iddia ettiği gibi bütün ilimlerin esaslarının bulunmadığına bir delildir.

Evet, Kur’an bazı ilimleri içermektedir, ancak bunlar Arapların bildikler i ilimlerdi r. Yahut onların bildikler i ilimler üzerine kurulu olan ve akıl sahipleri nin taaccüp ettiği, işaretleri gösterilmedikçe yolları aydınlatılmadıkça üstün akıl sahipleri nin dahi kavrayama yacağı türdendir. Kur’anda bunların dışında başka bir şeyin bulunması noktasında ise cevap; hayır olacaktır.

İddia sahipleri muhtemele n kendileri ne şu ayetleri delil getirirle r; “Sana; her şeyi açıklayan, hidayet ve rahmet, müslümanlara da bir müjde olan kitabı indirdik.”(Nahl 89) “Biz, kitabta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.”(En’am 38)

Ayrıca onlar surelerin başında bulunan harfleri – ki bunlar Arapların yabancı oldukları şeylerdi – özellikle Ali r.a. olmak üzere seleften bazılarından nakledile n sözleri delil getirmekt edirler.

Delil olarak kullandıkları ayetlerde n maksat, müfessirlere göre yükümlülük ve Allah’a karşı kulluk icrasında gerekli olan hususlarl a ilgili şeylerdir. İkinci ayette ise levhi mahfuzdan bahsedili r…

Sure başlarındaki harflere gelince, alimler bunlar hakkında Arapların bilgisi bulunduğunu gerektire cek şekilde açıklamalar getirmişlerdir. Mesela bunlara siyer müelliflerine göre, Arapların ehli kitaptan öğrendikleri cümmel hesabı gibi yorumlar yapılmıştır. Yahut bunların Allah’tan başka kimsenin bilemeyec eği müteşabihattan olduğu söylenmiştir. Bunları Arapların hiç bilmediği şeklindeki yorumlara gelince, bu asla caiz değildir ve seleften hiç kimse böyle bir iddiada bulunmamıştır. Dolayısıyla iddiacıların elinde kendi davalarına delalet edecek hiçbir delilleri yoktur. Ali r.a.’den ve başkalarından nakledile n şeyler sabit değildir. Kur’anın gerektird iği şeylerin inkarı caiz olmadığı gibi, ona onun gerektirm ediği şeylerin nispeti de caiz değildir. Dolayısıyla onu anlamak için özellikle Araplara nispet edilen ilimlerle yetinmek gerekir.

Kur’andaki hükümlere ancak bu yolla ulaşılır. Kuranı anlamak için bundan başka yollar arayanlar, onu asla anlayamay acaklar, Allah ve Rasulüne kasdetmed ikleri anlamları nisbet edecekler, onlara söylemediklerini söyleteceklerdir.”[354]

Bazılarına göre sure başlarındaki bu harflerde n maksat, bu ümmetin ecelini belirleye n sayı remizleri dir.(cifir hesabı gibi) bu iddianın dikkate alınabilmesi için, Kur’an indiği sırada araplar’ın harflere belli sayılar yükleyerek tarih düşürme ya da zaman belirleme gibi bir usulü bildikler i sabit olmalıdır. Halbuki onların böyle bir şey bildikler i asla sabit değildir. Bunun aslı, siyer müelliflerinin dediği gibi Yahudiler e dayanmakt adır…

İlme intisap ettikleri ni, hatta eşyanın hakikatin e keşif yoluyla vakıf olduklarını söyleyen bazı kimseler, bu görüşleri Kur’an hakkında ileri sürdükleri iddialarına hüccet kabul etmişler ve bunlardan bir kısmını da Ali r.a.’a isnad etmişlerdir. Bunlar, sözü edilen yorumları, ilimlerin aslı, dünya ve ahiret hallerine mükaşefe yoluyla vakıf olabilmen in kaynağı sanmışlardır. Gariptir ki bu kimseler, bu konuda hiçbir şey bilmeyen ümmi arap halkına yönelik olan ilahi hitaptan Allah’ın muradının bunlar olduğunu iddia etmişlerdir. Haydi diyelim ki onlar, kısmen sure başlarında murad olsun, peki onların çeşitli şekillerde terkip edilmesi ve birbiri ile çarpılması yoluyla her hal ve durum üzerine delalet ettikleri ne, onların dört tabiata nispetine ve varlık âleminde etkin olduğuna, her mufassalın özü, her mevcudun unsuru olduğuna delil nerede? Onlar bu konuda çeşitli tertipler yapmaktadırlar ve onların hepsi de keşif ve gayba ıttıla esası üzerine dayandırılmaktadır. Keşif iddiası, şer’i konularda kesin olarak bir delil değildir. Kaldı ki şeriat dışında diğer hususlard a da delil sayılmamaktadır.”[355]

Örnek verecek olursak; bazıları kıyametin “ansızın” manasına gelen “بغتة” kelimesin in ebced değeri olan “1407” hicri yılında kopacağını söylemişler, fakat kıyamet bu tarihte kopmamıştır. Şayet insanlar ebced ve cifir hesabını delil kabul edip “Kur’an kıyametin 1407 yılında kopacağını belirtiyo r” diye iddia etselerdi, bu tarihte de kıyamet kopmayınca Kur’an yalanlans aydı kopacak fitne akla hayale gelmezdi.

Yine Muhyiddin Arabî “ج ف خ” geçtikten sonra mehdi çıkar demiş, bunun ebced değeri olan h.683 yılından beri mehdi çıkmamıştır. Şa’rani de mehdinin h.1255 yılı şaban ayında çıkacağını söylemiş, tarih aksini göstermiştir.

Cifir yoluyla haber verilen bazı şeylerin çıkmış olması, cifrin hak olduğunu göstermez. Çünkü bir kimse, olması muhtemel olan pek çok şeyi haber verirse, şüphesiz bunların bazısı doğru çıkar. Eğer cifir hak olsaydı, bu yolla verilen her haberin doğru çıkması gerekirdi .

Allah Teala buyurur ki; “Onlar, ancak zanna uyarlar ve yalnız yalan söyleyip dururlar. “(En’am 116)

“De ki: Rabbım, açığıyla, gizlisiyl e tüm hayâsızlıkları, günahı, Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”(A’raf 33)

“Hakkında bilgin olmadığı şey üzerinde durma. Çünkü kulak da, göz de, kalb de bütün bunlar ondan sorumludu rlar.”(İsra 36)

“Rabbından apaçık bir burhan üzerinde bulunan kimse; işlediği kötülükleri kendisine güzel gösterilen ve hevesleri ne uyanlar gibi midir?”(Muhammed 14)

“Şeytanların kime indiğini size bildireyi m mi? Onlar, 'gerçeği ters yüz eden,' günaha düşkün olan her yalancıya inerler.”(Şuara 221-222)

“Bununla beraber onların çoğu, sadece biz zan peşinde gider, ama zan gerçek adına hiçbir şey ifade etmez! Şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını çok iyi biliyor.”(Yunus 36)

“Sana kitabı indiren O'dur. O'nun bazı ayetleri muhkemdir ki bunlar; kitabın anasıdır. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir. İşte kalblerin de eğrilik bulunanla r; fitne çıkarmak ve te'vile yeltenmek için müteşabih olanlara uyarlar. Hâlbuki onun gerçek te'vilini, ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: Biz ona inandık, hepsi Rabbımızın katındadır, derler. Ancak akıl sahibleri düşünebilirler.”(Ali İmran 7)

“Acaba gaybın bilgisine sahiptir de o âlemin sırlarını mı görüyor?”(Necm 35)

“Hâlbuki onların bu hususta bilgileri yoktur. Onlar, sadece zanna uyarlar. Zan ise hiç şüphesiz gerçekten bir şey ifade etmez.”(Necm 28)

Hurafeci Tahrif Akımlarından Hurufîlik, Ebcedcilik, Cifircilik:
İnsanlık tarihinde tevhid akidesini bulandıran bir yığın hurâfe çeşidi olagelmiştir. Bunlar bazen ağaç, ırmak, inek, yıldız, güneş, ateş, yer, gök gibi müşahhas/somut varlıklar olabildiği gibi, bazen de peri, gulyabânî, dev, hortlak vs. gibi mücerret/soyut tasavvurl ar da olabilmek tedir. İnsanın, olmayan bir şeyi vehmetmes iyle, eşyada olmayan bir gücü onda varmış gibi hissetmes i arasında temelde bir fark yoktur. Bunların tümü birer “tahrif”tir, imanın tahrifi.. .

Somut birer varlık olan eşyada güç vehmetmek ten daha beter bir hurâfe olan soyut birer sembol olan harf ve rakamlard a birtakım sırlar ve manalar vehmetmek, insanoğlunun en eski hurâfelerinden biridir. Bu hurâfeler, kendisine inanan insanlard a gösterdiği etki sayesinde yaygınlaşmakta, bâtıl da olsa, insanın duyuları üzerindeki baskısı sonucunda gerçekleşen birtakım fizikî tezâhürler, “evhamlı” insanların hurâfelere inanmasına delil olmaktadır.

Din, her şeye gücü yeten bir varlığa (Allah); sihir ise, tabiattak i somut ya da soyut bir güce yönelmektir. Dinin bir cemaati, sihrin ise sadece müşterisi vardır. Dinde günah ve haram anlayışı varken, sihirde yoktur. Dinde açıklık ve anlaşılırlık, sihirde ise kapalılık ve gizem esastır. Dinde erdem, itaat ve bağlanma; sihirde ise menfaat vardır. Sihir, ilâhî otorite ve ahlâkî kuralların dışındadır. İddiası, tanrı(lar)ı zorlayara k bir şey yaptırmaktır. Sihirbaz, menfaati için her kutsalı kullanmak ta bir beis görmez.

Hurufîlik, tarihin en eski hurafe yöntemlerinden biridir. Harfler ve rakamlarl a insanların duyguları üzerinde baskı kurma, onları, tabiatüstü varlıkları harekete geçiren birer parola olarak kullanma işinin bir parçası olan rakam değerli harf sistemini (ebced, cifir), yahûdileşen İsrâiloğulları sistemati k bir biçimde kullanmışlardır.

Sihirbazlık ve yıldız falcılığı Tevrat’ta yasaklanm asına rağmen (bkz. Levililer, 19/26, 31; 20/27; Çıkış, 22/18; İşaya, 47/ 8-14) yahûdiler bu işi yapagelmişlerdir. Hatta Kabala adı verilen ve ebced hesabına çok benzeyen bir rakamsal sihir sistemi yahûdilere atfedilir . Kur’ân-ı Kerim, Hz. Süleyman’ın “peygamber” değil de; büyücü olduğunu iddia eden yahûdileri reddedere k sihrin ilk defa nasıl ortaya çıktığını Bakara suresi, 102. âyette bildirir.

Yahudiler, eski alışkanlıkları gereği hep gizemli şeylerin ardına düşüyorlar, tabiatta insanla uyum içerisinde yaşayan şeffaf güçleri, hasımlarının aleyhine kullanmanın yollarını arıyorlardı. Ayrıca “Ebû Câd hesabı” diye bilinip Türkçeye “ebced hesabı” olarak geçen rakam değerli harf sistemiyl e, gelecekte vuku bulacak birtakım olayları bilecekle rini iddia ediyorlar dı.

İslâm âlimleri, ebced sistemine hurafe olarak bakarlar. İbn Hacer bu sistemle varılan sonuçların batıl olduğunu, ona itimat etmenin câiz olmadığını söyler. İbn Abbas (r.a.)’ın da ebced hesabından insanları sakındırdığı ve onu sihrin bir çeşidi sayarak “bu hesabın şeriatta yeri yoktur” dediği aktarılır[356]

----------------------------------------------------------
[351] sahihtir. İbni Ebi Şeybe(6/129) Fethul Bari(11/351) Suyuti İtkan(2/26) merfuan zayıf senedle; Taberani(11/41) Deylemi(3250) Camiüs Sağir(4408) Durrül Mensur(3/331) Tysirul Azizil Hamid(s.363) Kenzul Ummal(29154) ancak bu rivayetin de şahitleri vardır.

[352] Sahihtir. İbni Ebi Şeybe(6/129) Elbani Sahiha(793) Ebu Davud(3905) İbni Mace(3726) Ahmed(1/227,311) Harbi Garibul Hadis(5/195)

[353] Ebu Ya’la(12/6709-6714) Heysemi Maksadu Ali(612-613) Mecmauz Zevaid(3/299) Metalibu Aliye(663-64) Taberani’den; Cemül Fevaid(7623) zayıf ravisi vardır.

[354] Şatıbi Muvafakat(2/77-79)

[355] Şatıbi Muvafakat(3/383-384)

[356] Fethul Bari(11/351) Süyûti, el-İtkan(2/26)
0 yorum:

Yorum Gönder

Guraba Kitaplık..

Guraba Kitaplık..
tavsiye kitap..

Guraba Arşiv..

Guraba Yazılar..


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)