GURABA İSLAM الإسلام الغرباء

Tesettür..

MÜSLÜMAN KADININ ÖRTÜSÜ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

İçerisinde hayat sürdüğümüz şu vahşi dünya,hepinizinde şahit olduğu gibi korkunç bir şekilde bayağılaşma sürecine girmiştir.

İnsanlar, İslam dininin getirmiş olduğu o güzel ahlaki değerleri beğen-memişler, yerine temelinde zulüm yatan insan uyduruğu kanunlar çıkarıp onları tercih etmişlerdir….. Ve neticede ahlaki bozukluk, bayağılaşma,her türlü rezillik ve utanmazlık, sınır tanımayan oyun ve eğlenceler, danslar ve müstehcen müzikler, meyhaneler ve kadın ticareti başını almış yürümüştür….. Ve inanın şu an insanlığın kısmı azamı, şehevi arzu ve isteklerinin esiri olmuş ve Allah’ın kendilerini yarattığı o tertemiz fıtrattan bütünüyle sıyrılmış vaziyete düşmüşlerdir.

Değerli Müslümanlar ! unutmayın ki bu çirkin oluşumun içerisinde kadının çok büyük ve etkili bir rolü olmuştur ve hala da olmaktadır.

Kadını,” haklarının elinden alındığı “ …. ve …. “ tarih boyunca geri plana itildiği “ yaklaşımıyla kandırmışlar ve “ kendisini hürriyete kavuşturma ve layık olduğu mevkiye getirme “ sıloganıyla da onu rezil ve rüsvay etmişlerdir…. İşte kadına en büyük ihanet bu yolla yapıl-mıştır.

Maalesef bu gün kadın, bu siloganik aslı astarı olmayan sözlere aldanmış ve kendisine sunulan bir çok değerleri, bilmeden anlamadan elinin tersiyle kenara itmiştir…. Halbuki onun tanımadığı – veya tanımak istemediği – İslam, kendisine çok değer vermiş ve yine kendisine çok güzel haklar tanımıştır.

İslam, kadın erkek arasında adalet anlamında eşitlikle gelmiş, adını saygın bir yere oturtmuş ve onun şanını yüceltmiştir. Onu, hakkı olan herşeye eksiksiz ulaştırmıştır… Gücü ve yetenekleri nisbetinde yapısına uyan alanlarda ona yetkiler vermiştir.

Mesela, o da erkekler gibi mal-mülk sahibi olabilir. Şeriatın koyduğu kurallara uymak şartıyla ticaret yapıp,alıp satabilir. Okuması ve hayatında kendisine gerekli olan şeyleri öğrenmesi de onu hakkıdır.

Düşman baskısı olursa, o da dinini korumak için hicret edebilir…. 0 da rızası ve tercihine göre evlenebilir. 0 da erkekten nafaka ve diğer hakkı olan şeyleri taleb edebilir. Gerektiği zaman boşanma talebinde bulu-nabilir…… Yani hakları çiğnendiği takdirde onun da ; kocasın dan, babasından, kardeş ve evladından miras alma hakkı vardır…
Yani onun da, eş olarak, kız olarak bacı veya anne olarak nafaka isteme hakkı vardır.

Şer’i çerçeve dairesinde Alım-satım, ihtiyaç halinde çalışma, sadaka verme, hibe etme, vasiyet ve icare yetkisi de vardır.

Hulasa bu anlamda kadının İslam dinindeki yeri ve değeri, ancak Kur’an’ın ve Sünnet’in bilinmesiyle anlaşılabilir…. Kur’an’ın ve Sünnet’in hakkıyla okunmadığı, bilinmediği bir yerde bunlar nereden bilinip tanına-caktır.

Değerli Müslümanlar ! İslam, kadına vermiş olduğu bu değerden dolayı onu, saklanması gereken çok değerli bir mücevher olarak kabul etmiş ve onun yabancı ellere geçmemesi için de bir çok tedbirler almıştır… Bu tedbirlerin en önemlisi ve en başta geleni de bilindiği gibi onun tepeden tırnağa örtünmesidir….


MÜSLÜMAN KADININ ÖRTÜSÜ


Değerli Müslümanlar ! Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاء الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُوراً رَّحِيماً

“ Ey Nebi ! Hanımlarına, kızlarına ve tüm mü’minlerin kadılarına söyle ; cilbablarını üzerlerine bürünsünler. Bu, onların tanınmaları ve eza edilmemeleri bakımından en uygun olanıdır.”
Ahzab : 59

Hicabın Farz olduğunu anlatan en açık Ayet-i kerimelerden bir tanesi de budur. Ayet’i celileye dikkat edilirse buradaki hicab emri, - bazılarının iddia ettiği gibi - sadece peygamberin hanımlarına veya kızlarına yönelik bir emir değildir. Bu emir, bütün müslümanların kadınlarına ve kızlarına da yönelik bir emirdir.…… Resulullah s.a.v’in hanımları ve kızlarının özellikle anılmasının sebesi ise, üstün mevkilerinden ve aynı zamanda diğer kadınlar için örnek teşkil ettiklerinden dolayıdır.

Ey Müslüman ! şurası çok iyi bilinmelidir ki hicab Ayet’leri, kadını tepeden tırnağa örtmek için gelmiştir… Ve en önemlisi, onun güzelliğinin ve çirkinliğinin kendisinden belli olacağı yüzünü örtmek için gelmiştir. Çünkü hicab Ayet’lerinden önce zaten Müslüman kadınlar örtülü idiler. Yani onlar çıplak olarak dolaşmıyorlardı…. Hatırlarsınız Allah Resulü s.a.v Mekke de işkence edilirken kızı Zeyneb’in yanına geliş şeklini ve Resulullah’ın da ona söylediği ifadeleri.

{ … Gamid kabilesinden Haris 'in oğlu Haris'den, diyor ki : Biz Mina’da iken babama “ bu cemaat nedir “ diye sordum, babam dedi ki, onlar bir müneccim için toplanmışlardır. Haris diyor ki : Biz indik " başka bir rivayette de geldik " baktık ki, Rasulullah s.a.v insanları tevhide ve imana davet ediyordu. Oradaki kalabalık ise Rasulullah'ın sözünü reddedip ona eziyet ediyorlardı. Gün yarıya varıp yanındaki kalabalık çekilince gerdanlığı görünen bir kadın ağlıyarak Rasulullah'ın yanına geldi. Kadının elindeki kadehte su bulunuyordu, bir elinde de mendil vardı. Onu Rasulullah'a sundu, Rasulullah sudan içti, abdest aldı. Sonra başını kadına doğru kaldırarak buyurdu ki :
" Ey kızım gerdanını ört. Babanın mağlup ve zelil olacağından korkma " “ Kimdir bu kadın ? ” dediğinde, “ O kızı Zeyneb’tir ” dediler. }
Tabarani Mu’cemül kebir : 1.C. 245.S - İbni Asakir Şam tarihi : 4.C.46.S


İşte bu ve emsali deliller, Müslüman kadınların Mekke’de iken yüz-lerinin açık ama örtülü olduklarını isbat etmektedir…. Hicab Ayet’i ise Medeni’dir ve yüzün örtülmesi için gelmiştir.

Bunun en açık ve en güzel delillerinden birisi, Aişe annemizin ıfk hadisesinde kullanmış olduğu şu ifadelerdir :

“ ……. Ben Zekvan’ın “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun “ sözlerini işitince, hemen fereceme bürünüp yüzümü örttüm, halbu ki bu zat beni hicabtan önce tanırdı. “
Buhari : 10.c.4598.s - Müslim : 8.c.2770.n

İşte bu açık ve net ifadeler, hicaptan önce kadının yüzünün açık olduğunu ve hicap emrinin ise kadının yüzünü örtmesi hususunda indiğini bildirmektedir.

{ … Allah resulü s.a.v şöyle buyurdular : " İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin "

Buhari : 4.c.1730.s – Ebu Davud : 5.c.1826.n

Şeyhül islam İbni Teymiye r.h " Nur suresinin tefsiri " adlı eserinin 56. sayfasında şöyle diyor :

" Bu da gösteriyor ki peçe ve eldiven o gün ihramlı olmayan kadınların giyimleri arasındaydı. Ve herkesçe maruftur. Böylece kadınların yüzlerini ve ellerini örtmeleri gerekir. "

Değerli Müslümanlar ! gerek Peygamberimizin kadınlarının ve gerekse diğer Müslümanların kadınlarının hicaba bürünerek yüzlerine değin örttüklerini belirten hadisler pek çoktur…. Gelin onlardan bazılarını beraberce okuyalım.

{ … Enes r.a Hayber gazası ile ilgili kıssayı rivayet ederken Peygamberimizin esirler arasında kendi nefsi için Safiye'yi ayırt edişini şöyle anlatır : " Rasulullah s.a.v Hayber'den çıkınca onu henüz kendisi için almamıştı. Deve yaklaşınca Rasulullah ayağın dik tutarak Safiye'nin deveye binmesi için ayağını baldırına koymasına yardım etti. Safiye kaçındı ayağını koymadı sadece dizini Peygamberin baldırının üstüne koydu. Rasulullah onun üstünü örttü. Terkisine bindirdi şalını Safiye'nin yüzüne ve beline sardı. Sonra ayağının altından bağlayıverdi. Ve beraberinde eve götürerek hanımları arasına onu da girdirdi." }

İbn-i Sa'd Tabakat : 8.c.87.s

{ … Aişe r.anha’dan : Sevde hicabını çıkardıkdan sonra bir ihtiyaç için dışarı çıktı. Sevde cüsse bakımından iri yapılı bir kadındı. Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı. Hattab oğlu Ömer onu görünce dedi ki : " Ey Sevde Allah'dan korkmaz mısın ki, bizim yanımıza örtünmeden geliyorsun ? Baksana nasıl çıkmışsın. Bunun üzerine Sevde gerisin geriye eve döndü. Rasululullah s.a.v de o an benim evimde akşam yemeğini yiyordu. Elinde de bir et parçası vardı. Sevde hemen Rasulullah'ın yanına gedi. Ve şöyle dedi : " Ey Allah'ın Rasulu, ben bazı ihtiyaçlarım için dışarı çıktım. Ömer ise böyle böyle dedi." Bunun üzerine gelen vahyi ilahide belirtilen Ayet’in hükmüne muvafık olarak Efendimiz buyurdu ki : " Öyleyse siz ihiyacınızı gidermek için dışarı çıktığınızda hicaba bürünmelisiniz. ” – Aişe der ki : Vahiy geldiği an da etin dikesi hala Rasulullah'ın elinde bulunuyordu. }
Buhari : Müslim : Ahmed : 6/56 – İbni Sa’d Tabakat : 125

{ … Aişe r.anha dan.Buyurdular ki : " Biz Rasulullah'la birlikte ihramlı olduğumuz zaman süvariler yanımızdan gelip geçiyorlardı. Tam hizamıza geldikleri vakit her birimiz abalarımızı başımıza ve yüzümüze örterek yan tarafa sarkıtıyorduk. Bizi geçtikleri vakit tekrar açıyorduk.Ahmed : 6/30 - Ebu Davud ve Beyhaki Hac mevzuunda zikretmişlerdir.

{ … Ebu Bekir kızı Esma'dan : Diyor ki : " Biz erkeklerden yüzümüzü örter, ihramlı iken örtmeden önce de taranırdık." }

Hakim 1/454 de zikreder ve sahih olduğunu söyler. Zehebi de bu konuda ona muvafakat etmiştir.

{ … Şeybe kızı Safiye'den diyor ki : Ayşe'yi, Kabeyi tavaf ederken peçeli olarak görmüştüm. }

Burada şunu izah etmekte fayda vardır inşaallah : Bilindiği gibi Annelerimizin tavaf esnasında yüzlerini açmaları, Resulullah s.a.v’in şu umumi emrinden dolayıdır :

“ İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin "
Buhari : 4.c.1730.s – Ebu Davud : 5.c.1826.n

Dolayısıyla bu ifadeler bize ; diğer kadınların da ihram hariç yüzlerinin kapalı olacağını anlatmaktadır.

Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyım r.h, bu konuda şunları söylemektedir : “ Kadının ihram esnasında - peçeyi çıkarması hariç - yüzünü açmasının gerektiği hakkında bir tek harf dahi nakledilmiş değildir…” Daha sonra şunları söyler : “ Esmâ’dan sabit olduğuna göre o ihramlı olduğu halde yüzünü örterdi. Âişe de şöyle demiştir : “ Binek sırtında olan erkekler yanlarımızdan geçer ve biz o sırada Peygamber s.a.v ile birlikte ihramlı halde bulunuyor idik. Binekliler bizimle aynı hizaya geldiklerinde bizden herhangi bir hanım cilbabını yüzünün üzerine örterdi. Bu kişi geçip gidince biz de yüzümüzü açardık ”
Tehzibu’s Sünen : 2 . 350

{ … Ömer oğlu Abdullah şöyle diyor : Peygamber s.a.v Safiye'yi yanına alınca Aişe’yi halkın ortasında örtülü olarak görmüş ve tanımıştı. }

El – Albani der ki : İbn-i Sa'd 8. cildinin 97. safyasında bu hadisi zikrettikten sonra ravilarinin sıka olup isnadın yerinde olduğunu bildirmiştir. Rivayet zinciri şu şekilde gitmektedir. Esed kabilesinde Abdullah oğlu Muhammed Süfyan bin Cüreyc’den o da Hasen bin Müslim’den o da Safiyye’den bize anlattı.

{ … Abdurrahman İbni Avf’ın oğlu İbrahim’den dedi ki : " Hattab oğlu Ömer son haccında Peygamberin hanımlarının da birlikte hacca gitmelerine izin vermiştir. Onlarla beraber Affan oğlu Osman’ı ve Avf oğlu Abdurrahman’ı da gönderdi. İbrahim diyor ki, Osman r.a Kabe’de şöyle bağırmıştı : “ Onların yanına kimse yaklaşmasın, kimse onlara bakmasın ” dedi. Onlar indikleri zaman Osman ve Abdurrahman topluluğun gerisinde idiler ve yanlarına kimse yaklaşmamıştı. }

El – Albani der ki : Bu hadisi İbni Sad Tabakatı’nın 8. cildinin 152. sayfasında, şu rivayet zinciriyle zikretmişir. Bize Ata oğlu Velid Sad oğlu İbrahim’den, o da babasından, o da dedesi Ömer İbnül Hattab’dan rivayet etti..
Bu isnad hasen olup ravileri sika dır. Zehebi mizan adlı eserinde, Hafız lisan adlı eserinde irad etmişlerdir.

Bütün bu hadislerden açıkça anlaşıldığı gibi Peygamber s.a.v’in devrinde gerek peygamber hanımlarının ve gerekse diğer mü’min kadınların yüzleri peçeli idi….

Ve tabiki daha sonra gelen fazilet sahibi kişiler de onların yolunu takip ederek peçe kullanmış ve yüzlerini örtmüşlerdir.

{ … Asım oğlu Ahvel anlatıyor : " Biz Sirin'in kızı Hafsa’nın yanına vardığımızda abasını hep şu şekilde yapardı : " Yüzünü ve gözünü örterdi. Biz ona derdik ki, " Ey Allah'ın rahmeti üzerine olasıca kadın. Allah'u Azze ve Celle Kur'an’ı keriminde buyurmuyor mu ki :

“ Evlenme arzusu kalmamış oturan – ihtiyar – kadınlara,süslerini açığa vurmamak şartıyla, dış esvaplarını çıkarmaktan ötürü sorumluluk yoktur……. “ Nur : 60

Hafsa ise bunda ne var diyordu. Biz ayetin devamını okuyup " Şayet iffetlerini takınırlarsa kendileri için daha hayırlıdır " dediğimiz zaman. Ve o : " İşte hicabın şart olduğunu beliren hüküm budur." diyordu. }

Beyhaki : 7 / 83 – Albani Hicab : 48.s

Hulasa değerli müslümanlar ! yukarıda Kur’an ve Sünnet’ten derleyerek sunduğumuz bu delillerden açıkça anlaşıldığı gibi, kadının tepeden tırnağa örtünmesi onun üzerine vacip olan bir görevdir.


BU KONUDAKİ ZAYIF RİVAYETLER VE YANLIŞ İSTİDLALLER

Bu konuda işin ilginç tarafı ; bu kadar sahih delillerin karşısında meseleyi hala sağa sola çekerek kadının yüzünün kapanmasının illa da gerekli olmadığını savunanlar sözkonusu olmuştur… Ve tabi ki ileri sürdükleri de bir takım gerekçeler vardır… Bunlardan bir tanesi :

1 = Abdullah İbn Abbas r.a nun Nur suresi : 31.Ayet’i celilesinde geçen “ … kendiliğinden görünenlerden … “ kasdın yüz, el ve yüzük olduğunu söylemesidir.
İbni Kesir Tefsir : 11.c.5861.S


Her şeyden önce bu rivayetle alakalı anlaşılması gereken birinci husus : Bilindiği gibi kaynak Kur’an ve Sünnet, delil ise bu iki kaynağın ortaya koyduğu şeylerdir… Allah kendilerinden razı olsun, sahabenin söz ve davranışları Kur’ân’a ve Sünnet’e muhalif olduğu müddetçe delil olarak kabul edilmez…Aynen İbni Abbas’ın muta nikahı hususunda vermiş olduğu fetvasının kabul edilmediği gibi.

İkinci husus ise : İbni Abbas’ın da aynen kendilerinin iddia ettiği görüşte olduğunu kabul etsek bile, aynı konuda başka bir sahabenin farklı bir görüşü söz konusudur…. Peki sahabe sözüne göre hareket edeceksek burada hangisini almamız gerekir…. ?
Çünkü İbni Mes’ud r.a Bu Ayet’te bahsi edilen “ … kendiliğinden görünenlerden … “ kasdın, dış elbiseler ve görünmesi zorunlu olanlar, olduğunu tefsir etmiştir.

İbni Kesir Tefsir : 11.c.5861.S

2 = { … Aişe r.anha dan şöyle nakleder : Esma binti Ebu Bekr – Aişe nin kız kardeşidir - üzerinde ince bir elbise olduğu halde Muhammed s.a.v’in yanına gelmişti. Muhammed s.a.v de yüzünü başka bir tarafa çevirerek şöyle dedi : “ Ya Esma ! Buluğ çağına ermiş bir kadının şu ve şundan - elini ve yüzünü işaret ederek - başkasını göstermesi uygun değildir.” }
Ebu Davud : 4.c.4104.N

Aişe r.anha’nın rivayet etiği bu hadise gelince... Bu hadis iki nedenden dolayı zayıf kabul edilmiştir :

Birinci husus : Hadisin senedinde Aişe ile Halid b. Dureyk arasında kopukluk vardır….. Hadisi tahriç eden Ebu Davud der ki : Bu hadis mürseldir. Çünkü Halid İbni Dureyk , Aişe’ye yetişmemiştir. – yani ondan bir şey duymamıştır –
Ebu Davud : 4.c.4104.N

Ebu Hatim Er Razi de bu hadisin zayıf olduğunu belirtmiştir.

İkinci husus : Hadis’in senedinde Şam’da oturan Said b. Beşir En Nasri vardır. İbn Mehdi bu adı hiç anmamış ; Ahmed b. Muin, İbn El Medeni ve Nesai bu şahsın zayıf olduğunu belirtmişlerdir.
Bundan dolayıdır ki bu hadis zayıf olduğu gibi, örtünmenin vacib olduğunu ifade eden sahih hadislere de karşı koyamaz….. Kaldı ki Muhammed s.a.v hicret ettiği vakit Esma binti Ebu bekir 27 yaşındaydı. Bu yaştaki birinin yüz ve elleri dışındaki vucut hatlarını ortaya koya-bilecek nitelikteki ince bir elbise giyip Muhammed s.a.v’in yanına gelmesi de düşünülemez.
M.Salih el-Useymin : Risaletu’l fi’l hicab 32.s

3 = { … Abdullah b. Abbas’tan rivayet edilğine göre kardeşi Fadl, veda haccında Muhammed s.a.v‘in terkisinde idi. Fadl ile Has’am kabile-sinden bir kadın bakışmaya başladılar. Muhammed s.a.v de Fadl’ın yüzünü öbür yöne çevirdi. }
Buhari : 3.c.1443.n

Bu hadisi şerifi de öne sürerek derler ki : İşte bu olaydan anlaşılıyor ki o kadının yüzü açıktı.

Ama ne yazık ki İbni Abbas r.a dan nakledilen bu hadis de de yüzü açmanın caiz olabileceğine dair bir işaret yoktur…. Çünkü ;

Birinci husus : Peygamberimiz s.a.v’in örtünme konusundaki emirlerinin karşısında bir takım kadınlar nefislerine uyarak emre uymayabilirler.

İkinci husus : Resulullah s.a.v bu olay karşısında susmayıp Fadl’ın yüzünü başka bir yöne çevirtmiştir.

Üçüncü husus : ise ; Nevevi nin hadisin faydalarından bahsederken şöylediği şu sözlerdir : “ Bu hadiste yabancı kadınlara bakmayı yasak-lama vardır….. Muhammed s.a.v’in yüzünü örtmesi için bu kadına neden emretmediği sorusuna ise, “ ihramda olduğu için kendisine kimse bakmadıkça yüzünü örtmeyebilir ” cevabı uygun düşer.

Dolayısıyla Allah resulü s.a.v’in : " İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin “ sözünden dolayı bu kadın yüzünü açmış olabilir.

Dördüncü husus ise : Allah resulü s.a.v bu kadına yüzünü örtmesi için emretmiş de olabilir. Bu durumun bize nakledilmemiş olması, bu durumun kesinlikle olmadığı anlamına da gelmez.

4 = { … Cabir b.Abdullah r.a şöyle dedi : Bayram günü Resulullah s.a.v ile namazda beraberdim. Hutbe okumadan önce ezansız ve kametsiz namaza başladı.Sonra Bilal’e yaslanarak ayak üstü durup Allah’a karşı takvalı olmayı emir,O’na itaatli olmaya teşvik ederek halka vaaz ve nasihatte bulundu.Sonra kadınların olduğu yere geldi.Onlara da vaaz ve nasihat etti ve : “ Sadaka verin, zira siz kadınların çoğu cehennem kütüğüdür “ buyurdu. Kadınların en hayırlılarından yanakları kırmızı ve çilli olan bir kadın ayağa kalkıp : Ya Rasulallah, niçin dedi. Resulullah : “ Çünkü siz halinizden çok şikayet eder, kocalarınızın ihsanına karşı nankörlük edersiniz “ buyurdu. Bunun üzerine kadınlar kendi ziynet eşyalarını tasadduk etmeye başladılar. Bilal’in elbisesinin içine küpelerini ve yüzüklerini atıyorlardı. }
MÜSLİM : 3.C.885 / 4.N - DARE KUTNİ : 2.47 / 16 - AHMED : 3.314

Cabir r.a dan gelen bu rivayeti ileri sürerek derler ki : burada görüldüğü gibi kadının yüzü açık .Çünkü onun yanağındaki çillerden bahsediliyor..

Burada birinci husus : Bu olayın zamanı belirtilmemiştir… Yani bu olay, hicap Ayet’i inmeden önce olabilir…. Çünkü bilindiği üzere Ahzab sure-sindeki bu Ayet’i celile hicri 5. veya 6. senesinde inmiştir. Bayram namazı ise hicri 2. yılında dinimizdeki yerini almıştır.

İkinci husus ise : Söz konusu kadın evlenme ümidi kalmayan ihtiyar kadınlardan birisi olabilir. Çünkü bu yaştaki kadınların yüzünü açması caizdir.

Üçüncü husus ise : Kadının yüzündeki çilleri gören kişinin çocuk mu yoksa büyük erkek mi olduğu da zikredilmiyor… Yani o kadının yüzünü gören bir çocuk da olabilir…. Hatta bunun çocuk olduğu rivayet edilir..

Hulasa bu ve bunun gibi ihtimalli manalar taşıyan rivayetlerden istinbat yapmak caiz değildir… Hele hele konuyla ilgili ortada açık ve net ifadeler varken, böyle bir şey yapmak asla caiz değildir.

Hatta bu hususta islamın özlü bir kuralı vardır ki, O da : “ İza cael ihtimal batalel istidlal “ Yani : “ İhtimal vuku buldu mu istidlal batıl olur “

Allah’u Azze ve Celle bizlere ; hakkı hak bilen ve onlara ittiba eden kullarından olmamızı nasip eylesin

Ve yine bizlere ; batılı batıl bilip onlardan uzak durmamızı da nesip eylesin.

Vel hamdu lillahi rabbil Alemin

Rabbim bu küçük çalışmamı hayırlara vesile kılsın.
Amin …


TACUDDİN EL - BAYBURDİ
0 yorum:

Yorum Gönder


GURABA YAYINEVİ..

GURABA YAYINEVİ..
Selefin fehmi ile ehli sünnetin eşsiz kitaplarını bulabileceğiniz yayınevi..

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar

Guraba Resim..

Guraba Resim..

Guraba - Ayet

Şüphesiz Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını -onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır.Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler.Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir.Allah'dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki?O halde yapmış olduğunuz bu alış verişe sevinin.En büyük kurtuluş işte budur! (Tevbe/111)

Guraba - Hadis

Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle anlatır;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: '' Allah, iki kişiye güler.Bunlardan biri diğerini öldürür ve ikiside cennete girer.Biri, Allah yolunda savaşarak şehit olur sonra Allah katilinin tevbesini kabul eder de müslüman olur ve Allah yolunda çarpışarak o da şehit düşer.''(Buhârî, cihad 2826-Muslim, imare 1890-Nesâî, cihad 3165-İbn Mâce, mukaddime 191-Ahmed, müsned 7282)