GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Nifak ve Alametleri..

Etiketler:
N İ F A K K O N U S U


Nifakın Tarifi : Masdarı ‘ nefaka’dır. ‘ Nafikâe ’ kelimesinden türemiştir. Lügatte manası bir delikten girip diğerinden çıkmaktır.



Istılah anlamı ise iki kısma ayrılır :



A - İtikadî Nifak : İman konusunda için, dışa muhalif olmasıdır… Bu nifak sahibini küfre düşürür ve iman dairesinden çıkarır…. Nebi s.a.v zamanındaki münafıklar böyle idi. Ayetler onlar aleyhinde inmiştir. Onlar nifakı, bu ümmette daha yokken ilk başlatan insanlar olmuşlardır.



B - Amelî Nifak’a gelince ; bu büyük günahlardan biridir… Bunun sahibi, Rasûlullah s.a.v’in nifak olarak saydığı amelleri işler. Bu tip munafık, diğer munafıktan farklıdır… Şöyle ki ; bu kimse, içinde küfrü gizleyip imanı izhar eden biri değildir. Bu kimse bilakis Müslüman sayılıp, iman zayıflığından dolayı münafıkların sıfatlarından bazılarıyla amel eder. Bunun örneği Abdullah b. Amr ve Ebu Hureyre r.a hadislerinde açıklanmıştır.



“ … Nebi s.a.v şöyle buyurdular : Şu dört şey kimde bulunursa halis münafıktır. Kimde bu hasletlerden biri bulunursa, o onu terk edinceye kadar nifaktan bir haslet üzeredir : Kendisine emanet edildiği zaman ihanet eder, konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz ve – husumet anında gadr eder – yani hasım olduğu zaman aşırıya gider. “

MÜSLİM : 1.C.58.N



İbni Receb r.h bu konuda şöyle der : Nifak, şeriatta iki kısma ayrılır :



1. Büyük Nifak : İtikadî nifaktır ki, insanın Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inandığını açığa vurup, bunun tamamına veya bazısına zıt olanı içinde saklamasıdır. Kur’an bu nifakı işleyenleri kınayıcı ve onları tekfir edici şekilde nazil oldu. Ehlini ise, cehennemin en alt tabakasında olduğunu haber verdi.



2. Küçük Nifak : Ameli nifaktır. Bu da insandan sudur eden bazı şeyleri salih olarak göstermesi, bunun zıddını ise içinde saklamasıdır.



SELEFİN NİFAKTAN KORKUSU


Sahâbîler kendileri hakkında nifaktan korkuyorlardı. Ömer (Radıyallahu Anh), Huzeyfe (Radıyallahu Anh) ye kendisini soruyordu. Ebu Reca el-Utaridî’ye:

-Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın ashabından yetiştiğin kimseler nifaktan korkuyorlar mıydı? diye soruldu.

-Evet. Allah’a hamdolsun. Güzel bir zamana yetiştim. Evet, (korkuları) şiddetliydi, evet şiddetliydi, dedi.

Buhârî Sahih’inde dedi ki:İbni Ebi Müleyke şöyle dedi:

-Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nin ashabından otuz kişiye yetiştim, hepsi de kendileri hakkında nifaktan korkuyorlardı.

Hasan-ı Basrî (Rahmetullahi Aleyh) nin şöyle dediği zikredilir:

-Ondan (nifaktan) ancak mü’min korkar ve ancak münafık kendisini ondan güvencede hisseder.

Hasan-ı Basrî (Rahmetullahi Aleyh) den rivayet edildiğine kendisi şöyle yemin etmiştir:

-Ne kadar münafık gelip geçtiyse hepsi kendisini nifaktan güvencede hissetmiştir.

O şöyle derdi:

-Kim nifaktan korkmazsa o münafıktır.

Bir adam Ebu’d-Derda (Radıyallahu Anh) yı namazında nifaktan sığınırken duydu, Ebu’d-Derda (Radıyallahu Anh) selam verince ona dedi ki:

-Allah’ım beni bağışla! (Üç defa tekrar etti) Bundan (nifaktan) emin olma, Allah’a yemin olsun kişi bir saat içinde fitneye uğrar ve bir anda dininden döner.

İmam Ahmed’e:

-Kendisi için nifaktan korkmayan kimse hakkında ne dersin? diye soruldu. Dedi ki:

-Kim kendisi için nifaktan emin oluyormuş? Hasan-ı Basrî, kendisinde amelî nifak vasıfları açığa çıkanı münafık diye isimlendiriyordu.

Öyleyse bize düşen; bizden önceki salih selefimizin kendini nifaktan berî (uzak) ve emin görmediği gibi emin görmemek, onların yaptığı gibi nifaktan Allah’a sığınmak ve nifak olduğu bildirilen hususların kendimizde bulunup bulunmadığını sık sık kontrol etmektir. Şimdi derlenen nifak (münafıklık) alâmetlerini sayalım:



MÜNAFIKLIĞIN ALÂMETLERİ


1. Müslümanları bırakıp müşriklere yardım etmek



Bu günlerde güven içinde yaşamak veya korkutulmamak için Müslümanları terk etmelerinden dolayı özür diliyorlar. Korkutulmaktan maksatları ‘Allah yolunda cihat veya mustazaf Müslümanlara yardım edersek, kafir devletleri bize karşı çıkar, bize ekonomik ambargo uygular’ gibi yeni şekillerle nifakı ortaya koyuyorlar. Zira bu, Müslümanları terk etmektir. Yeryüzünün çeşitli yerlerinde manevi de olsa yardım ve desteğe muhtaç nice Müslümanlar vardır. Zamanımızdaki münafıklar, Müslümanlara karşı kafirlerle beraber tek safta duruyorlar. Maslahatları hakkındaki korkuları hüccet olur mu? Önceki münafıkların ve onlara katılanların _Allah onları çoğaltmasın_ misyonu pek çok yerde Müslümanları yalnız bırakmak ve kafirlere yardım etmektir. Bu terk ediş ve kafirlere yardımın hissi veya manevi olması fark etmez.



2. Müminlere değil de kafirlere dostluk etmek



Kur’an- Kerim’de bir çok ayet mü’minlere dostluk yapmayı, kafirlerden ise uzak durmayı üstüne basarak belirtir. Nifak, bu ayetlere aldırmayan pek çok kimsede ortaya çıkmaktadır. Hüccetleri gördükleri zaman ağızlarından çıkan mazereti, fiillerinden önce kalpleri yalanlar. Onların şöyle dediklerini görürsün: “Böyle yapmak zorundayız çünkü bu siyasetin gereğidir.” Bir diğeri: “Dünyadan el etek çekmemizi mi istiyorsunuz?” der. Müslümanların çoğu kafirlere muhabbet beslerler. Hatta dostluklarının en düşük mertebesi, onların temsilcilerinden özür dileyerek sevgi göstermeleridir. Onlar Allah’ın emirlerine uygun yaşayan ve yasaklarından sakınan bütün Müslümanlara buğz ve düşmanlık eder. Müslümanları mahkum eden pek çok yöneticinin yaptığı gibi onlardan uzak olduklarını açıklarlar. Bu günlerde dostluk ve düşmanlık dengeleri bu dereceye gelinceye kadar değişmiştir. Zannederim ki kafirlere dostluk edip Müslümanlara buğz etmeyen kimseler ancak çok az kimselerdir.



3. İnsanlar tarafından konulmuş kanunlarla hükmetmek



Münafıkların en bariz sıfatlarından birisi de vekillerin veya öncekilerin görüşlerinden yahut geçmiş kanun ve anayasalardan oluşan beşeri görüşlerle hükmetmeleridir. Kitap ve sünneti terk ederek arkalarına atan münafıklar, insanların ellerine tutuşturdukları, fikirlerin çöplüklerinden ibaret olan bu kanunlar ile hükmederler. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın asrında bu şekilde Allah’ın ve Rasûlü’nün hükmünden yüz çevirip insanların görüşleriyle hükmetmek istiyorlardı.



4. Allah, Rasûlü ve müminler ile alay etmek



5. Müminlerin başına gelen musibete sevinmek ve zaferlerinden dolayı üzülmek



6. Kötülüğü emretmek ve iyiliği yasaklamak



Bunların her birini yaparken bazen kendilerini temize çıkarmak için ilerleme, çağ atlama gibi örümcek ağından zayıf gerekçeler öne sürerler. Kadın-erkek eşitliği, ortak ya-şam, toplumsal özgürlük ve buna benzer şeyler, dürüst toplumda yaşamaya güç yetireme-yen münafıkların ve onların taraftarlarının propagandalarıdır. Onların hayatları rezil ve çir-kin toplumlarda olup kalpleri bununla tatmin olur, nefisleri bununla rahat eder. Onların tehlikesi kötülükleri emretmekle durmamıştır, hayır! Aksine iş, iyilikleri yasaklamaları had-dine varmıştır. Bazen dini şiarlar ikâme edilmesi zorlarına gider, şiddet uygularlar, tesettürü engellemeye çalışırlar. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyi yasaklayarak yavaş yavaş milletleri mahveder ve dağıtırlar. Savaşların ve fitnelerin ateşini tutuştururlar. Konferans ve derslere engel olmak, davetçilerin nefeslerini kesmek, dini sonsuzluğa gömmek zorundadırlar. Al-lah’ın emrettiği ve teşvik ettiği her iyiliği değiştirip yok etmek için engel oluştururlar. Öyle ki bunların dine sarılma hakkında yaydıkları yalan ve iftiralardan ötürü Müslümanların ço-ğu ibadetlerde, muamelelerde ve görünüşte şiarları izhar etmekten korkar hale gelirler. İşte bu onların hevesleridir ve hayatları bundan ibarettir. Kötülüğü emreder, iyiliği yasaklarlar.



7. Küfür merkezleri inşa etmek, Allah yolundan alıkoymak ve Müslümanları bölmek



Bu sıfatı bu günlerde kavrayan azdır. Bizler münafıkların, Müslümanlarla ilgili her türlü kötülükleri düşmanlara taşıyabilecekleri veya Müslümanların ülkesine orta yerinde talimat yöneltebilecekleri merkezleri inşa ettiklerini görüyoruz. Bunun en açık örneklerinden biri; Müslüman ülkelerinde kurulan elçiliklerdir. Bunlar düşmanlarla münafıklar arasında ulaşım istasyonudur. Federasyonlar, kurumlar ve devlet heyetleri de böyledir. Hepsi de entrika, tahrip, Müslümanların arasını ayırma ve casusluk merkezleridir. Münafıklar bunları düşmanlarla bağlarını güçlendirmek için yaparlar.



8. Müminlerin namuslarını lekelemek



Münafıklar, bu ümmetin davetçilerden veya salihlerden birini gördükleri zaman yayın harbi ilan etmeye başlarlar. Zira onlar harp ateşini tutuşturmayı bir an bile ertelemezler. Allah’tan korkmazlar ve mümine acımasızca davranırlar. Falan zina eder, filan lutilik yapar, falan şöyle şöyle yapar demek onlara kolaydır. Yeryüzünde rahatça fesat ekebilmek için alimlerin ve salih davetçilerin güvenilirliğini sarsıncaya kadar toplum ortasında yalan ve iftiralarını saçarlar.



9. Düşman hesabına casusluk yapmak



Münafıkların sıfatlarından birisi de, Müslümanların arasında bulunmaları ve birlikte yaşamaları sebebiyle düşmanlar adına casusluk edip onlara Müslümanların haberlerini taşımalarıdır. Münafıklar dışında Müslümanların haberlerini anında nakleden kim bilmiyoruz. Askeri haberleri, sanayi haberlerini, iktisadi, içtimai, siyasi bütün haberleri taşırlar. Dinleri karşılığında dünyayı satın alan münafıklar kafirlere istihbarat görevini yerine getirirler.



10. Yalan haberler yaymak

11. Zelil, korkak ve zayıf olmalarına rağmen, müminlere karşı kuvvet izhar etmek,

12. İkiyüzlülük yapmak

13. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) a söz ve fiil ile eziyet vermek

14. Yalan söylemek

15. Hıyanet etmek

16. Ahdi ve vaadi bozmak

17. Cimrilik yapmak

18. Gösteriş (riya) yapmak

19. İbadetlerde tembellik göstermek

20. Cihadı veya bunu arzu etmeyi terk etmek

21. Büyüklenmek (kibirlenmek)

22. Konuşmalarında küfrü izhar etmek veya ona koşuşturmak

23. Hasımlaşmada ahlaksızlık yapmak (haddi aşmak)

24. Kendileri kafir olduğu gibi Müslümanların da kafir olmalarını istemek

25. Günahların peşinden gitmek ve ondan zevk almak

26. Tevbeyi ertelemek

27. Ölümden sonra dirilişten şüphe etmek

28. Allah’ın bağışlayıcılığı ile aldanmak

Nice insanlar vardır ki, nefislerini şehvet ve lezzetlerle tevbeyi erteleyerek fitneye düşürmüş, kalplerinde uzun yaşama ve Allah’ın bağışlayıcılığı ümidi yerleşmiş, hatta o hale gelmiştir ki diriliş günü, hesap ve ceza konusunda şüphe etmişler, dünyaya kazık çakıp dini terk etmişlerdir. Nifak yaparak içleri dışlarına zıt olmuştur. Şüphesiz onlar şu tehlikelerle baş başa olduklarını fark etmiyorlar: Günaha başlamak, ondan lezzet almak, sonra uzun emel, sonra ahiret hakkında şüphe veya bağışlanacağını umma. Bundan sonra da kalplere nifak mührü vurulur. Bundan Allah’a sığınırız.



29. Bazı işlerde kafirlere itaat etmek



İşte bu kafirlere dostluk ile şiddetlenerek tekrar eder. Lakin içteki şekli başkadır: Münafıklarla kafirler arasında ittifak. Münafıkların kafirlerin bazı emirlerine itaat etmeleri üzerine anlaşmaları! Bu bazı işlerde, hatta her işte kafirlere itaat eden pek çok Müslümanın yaptığı şeydir. Bazen şu şekilde haber duyulur: “Taraflar oturumdan bakış açılarında ittifak ederek ayrıldılar.” İttifak eden bu iki taraf; bazen Müslümanlar ile kafirler olur. Anlaştıkları şey ise demokrasinin yaygınlaştırılması ve laiklik ilkesi esasıyla korunması, münafıkların dediği gibi, kadının çalışmak ve sosyal yaşama katılmak için evinden çıkarılmasıdır.



30. Allah’ın yardımına güvenmemek,

31. Allah’ı hükmünde itham etmek,

32. Karşı oldukları halde hakkı dinliyor ve icabet ediyor gibi görünmek,

33. Düşünmezlik etmek ve günahlardan tevbe etmemek,

34. Misak verdikten sonra Allah’ın ahdini bozmak,

35. Allah’ın riayet edilmesini emrettiği sıla-i rahimi (akrabalık bağlarını) terk etmek,

36. Ensar’a buğzetmek,

37. Allah’ın yolundan alıkoymak,

38. Hevalarına (arzularına) tabi olmak,

39. Yapmadığı şeylerle övülmeyi istemek,

40. Müminlere kötülük çemberi kurmak,

41. Dinde şüphe etmek,

42. Cuma namazını üç kere terk etmek,

43. Kendilerinde güzel gidişat ve dinde anlayışın bir araya gelmemesi,

44. Ali b. Ebi Talib (Radıyallahu Anh) e buğz etmek,

45. Ahlaksızca konuşmak,

46. Konuşmada derinleşmek,

47. Müzik dinlemek ve onunla uğraşmak,

48. Ezanı işittikten sonra zaruret olmadan mescitten çıkmak,

49. Kadının mazeretsiz olarak ayrılmayı veya boşanmayı istemesi.



Allahu a’lem, ve’s-salatu ve’s-selamu alâ Rasûlina Muhammed ve’l-hamdu lillahi Rabbi’l-alemîn.

* Bu yazı ‘Polen Yayınları’ndan çıkan ‘Hasan Arumi’nin ‘Münafıklığın 50 Alâmeti’ adlı kitaptan alınmıştır.
0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)